Günümüzde Antalya ili sınırlarında bir ören yeri olarak hizmet veren Olympos kentinin ilk olarak hangi tarihlerde kurulduğu bilinmiyor. Hakkında kayıtlı bilgiye ilk olarak, Likya Birliği adına basılan sikkelerle ulaşılabilen (bu da M.Ö. 178 yılına denk gelir) bu antik kentin, yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu M.Ö. 300 yılına kadar uzanabilen bir tarihi vardır. İlk olarak Girit’ten Likya bölgesine göçen halklar tarafından kullanıldığı düşünülebilir. ‘Olympos’ adının Yunanca kaynaklı olmadığı sanılmaktadır. Anadolu dillerinde “olympos” kelimesi “yüksek dağ, ulu dağ” anlamına geliyordu. Büyük ihtimalle bu isim şehrin yanındaki Beydağları’ndan gelmektedir.
Olympos Antik Kenti’nin çevresindeki dağlar
Şehir, konumu ve imkanları nedeniyle zaman içinde önem kazanmış ve Roma’nın düşmanları haline gelmiştir. Şehrin Akdeniz’in hemen kıyısında bulunması deniz ticaretine müdahil olmalarını sağlamıştı, ortasından geçerek şehri ikiye bölen Olimpos Çayı ise bir tatlı su kaynağı olarak yaşam kolaylığı sağladı.
M.Ö. 2. yüzyılda, Rodos’a karşı durmak amacıyla Likya kentleri bir araya gelerek Likya Birliği adında bir federasyon kurdular ve Roma İmparatorluğu Likya’nın bağımsızlığını ilan etti. Pers ve Yunanlara karşı Roma’nın desteğini alan Likya bölgede bağımsız varlığını sürdürmeye devam etti.

M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren ise şehir farklı bir konuma büründü. M.Ö. 52 yılında Zeniketes adında bir korsan, Olympos şehrini ele geçirdi. Bölgede bulunan stratejik bir kalede ikamet etmeye başlayan Korsan Zeniketes, komşu şehirler Phaselis ve Korykos’u da alarak Akdeniz ticaretine büyük bir darbe vurdu. Bölgede bir ‘Korsan Krallığı‘ kurdu ve Korsan Kral Zeniketes olarak anılmaya başladı. Bu küçük korsan imparatorluğu yaklaşık 26 yıl boyunca Doğu Akdeniz’de aktif oldu ve yüzyıllarca dört bir yandan baskı altında kalan Likya halkına geçici bir özgürlük sundu.
Korsan Zeniketes’in adı ve krallığı kesin olsa da, nereli olduğu ve ne iş yaptığı henüz bilinememektedir. Alman arkeolog Otto Bendroff’a göre Zeniketes, zamanla korsanlar arasında şef konumuna yükselmiş Kilikyalı bir demirci idi. Ancak Zeniketes’in Olimpos’un yerlisi olduğuna inanan çeşitli araştırmacılar da vardır. Onlara göre Zeniketes, Dodona Zeus’una gümüşten bir strigilis¹ sunmuştu. Araştırmacılara göre bu sunuyu yerel bir bey veya yerel bir korsan topluluğunun lideri vasfıyla yapmış olmalıydı.
Korsan Zeniketes’in Olimpos’tan biri olduğuna dair diğer ve kuvvetli bir görüş ise yönetimidir. Zeniketes, Olimpos ve çevresindeki bir çok ufak kenti ele geçirmiş ve 26 sene kadar uzun bir süre yönetmiştir. Bazı antik çağ araştırmacılarına göre, Zeniketes eğer halktan birisi olmasaydı halktan destek göremez ve kısa sürede isyan çıkardı. Ancak bu 26 sene boyunca Zeniketes’in ülkesinde hiç isyan yaşanmadı.
Kenti ikiye bölen Olympos Çayı. Günümüzde oldukça etkisiz durumda.
Zeniketes ile ilgili diğer bir tartışma konusu da nasıl biri olduğuna dairdir. Faaliyetleri ve ülkesinin durumuna bakılarak haydut bir denizci olduğu görüşü ağırlık basmışsa da, yeni bir görüşe göre Zeniketes Romalıların iddia ettiği gibi bir haydut değil bilge bir lider olmalıydı. Huzurlu ve güvenli ülkesi ve yönetim anlayışındaki başarılara bakılarak bu görüş ortaya çıkmıştır. Ancak Zeniketes’in karakteriyle ilgili günümüze Roma kaynakları dışında ulaşmış bir kaynak yoktur.
Olimpos’u tarih boyunca ezilmiş bir bölgeden, zengin bir krallık haline getiren Zeniketes, Roma’nın epey tepkisini çekmişti. Roma senatosu Olimpos ve çevresini Korsanlar Diyarı olarak anmaya başladı ve bölgenin ele geçirilmesi konusunda hemfikir oldu.
Nihayetinde Romalı general ve eski bir konsül olan Publius Servilius Vatia Isauricus, arkasına büyük bir Roma ordusu katarak Akdeniz bölgesindeki korsanlık faaliyetlerini bitirmek için yola çıktı. M.Ö. 78 tarihinde bölgeye ulaşan Isauricus, dev filosuyla Zeniketes’in ordusunu dağıttı ve bölgeyi tekrar ele geçirdi. Korsan Kral Zeniketes ise savaşı kaybettikten sonra, Pers saldırısına maruz kalan Ksantos halkı gibi, efsanevi kalesini ateşe vererek kendisini ve tüm ailesini öldürdü. Bölge Roma’nın eline geçince halk cezalandırıldı ve bütün zenginliklerine el konularak Roma’ya götürüldü.
Roma hakimiyetinden sonra Marcus Aurelius döneminde inşa edilen bir tapınak.
Günümüzde tarihiyle değil plajıyla tanınan Olympos kenti, bundan yaklaşık 2000 yıl kadar önce, yaşadığı tarihsel acılara son vermek isteyerek Roma’ya kafa tutmuş bir kent olarak tarihe geçti. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açık bu antik kent içerisinde günümüzde halen arkeolojik kazılar devam ediyor.
Kaynakça: