Avrupa Tarihi’nde, Kilise’nin uyguladığı korkutma politikalır insanları çok az rastlanan ya da hiç olmayan şeylerden inanılmaz korkutmuştur. Bu şeylerden biri de cadılık denilebilir…
XI. yüzyılın başlarında Kilise, cadı olduğunu düşündüğü her canlıyı katletmiş, kedileri dahi cadı sanmıştı. Avrupa’da kadın nüfusu azalmış, kalan kadınlarda yaşamaya korkar olmuşlardı.
İnsanların olağanüstü veya anlayamadığı güçlerden korkması, her aleyhte durumu cadılığa bağlamalarına yol açtı. Anne Boleyn bu bakımdan şanssız bir kraliçedir.
Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen bu gizemli İngiliz Kraliçesi’nin 1501-1507 yılları arasında doğduğu tahmin ediliyor. Babası Sir Thomas Boleyn’dir. Babasının Paris Büyükelçiliği sırasında kız kardeşi Mary Boleyn ile Fransa Sarayı’nda bulunma şansı buldu ve Fransızca, müzik, dans gibi dersler aldı. Burada kadınlığını son derece etkili bir biçimde kullanmayı öğrendi.
İngiltereye geri döndüğünde Sir Henry Percy ile evlendi fakat Percy zaten bir kadınla nişanlı olduğundan evlilik geçerli olmadı. Kız kardeşi Mary ise William Carry adlı bir adamla evliydi. Ancak sarayda geçirdiği zamanlar onu çapkın kral VIII. Henry’e metres yaptı. Bu ilişki de kocasına lordluk ünvanı getirdi.

Mary Boleyn
Bu sürede sarayda kalan Anne, eğitim görmesi için yurtdışına gönderildi. Kral’a yakın olmak isteyen babası Thomas Boleyn kızı Mary’i ön plana atıyordu. Bu ilişkiden ilk olarak bir kız çocuğu doğdu. Daha sonra Mary ikinci kez Henry’den hamile kaldı.
Bu hamilelik sırasında Anne Boleyn İngiltere’ye geri döndü. Sarayda VIII. Henry ile karşılaşan Anne kısa sürede kendisini beğendirdi. Ancak kız kardeşi Mary halihazırda Kral’dan hamileydi. Mary’nin ikinci çocuğu bir erkek oldu. Henry her ne kadar erkek çocuk tutkunu olsa da Mary’den sıkıldığını belirterek onu kocasının yanına yolladı. Kocası Sir William Carry’de veba salgınında öldü.
Anne ve Henry ilişkisine dönersek, bu ilişki alışılmışın dışında bir metres ilişkisidir. Çünkü Anne Boleyn Kral’ın resmi metresi olmayı reddediyordu. Bir anda bu sıradışı kadına vurulan Henry’de yapabileceği en iyi şeyi yapmak üzere, karısı Aragonlu Catherine’den boşanmasına izin vermesi için Papa VII. Clemens’den izin istedi. (Bilindiği üzere Katolik mezhebi inancına göre boşanmak günah ve yasaktır. Ancak kralların durumu normal insanlardan farklı olduğu için, kralların bağlılığını kaybetmek istemeyen papalar, ufak tefek bahanelerle bu boşanmaları sağlardı.)

Aragonlu Catherine
Fakat işler Henry’nin beklediği kadar kolay olmadı. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru V. Charles (bizim bildiğimiz şekliyle Şarlken), Roma’ya bir saldırdı düzenledi ve yağma yaptı. Bu süreçte Papa da ele geçirildi. Charles bu boşanmaya izin vermemesi için Papa’yı sert bir dille uyarmak zorunda kaldı çünkü Henry’nin karısı Aragonlu Catherine, V. Charles’ın öz halasıydı.
Başka bir yazıda detaylarına uzunca değineceğimi belirterek, Henry’nin Anne ile evlenmek için boşanmaya oldukça kararlı olduğunu söyleyelim. Fakat Papa izin vermemiş, ancak Anne’in Kral’ın resmen metresi sayılacağını ve doğan çocuklarının meşru olacağını belirtmişti.
Bu Anne için yeterli olmadı. O dönemde Avrupa’da sinsice yayılan Protestanlık hareketine aşina olan Anne, Henry’e bu görüşünden bahsetti. Kral VIII. Henry’nin gözüne girmek isteyen Protestan rahipleri topladı ve onları boşayabileceğine dair Kral’ı ikna ettiler. Ancak Henry çocukluğundan itibaren Katolik öğretisiyle büyümüş ve ona bağlılık göstermişti. Ancak hem politik özgürlüğünü kazanmak hem de kişisel özgürlüğünü kazanmak istiyordu. Bunun üzerine, bir kadın için kurulduğu anlatılan, protestanlıkla katolikliğin harmanlandığı İngiltere’nin meşhur Anglikan Kilisesi kurulmuş oldu. (Günümüzde hala İngiltere’nin resmi kilisesidir.)

Anne Boleyn
Kral kendisini İngiltere kilisesinin başı ilan etti, eski karısı Catherine ve kızı Mary’i sürgüne gönderdi. Anne Boleyn ile olan evliliklerini resmen tamamladı. Bu durumda Kilise Kral’ı ve İngiliz halkını aforoz etti. Avrupa’da İngiltere’ye karşı büyük askeri hazırlıklar planlandı. Ancak doğudaki Osmanlı tehlikesi ve devletlerin birbiri arasındaki yarış nedeniyle bu planlar gerçekleşemedi ve kaderin bir cilvesiyle İngiltere bir anda özgür bir Hristiyan ülkesi oldu.
Anne ve Henry’nin aşkları ilk ayları kusursuz ilerlemiş, Anne’in hamileleği aşkı arttırmıştı. Henry bütün İngiltere’ye kendisinin İngiliz Kilisesi’nin başrahibi, Anne Boleyn’in de onun kraliçesi olduğuna dair yemin ettirdi. Bu süreçte tarihin büyük hümanistlerinden, çok sevdiği hocası Thomas More’u da karşısında buldu. More, Boleyn evliliğine karışmamış ancak Kral VIII. Henry’nin Kilise’nin başı olduğunu kabul etmeyince idam edilmişti.
7 Eylül 1533 tarihinde doğum gerçekleşti. (Anne ve Henry 28 Mayıs 1533 tarihinde evlenmişlerdi. Hamileliğin daha önce olması, evlilik için acele etmelerinin nedenini gösteriyor.) Ancak Kral’ın korktuğu başına geldi ve yine bir kız çocuk sahibi oldu. (Bu kız İngiltere tarihine altın çağını yaşatacak olan I. Elizabeth’tir.)
Çift ümitsizliğe kapılmadılar ve ikinci bir hamilelik haberi aldılar. Ancak çocuk anne karnında öldü ve bu ikili arasında sorunlara yol açtı. Her zaman kadınlara düşkünlüğüyle bilinen VIII. Henry, kendisine metresler tuttu, bu da Anne Boleyn’in sinir krizleri geçirmesine neden oldu.
Anne üçüncü kez hamile kaldığında tarihler 1534’ü gösteriyordu. Anne, Henry’nin metreslerine dayanamaması nedeniyle zor günler geçirdi ve çocuk tehlikeye girdi. En sonunda bir mızrak dövüşünde Kral Henry’nin attan düşüp ölümden şans eseri kurtulup bacağında kalıcı bir yara bırakması haberi Anne’i heyecanlandırdı ve anne karnındaki çocuğunu düşürdü. Düşürdüğü çocuk erkekti.

Kral VIII. Henry
Bu düşüğün ardından Henry, Anne Boleyn’nin kendisine büyü yaparak etkisi altına aldığına inanmaya başladı. Bu arada Kral’ın çevresinde onu Protestan bir ailenin kızı ile evlendirerek reform hareketlerini hızlandırmayı düşünen Thomas Cromwell gibi devlet adamlarının ikna çabaları vardı.
Anlaşıldığı kadarıyla, bahsettiğim bu grup Kral Henry’i, Anne Boleyn’in kendisini aldattığına dair ikna etti. Kral detaylı soruşturma istedi ve Kraliçe’nin dairesine sık sık giriş yapan Mark Smeaton isimli bir müzisyen, Sir Henry Norris, uşak William Brereton, Kraliçe ile gençlik dönemlerine bir ilişki yaşamış şair Thomas Wyatt ve Kraliçe’nin erkek kardeşi George Boleyn tutuklandı. (Kimi İngiliz kaynaklarında George Boleyn ile Mark Smeaton arasında ilişki olduğu anlatılır.)
Kral VIII. Henry sonunda aldatıldığına inanıp, kız kardeşi Mary Boleyn ile önceden yaşadıkları ilişkiyi gerekçe göstererek, Anne Boleyn ile evliliklerini geçersiz kabul etti.
Anne Boleyn zina, vatan hainliği ve ensest ilişki suçlamalarıyla Londra Kulesi’ne kapatıldı. İşkence altında sorguya tabi tutulan bu sanıklardan Smeaton ve Brereton suçlamaları kabul etti. Ancak işkence altında oldukları için suçlamaların gerçekten doğru olup olmadığı hiç bir zaman anlaşılamadı. Aleyhlerindeki delillerin yetersiz olmasına rağmen bu beş talihsiz adamdan dördü için idam kararı verildi, hakkında hiç bir delil olmayan Thomas Wyatt ise aklandı. Anne Boleyn ise diri diri yakılmaya mahkum edildi. Kral Henry daha sonra eski karısına ve kızının annesine merhamet(!) göstererek cezayı sadece başının vurulmasına çevirmiştir.

Thomas Wyatt
İngiltere halkının benimseyemediği, cadı zannettiği, günümüzde hala hakkında tuhaf söylentiler dolaşan (elinde kesik başı olan hayaletinin Londra Kulesi’nde dolaştığına dair), hatta Harry Potter filmlerine bile dahil olan bu talihsiz kadın, 19 Mayıs 1534 tarihinde idam edildi.

Harry Potter ve Felsefe Taşı filminde Hogwarts duvarlarında portresi bulunan Anne Boleyn