Almanlar, iki dünya savaşında da tüm dünyaya tek başına kafa tutan bir ulus. Dolayısıyla dünya savaşları tarihini daha iyi yorumlamak amacıyla bu milletin tarihine biraz göz attığımızda Avrupa ve dünya siyasetinde söz sahibi oldukları üç büyük monarşinin varlığından haberdar oluruz; Birinci Reich, İkinci Reich ve Üçüncü Reich. Bu sebeple İkinci Dünya Savaşı’yla alakalı yazılarımıza başlamadan önce Birinci ve İkinci Reich’ın ve bu iki devletin tarihleriyle ilgisi olan Avusturya İmparatorluğu’nun, Prusya Krallığı’nın, kurulan konfederasyonların ve Weimar Cumhuriyeti’nin tarihine dair kısa bir özet geçme gereksinimi hissettik.






Birinci Reich, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu ya da başka bir deyişle Alman Halkının Kutsal İmparatorluğu, 962 yılından 1806’ya kadar Orta Avrupa’da 844 yıl boyunca hüküm sürmüş ilk Alman monarşisidir. Alman Krallığı temelinde gözükse de aslında devlet ve devletçikler bütünüdür. Yani kısaca özetlemek gerekirse ülke toprakları tek bir hanedanın malı değil, beş tane hanedanın ortak mülküydü; Habsburg Hanedanı, Hohenzollern Hanedanı, Wettin Hanedanı, Wittelsbach Hanedanı ve Oldenburg Hanedanı. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru ise sadece Habsburg Hanedanı’na mensup taht varisleri arasından seçiliyordu.


Birinci Reich’ın kurulma hikâyesi Birinci Otto’nun (Büyük) Saksonya Dükü, Alman Kralı ve İtalya Kralı ünvanlarına sahip olduktan sonra 2 Ocak 962’de imparatorluk tacı takarak Kutsal Roma-Cermen İmparatoru olmasıyla başlar. Devlet Kutsal Roma İmparatorlu Birinci Şarlman zamanında en parlak dönemini yaşar. Yıkılış hikâyesi ise 18 Mayıs 1804’te Napolêon Bonaparte’ın Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’nun Avrupa’daki geleneksel monarşi üstünlüğüne son verip kendini Fransa İmparatoru ilan etmesiyle birlikte son Kutsal Roma-Cermen İmparatoru İkinci Franz’ın 6 Ağustos 1806 tarihinde sanından vazgeçip imparatorluğu feshetmesiyle biter.


İkinci Franz 11 Ağustos 1804’te Kutsal Roma-Cermen İmparatoru iken eş zamanda Habsburg Hanedanı’nın egemen olduğu topraklarda Avusturya İmparatorluğu’nu kurup Avusturya İmparatoru olunca Doppelkaiser ünvanını aldı, kelime anlamı ‘Çift İmparator’ olan Doppelkaiser ünvanını tarihte kullanan ilk ve tek kişi olmuştur. Sonra da kızı Düşes Maire Louise’yi isteksiz bir biçimde 10 Mart 1810 tarihinde İmparator Napolêon Bonaparte ile evlendirerek Fransız Birinci İmparatorluk ile zoraki bir ittifak kurdu, bu onun siyasî kariyerinin en büyük yenilgilerinden birisiydi.






Coğrafyadaki başka bir güçlü ve organize Alman devleti Prusya Krallığı ise 1701 yılında Kutsal Roma-Cermen İmparatoru ve Lehistan-Litvanya Birliği’nin kralının ortak bir kararla Hohenzollern Hanedanı’na mensup Brandenburg Elektörü Üçüncü Frederick’e Prusya bölgesini yönetmesine yetki vermesiyle kurulmuştur. Dolayısıyla Brandenburg Elektörü Üçüncü Frederick, Prusya Kralı Birinci Frederick olmuştur. Kısa sürede güçlenen Prusya Krallığı, Avusturya İmparatorluğu ile sürekli rekabette bulunmuş ve bu rekabetin sonucu olan Silezya Savaşları’nı kazanmasıyla Doğu Avrupa ve Alman coğrafyasının en güçlü devletlerinden biri olmuş ancak İmparator Napolêôn Bonaparte’ın işgalinden kurtulamamış ve Fransız Birinci İmparatorluk’u ile ittifak kurmuşlardı.


İmparator Napolêon Bonaparte’ın Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’nun dağılmasıyla parçalanmış Alman coğrafyasını işgal edince 1806 tarihinde Avusturya İmparatorluğu ve Prusya Krallığı haricinde bütün Alman devlet ve devletçiklerini kâğıt üstünde birleştiren Ren Konfederasyonu’nu kurdu ve başına geçti. İmparator Napolêon Bonaparte’ın bu konfederasyonu kurmasındaki amaç ise bu bölgenin Fransız toprakları lehine tampon bir bölge oluşturmak ve tek elden bölgeyi daha kolay yönetmekti. Konfederasyon 1813 yılında İmparator Napolêon Bonaparte’ın Orta Avrupa’daki hegemonyasını kaybetmesinin ardından dağıldı. Avusturya İmparatoru İkinci Franz, İmparator Napolêon Bonaparte’ın ayağının kaymasının sonucunda oluşan fırsatı iyi değerlendirerek Fransa Birinci İmparatorluğu’nun yenilmesinde büyük rol oynamış ve Avrupa diplomasisinde ülkesini daha üst sırala taşımıştır. Avusturya İmparatoru İkinci Franz’ın izlediği bu akıllı siyasetin aynısını dönemin Prusya kralı da uygulayacaktı ve o da ülkesinin prestijini arttıracaktı.


İmparator Napolêon Bonaparte’ın koalisyon güçlerine (Rusya İmparatorluğu, Prusya Krallığı, Avusturya İmparatorluğu, Britanya İmparatorluğu, İsveç Krallığı, İspanya Krallığı, Portekiz Krallığı) yenilmesiyle birlikte Orta Avrupa’da büyük bir otorite boşluğu yaşandı. Bu boşluğu doldurmak amacıyla koalisyon güçleri tarafından toplanan 1815 Viyana Kongresi’nde alınan bir kararla bütün Alman devlet ve devletçiklerini kâğıt üstünde birleştiren Alman Konfederasyonu kuruldu. Alman Konfederasyonu’nun başına ise Avusturya İmparatoru İkinci Franz getirildi. 1815 Viyana Kongresi’nde imza atan otuz dokuz tane Alman devleti ve devletçiği bulunuyordu:


1. Avusturya İmparatorluğu,
2. Prusya Krallığı,
3. Bavyera Krallığı,
4. Saksonya Krallığı,
5. Hannover Krallığı,
6. Württemberg Krallığı,
7. Hessen Elektörlüğü,
8. Baden Büyük Dükalığı,
9. Hessen Büyük Dükalığı,
10. Holstein Büyük Dükalığı,
11. Lüksemburg Büyük Dükalığı,
12. Mecklenburg-Schwerin Büyük Dükalığı,
13. Mecklenburg-Strelitz Büyük Dükalığı,
14. Braunschweig Dükalığı,
15. Saksonya Weimar Dükalığı,
16. Saksonya Gotha Dükalığı,
17. Saksonya Coburg Dükalığı,
18. Saksonya Meiningen Dükalığı,
19. Saksonya Hildburghausen Dükalığı,
20. Nassau Dükalığı,
21. Holstein-Oldenburg Dükalığı,
22. Anhalt-Dessau Dükalığı,
23. Anhalt-Bernbug Dükalığı,
24. Anhalt-Kothen Dükalığı,
25. Hohenzollern-Hechingen Dükalığı,
26. Hohenzollern-Sigmaringen Dükalığı,
27. Schwarzburg-Sondershausen Prensliği,
28. Schwarzburg-Rudolstadt Prensliği,
29. Waldeck Prensliği,
30. Lihtenştayn Prensliği,
31. Reuss Genç Kolu Prensliği,
32. Reuss Yaşlı Kolu Prensliği,
33. Schaumburg-Lippe Prensliği,
34. Lippe-Detmond Prensliği,
35. Hessen-Homburg Dükalığı (Sonra katıldı),
36. Lübeck Şehri (Sonra katıldı),
37. Frankfurt Şehri (Sonra katıldı),
38. Bremen Şehri (Sonra katıldı),
39. Hamburg Şehri (Sonra katıldı).


Alman Konfederasyonu 1848 yılında Alman milliyetçi ihtilâlcilerinin birleşik bir Alman devleti kurmaya çabalamaya başlamasıyla beraber oluşan olumsuz görüş ayrılıklarının ortaya çıkardığı neticeler yüzünden dağıldı. 1850 yılında tekrar kurulan Alman Konfederasyonu, konfederasyon içindeki en büyük iki güç olan Avusturya İmparatorluğu ve Prusya Krallığı’nın Alman devlet ve devletçiklerinin lideri olma konusundaki rekabetlerinin sonucunda 1866 Savaşı patlak verdi. Savaşın kazananı Prusya Krallığı olunca konfederasyon tekrar dağıldı. Alman Konfederasyonu’nun dağılmasının ardından Prusya Krallığı önderliğinde 1867 tarihinde Main Nehri’nin kuzeyinde kalan Alman devlet ve devletçiklerinden oluşan Kuzey Almanya Konfederasyonu kuruldu. Avusturya İmparatorluğu ve Main Nehri’nin güneyinde yer alan birkaç Avusturya İmparatorluğu yandaşlısı Alman devlet ve devletçiği ise bu konfederasyona dâhil edilmedi.



İşte bu konfederasyon yılları sırasında Lauenburg Dükü olan Otto von Bismarck adlı Alman devlet adamı tarih sahnesine yavaş yavaş çıkmaya başladı. Alman tarihinin on dokuzuncu yüzyılına damgasını vuran Otto von Bismarck 22 Eylül 1862’de Prusya Kralı Birinci Wilhelm’in kendisini şansölye (başbakan) olarak atamasıyla göreve başladı. Meclisteki ilk konuşmasında Alman ulusunun tek bayrak altında toplanmasını ve oluşan büyük sorunların çözülmesini sağlayacak olan tek çözümün ‘kan ve kılıç’ politikası olduğunu söyledi ve kendisine Demir Şansölye ünvanı verildi. Prusya Krallığı ve Fransız İkinci İmparatorluk arasında yaşanan 1870 savaşında Prusya Krallığı zengin maden rezervlerine sahip Alsas-Loren bölgesini ilhâk etti ve ekonomik ve askerî olarak büyük bir zafer elde etti. Şansölyelik zamanında insanüstü bir siyasetçilik yapan Demir Şansölye Otto von Bismarck tüm bu olumlu gelişmelerin ardından 18 Ocak 1871’de artık siyasî olarak iyice verimsizleşmeye başlayan Kuzey Almanya Konfederasyonu’nun düklerini, prenslerini ve krallarını Versailles Sarayı’nda bir araya getirterek Prusya Kralı Birinci Wilhelm’e imparator tacı taktı ve nihayetinde yirmi beş Alman devlet ve devletçiğinin birleşmesiyle Prusya Krallığı ve Hohenzollern Hanedanı temelli Alman İmparatorluğu kuruldu. Kısaca bir özetle Demir Şansölye Otto von Bismarck’a bu çabalarından ve başarılarından dolayı kendisine gönül rahatlığıyla Almanların ‘Mete Hanı’ denilebilir.

Alman tarihinde İkinci Reich olarak geçen Alman İmparatorluğu sanayileşme ve sömürgeleştirme politikalarını izleyerek çok kısa zamanda çok güçlü bir devlet oldu. Demir Şansölye Otto von Bismarck’ın ‘kan ve kılıç’ siyaseti işe yarıyordu, İkinci Reich çok başarılı ekonomi politikaları sayesinde yaklaşık iki yüz yıllık sömürge devletleri olan Britanya İmparatorluğu’na ve Fransız devletlerine (Birinci Cumhuriyet, Birinci İmparatorluk, İkinci Cumhuriyet, İkinci İmparatorluk, Üçüncü Cumhuriyet) birkaç yılda yetişmeyi başarmıştı. Ancak Otto von Bismarck’ın anti sosyalist politikaları yüzünden mecliste muhaliflerinin sayısı ve güçleri artmaya başlamıştı. Bu sebeple İkinci Reich’ın üçüncü imparatoru Kayzer İkinci Wilhelm’e meclisi askerî bir darbeyle düşürmesini ve parlamenter sisteme geçilmesini tavsiye etti ve bu konuda baskı yaptı. Kayzer İkinci Wilhelm Demir Şansölye Otto von Bismarck’ın teklifini reddetti, ayrıca tüm bakanların istifaya zorlanmasını ve mevcut hükümetin feshedilmesini emretti. Tüm desteğini yitiren Demir Şansölye Otto von Bismarck görevinden 20 Mart 1890 tarihinde ayrılarak Friedrichsruh’taki malikânesine çekildi ve 30 Temmuz 1898 yılında ölene kadar orada ikamet etti.

Dünya üzerinde yaşanan sömürgecilik yarışına yeni başlamasına rağmen İkinci Reich, Afrika kıtasındaki hâlâ bağımsız topraklar olan Namibya bölgesini himaye altına alarak Alman Güneybatı Afrika Kolonisi’ni, Kamerun, Togo ve Tanzanya bölgelerini himaye altına alarak da Alman Doğu Afrika Kolonisi’ni kurdu. İkinci Reich’ın hızla güçlenmesinden rahatsızlık duyan Britanya İmparatorluğu ve Fransız Üçüncü Cumhuriyeti İkinci Reich’a karşı siper almaya başlamışlardı. Tüm bu yaşanan siyasî ve ekonomik gelişmelerin ardından devletlerarası çıkarlara dayanan uluslararası bloklaşmalar oluşmaya başladı; İtilaf Bloğu ve İttifak Bloğu.

İtilaf Bloğu

• Britanya İmparatorluğu
• Fransız Üçüncü Cumhuriyeti
• Rusya İmparatorluğu (1914-1917)
• İtalya Krallığı (1915-1918)
• Amerika Bileşik Devletleri (1917-1918)
• Romanya Krallığı (1916-1918)
• Japon İmparatorluğu
• Sırbistan Krallığı
• Belçika Krallığı
• Yunanistan Krallığı (1917-1918)
• Portekiz Cumhuriyeti (1916-1918)
• Karadağ Krallığı (1914-1916)

İttifak Bloğu

• İkinci Reich
• Avusturya - Macaristan İmparatorluğu
• Osmanlı İmparatorluğu
• Bulgaristan Krallığı (1915-1918)



Tüm bu bloklar birbirleriyle savaşmak için bahane arıyor gibilerdi ve o bahane, 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliâhttı Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Düşes Sophie Ferdinand’ın Saraybosna ziyareti esnasında Gavrilo Princip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafında suikastla öldürülmesiyle bulunmuş oldu. Ardından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Sırbistan Krallığı’na 28 Temmuz 1914’te savaş ilan etmesiyle önce Avrupa’ya sonra tüm dünyaya yayılan Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. Ama İttifak Bloğu ülkeleri olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Bulgaristan Krallığı’nın yeterince verimli olamamaları ve İkinci Reich’tan sürekli yardım talebinde bulunmaları yüzünden Birinci Dünya Savaşı’nın yükü olduğunca İkinci Reich’ın sırtına binmişti. Üstüne üstün Hem Fransız-Britanyalı-Belçikalı ordularıyla Batı Cephesi’nde hem de Rus-Sırp-Rumen ordularıyla Doğu Cephesi’nde eş zamanlı olarak savaşıyordu. Tüm generallerin ‘en kötü durum senaryosu’ olarak betimlediği iki cephede savaşa İkinci Reich üç yıl boyunca başarıyla dayanmış hatta topraklarını bile genişletmeyi başarmıştı. Rusya İmparatorluğu’nun Bolşevik İhtilali’yle savaştan çekilmesi ise İkinci Reich’ı her ne kadar rahatlatsa da Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa İtilaf Bloğu dâhilinde katılması, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Bulgaristan Krallığı’nın kendi cephelerinde sürekli yenilgi almaları ve yıkımın eşiğine gelmeleri durumu daha da kötüye götürüyordu. İkinci Reich savaşın başında aldıkları tüm toprakları kaybetti ve dört yıl önceki sınırlarına döndü.

İttifak Bloğu’nun toplam sivil ve askerî personel kaybının %70’ini oluşturan yaklaşık on milyon sivil ve askerî personel kayıp veren ve artık elden gelebilecek hiçbir şeyi kalmayan İkinci Reich 1918 yılında teslim oldu ve Demir Şansölye Otto von Bismarck’ın bin bir çabayla kurduğu imparatorluk parçalandı. 28 Haziran 1919 tarihinde de çok ağır şartlar içeren Versailles Antlaşması imzalandı, antlaşmanın başlıca maddeleri:

• Alsas-Loren ve Saar bölgeleri Fransız Üçüncü Cumhuriyeti’ne teslim edilecek.
• Eupen, Malmedy ve Monschau bölgeleri Belçika Krallığı’na teslim edilecek.
• Memel bölgesi yeni kurulan Litvanya Cumhuriyeti’ne teslim edilecek.
• Yukarı Silezya ve Batı Prusya bölgelerinin büyük bir bölümü yeni kurulan Leh İkinci Cumhuriyeti’ne teslim edilecek.
• Yukarı Silezya bölgesinin bir bölümü yeni kurulan Çekoslovakya Cumhuriyeti’ne teslim edilecek.
• Danzig Şehri’nin serbest şehir olunması kabul edilecek ve Milletler Cemiyeti himayesine teslim edilecek.
• Ren Nehri kıyılarındaki ve Halgoland’daki mevcut Alman askerî tahkimatlar kaldırılacak.
• Apenrade, Sonderburg, Hadersleben bölgelerinin tamamı ve Kuzey Schleswig bölgeleri Danimarka Krallığı’na teslim edilecek.
• İkinci Reich’ın Çin Cumhuriyeti’ndeki tüm hakları ve Pasifik Okyanusu’ndaki tüm adaları Japon İmparatorluğuna teslim edilecek.
• Yeni kurulacak olan Alman devleti Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla yeni kurulan Avusturya Cumhuriyeti ile birleşmemeyi taahhüt edecek.
• Alman topraklarında zorunlu askerlik kaldırdı ve kurulacak kara ordusunun da askerî personel sayısı yüz bini geçmeyeceği şartı konuldu.
• Alman topraklarında denizaltı ve uçak üretilmeyecek.
• Alman topraklarındaki Mevcut askerî gemilerinin de hepsi İtilaf devletlerine teslim edilecek.
• Yeni kurulacak olan Alman devleti ekonomik gücünün çok üstünde bir rakamı tazminat ücreti olarak vermeyi kabul edecek.

İkinci Reich’ın yıkılmasıyla Alman devlet adamı Philipp Scheidemann 9 Kasım 1918 tarihinde Weimar Cumhuriyeti’ni kurdu. Alman topraklarına demokrasi yerleştirmek için yapılan bu ilk girişim, Versailles Antlaşması’nın gölgesinde, sivil anlaşmazlıklarının pençesinde ve yoğun ekonomik krizlerin ortasında çok yanlış bir zamanda denk geldi. Liberal ve demokrat bir politika işleyen Weimar hükümeti ülke içindeki gücünü yavaş yavaş kaybediyordu. Bu huzursuz demokrasinin devam ettiği sırada kurulan onlarca radikal görüşe sahip partinin muhalefet gücü halk iradesinde giderek artıyordu. Karşıt siyasî görüşlü siviller her gün birbirini öldürüyordu, hükümet ve polis bu kargaşanın önüne bir türlü geçemiyordu, yetkisi neredeyse yok edilmiş Alman ordusu ise olan bitenleri öylece izlemeye zorundaydı. İstikrarsız ve önü kapalı bir şekilde yaşamaya devam eden Weimar Cumhuriyeti’nin sonu yakındı.

Yararlanılan Kaynaklar:

Detlef Berghorn, Essential Visual History Of The World, Peter Delius Verlag, Berlin 2007
Markus Hattstein, Essential Visual History Of The World, Peter Delius Verlag, Berlin 2007
B. H. Liddell Hart, Strateji Dolaylı Tutum, Doruk Yayınları, İstanbul 2008
Jonathan Steinberg, Bismarck, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2013
Niall Ferguson, Hazin Savaş 1914-1918, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2015
Oral Sander, Siyasi Tarih, İlkçağlardan 1918’e, İmge Kitabevi, İstanbul 2007