Osmanlıda Veraset Sistemi, Osmanlı da Ülke topraklarının hanedan mensuplarının ortak malı denmiş. Bu sebeple Osmanlı Devletinde padişahın kim olacağı yönünde kesin bir kararname yoktur. Osmanlı Aliye'sinin tüm erkekleri taht üstünlüğünde hak sahipleridir. Buda ancak padişahın öldüğü vakit evlatlarının birisinden kimin tahta çıkacağı düşüncesi ile devlet sistem otoritesindeki ümera, ulema vb, tercihlerinde önemli karar onlarındır. Eski Türk devleti gelenek ve göreneklerin sistemi Kut anlayışı ile taht kavgalarının nedenidir. Taht kavgalarından sonra tahta çıkan padişah kesin otoriteye sahip idi ve "sultan" ünvanını almıştır. 1.Murat döneminin, taht kavgalarına son verebilmek için veraset sisteminde kısıtlanmaya gidilerek ve "ülke topraklarının padişah ve oğullarının ortak malıdır." denmiş. Osmanlıda devlet yönetimine vakıf olan II. Mehmet döneminde "Kanunname-i Ali Osmani" ile yayınlamasının ardından yasalaşan "kardeş katli" yasasıyla ebedi güç toplamıştır.I. Selim döneminde, Mısır Seferi sonrası Osmanlı padişahları "halife" ünvanını almışlardır. Şunu gösteriyor Osmanlı Devletine "Teokratik" yönetimi hakim olmuştur. I. Süleyman döneminde Şeyhü'l-İslam'ın divan mensubu olmasıyla birlikte bir bütünlük oluşmuştur. Taht kavgalarının önüne geçebilmek için I. Ahmet döneminde "ekber ve erşat" sistemi yürürlüğe girmiştir. Bununda veliahdların içinde en yaşlısı olan ve aklı başında olan kişinin tahta geçmesi gerekiyordu. Bununda şehzadelerin "sancağa çıkma" usulünü "kafes usulü" teorisine başlatılmış. Padişah seçilecek kişiler bugüne kadar Enderun mektebinde eğitime verilmişler. Osmanlı padişahları ilk kez 1939 yılında, Tanzimat Fermanı ile beraber anlaşılacağı gibi egemenlik lütfuna kendi arzusu ile vazgeçtiği ve kanun yargıları ilk defa kabul görmüştür. 1876'da ilanı ferman edilen I. Meşrutiyet ve yayınlanan "Kanun-i Esasi" ile birlikteliği parlamenter sistemine geçişi yapılmıştır.

Padişahların Eğitimi;
XVI. yüzyılın sonuna deyin şehzadeler 14-15 yaşlarına geldiği zaman, Anadolu'ya sancaklarının Sancakbeyi olarak gönderilmiş. Burada bir Lala'nın yanında devlet yönetimi düzeyinde tecrübe kazanmaları sağlanırdı. Osmanlı Devletindeki "Lala" kurumu Büyük Selçukluların atabeylerine benzemektedir. Fakat Osmanlı devleti Lala'nın elinde "askeri" ve "siyasi" yetkileri olmamaktadır. Bu durumda uygulama yöntemi ile önemi olan merkezi otoriteyi muhafaza etmekti. Bu dönemle şehzadeler saray eğitmen kurumu olan "Enderun mektebinde" yetiştirilmeye başlatılmıştır.
Padişahların Ünvanları; Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde ilk başta olan hükümdarlara "Bey" denirmiş. Ve de Hıristiyanlara karşı savaştıklarından "gazi" olarak da denirmiş. Mesela; Osman Bey, Osman Gazi, Orhan Bey, Orhan Gazi gibi. Hükümdarların aldığı başka ünvanlar şunlardır; Han, Hakan, Hünkar, Sultan ve genelde Padişah'tır.
Saray; Padişahların özel hayatını geçirdiği, ve de devleti yönettiği yerleriydi. Saray, "Enderun" ve "birun" olarak iki kısımdan oluşur. Bu iki kısım "bab'üs-saade" (Orta kapı) diye kapıyla birbirine bağlıymış. Osmanlı devletindeki hükümet, eyaletleri yönetimi ve ordusu direk padişahın şahsıyla alakalıymış. Yönetim merkezi başkent haline getirilen yerler ise; Söğüt, Bilecik, Bursa, İznik, Edirne ve İstanbul 'dur.
Enderun (İç Saray); Padişahın özel hayatını geçirdiği sarayın iç bölümüne denir. Burada padişahın hizmetine bakan güvenilir kimselerden oluşan hizmet ve eğitim odaları ile harem bulunur.
Enderun Odaları Şunlardır;
Hasoda; Padişahın günlük hizmetine bakılan yer
Hazine Odası; Padişahın özel hazinesine bakanlar
Kiler Odası; Yemek ve sofra hizmetlerini yapanlar
Seferli Odası; Berber, terzi, müzisyen gibi görevlilerin bulunduğu yer
Harem; Saraydaki kadınların yaşadığı bölüme denir. Saraya alınan kızları iyi eğitimden geçirirlerdi. Şayet padişah tarafından sarayda kalamazlarsa "Çıkma usulü" ile saray dışına ve oradaki görevli kapıkullarıyla izdivacı yapılırmış.
Birun (Dış Saray); Sarayın dış bölümüne denir. Birun da geniş bir yönetici kadrosu da bulunur. Bütün devlet işlerinin görüşüldüğü ve Padişah'ın resmi hayatının geçirdiği kısımdır. Padişah halkının şikayetlerini "babü's-sade kapısı"nda dinlerdi.