Temel Yaşam Desteği (TYD) yaşamı herhangi bir şekilde kesintiye uğramış bir kişinin araç-gereç kullanılmaksızın (kurtarıcıyı koruyacak basit yüz örtüleri, yardımcı hava yolu araçları, OED) hava yolu açıklığının sağlanması, solunum ve dolaşımının desteklenmesi eylemidir.
TYD, ilk dakikalar içindeki müdahaleler zinciri ve yaşam kurtarmadır. Kalp-akciğer durmasını izleyen hızlı, etkili kalp-akciğer canlandırması, morbidite ve ölüm oranını azaltır. Miyokard infarktüsü (MI) ve inmenin erken tanınması ve duruma müdahale edilmesi de TYD’nin bir parçası sayılır. Çünkü gerek MI, gerek inmede kaybedilen her dakika kalp ve beyin dokusunun geri dönüşümsüz hasarı ile ilişkilidir.
Ani Kardiyak Ölüm (AKÖ) dünyanın bir çok yerinde önde gelen ölüm nedenidir. AKÖ’ün; etiyolojisi, koşulları ve geliştiği ortam farklılık göstermektedir. Bu sebeple tek bir yaklaşım metodundan ziyade birbirini tamamlayan eylemler bütünü olarak tasarlamak daha akılcı bir yaklaşımdır.
Bu eylemler bütünü kardiyopulmoner resüsitasyon (CPR) kılavuzlarında yaşam kurtarma zinciri olarak ifade edilmekte ve birer halka olarak şematize edilmektedir. Bu halkalar erken haberleşme, erken CPR, erken defibrilasyon, erken ileri yaşam desteğini içermektedir. Bu adımlar takip edilir ve etkin uygulanırsa sağkalım oranları belirgin şekilde artmaktadır.
Kardiyak arrest her zaman kolaylıkla teşhis edilemez çünkü gasping ve bazı kontrolsüz motor hareketler arrestin erken döneminde sık gözlenir. Bu gözlemler aslında tam da CPR başlamanın gerekliliğini ve etkili uygulandığında başarı şansının yüksek olduğunu ifade eder. Aynı zamanda bu durum rezervlerin henüz tüketilmediğini ve etkili bir şekilde harekete geçmemiz gerektiğine işaret eder. Ancak çoğu zaman bu durum; kurtarıcıların kafa karışıklığına sebep olur. Arrest erken tanınmalı ki yaşam zinciri erken başlatılsın.
Nabız kontrolünün çoğu kurtarıcı tarafından sağlıklı şekilde yapılamadığı ve arresti tanımlamada iyi bir yöntem olmadığı gösterilmiş. Agonal solunum genellikle yavaş, derin ve çoğunlukla horlama sesinin eşlik ettiği bir solunumdur. Hastaların %40’ında arrestin ilk dakikasında agonal solunum gözlenir. Burada anahtar ise “yanıtsızlık” ve hastanın “normal solumaması” dır.
Erişkin TYD Basamakları:
Öncelikle çevrenin güvenliğini sağlayın. Bilincinin yani şuurunun yerinde olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bunu kişinin omzuna dokunarak yüksek sesle “iyi misiniz?” diye sorarak yapınız. Kişi cevap veriyorsa bilinci açık demektir. Bu durumda; öncelikle yardım çağrılmalı, yardımcı olabilmek için izin alın, var ise kanamaya müdahale edin, boyun ağrısı ya da boyunda yaralanma var ise boynu sabitleyin, tepeden tırnağa bir kontrol yapın. Bilinci açık bir bireyin zamanla bilinci kapanabilir sık sık bilinç kontrolünü yenilemeniz gerekmektedir.
Hasta yanıtsız ise (bilinci kapalıysa) sırt üstü yatırılmalı, solunum ve dolaşım birlikte değerlendirilmeli ancak bu süre 10 saniyeyi geçmemelidir. Solunumun normal olup olmadığı tam değerlendirilemiyor ise solunumun olmadığı varsayılmalıdır. Normal olarak solumayan ve cevapsız olan hastalar yüksek olasılıkla kardiyak arresttedir. Bu durumda tek başınaysanız 112 arayıp yardım çağırın. Yakınınızda ise öncelikle otomotik eksternal defibrilatörü (OED) hastaya bağlayın ve OED hazır oluncaya kadar göğüs kompresyonu ile başlayarak CPR’a başlayın. Eğer size yardımcı olacak biri var ise onu yardım çağırmak ve OED’ü bulup getirmesi için görevlendirin. OED ulaşılabilir değilse aramayın ve CPR’a başlayın.
Nabız kontrolü yapınız. Nabız erişkinlerde karotisten bakılır. Gönüllü kurtarıcılar nabız kontrolü yapmamalıdır. Sağlık çalışanları nabız kontrolü için 10 sn’den fazla zaman harcamamalıdır. Eğer kurtarıcı bu zaman içerisinde nabız alamamış ise kurtarıcı göğüs kompresyonuna başlamalıdır. İdeal olan kardiyak arrestin tanınmasında ve CPR’ın başlanmasında gecikmeyi engellemek için nabız kontrolü ile birlikte eş zamanlı olarak hastanın solunumunun ya da sadece gasping tarzında solunumun olup olmadığını kontrol etmektir.
Bilinen yada şüphelenilen opioid overdosu olan, nabzı olan ancak solunumu olmayan veya gasping tarzında solunumu olan hastalarda standart temel yaşam desteği önerilerine ilaveten sağlık çalışanları intramüsküler yada intranazal naloksan uygulamalıdırlar.
Temel yaşam desteği öncelikle nabız ve dolaşım belirtilerinin değerlendirilip erken kompresyonun başladığı “C” basamağı ile başlar. Bunu havayolu açıklığının sağlandığı “A”, solunumun desteklendiği “B” basamağı takip eder.
Sağlık çalışanları tüm yetişkin hastalar için kardiyak ya da nonkardiyak nedenlere bağlı kardiyak arrestlerin tümünde göğüs kompresyonu ve solunumu sağlamalıdırlar. Tek bir sağlık çalışanı, boğulmuş bir hastaya ya da hava yolunu tıkayan yabancı cisimi olan bir hastaya yardım ederken hastanın bilinci kapanır ise acil sistemini aktive etmeden önce yaklaşık 5 siklüs (yaklaşık 2 dk) hastaya CPR uygulamalıdır.
Kalp masajı
Kalp masajı yapılırken kollar dirsek ekleminden bükülmeden kompresyon yapılmalı, kompresyon derinliği 5 cm olmalı ve 6 cm’den daha derin olmamalı, 30 göğüs kompresyonu uygulanmalı ve göğüs masaj hızı 100-120/dkolmalı.
Kompresyon ve dekompresyon süreleri birbirine eşit olmalıdır. Kompresyonlar arası kesinti olmamalı, zorunlu hallerde bu kesinti süresi 10 saniyeyi aşmamalı.
Yetişkin kardiyak arrest olan hastalarda göğüs kompresyonlarına mümkün olduğunca ara verilmemeli. Hastaya şok verilecek ise şoktan önce ve şoktan sonra göğüs kompresyonlarına minimal aralar verilmeli. CPR esansında hastanın ileri havayolu yok ise hastaya 2 soluk verileceği zaman göğüs kompresyonuna 10 sn’den az olacak şekilde ara verilmesi uygundur.
Kurtarıcıların yorulması etkili göğüs kompresyonu yapılmasını engeller. İki ya da daha fazla kurtarıcı olduğunda kurtarıcılar her 2 dakikada bir göğüs kompresyonu için değişebilir. Yetişkin kardiyak arrest vakalarında kompresyon-ventilasyon oranı 30:2 dir.
Hava yolu açıklığı sağlanırken baş ve boyun travması olmayan yaralılarda sağlık çalışanları başı geriye doğru itip çeneyi öne doğru kaldırarak hava yolunu açık tutmaya çalışmalıdır. (Head tilt–chin lift manevrası) Eğer sağlık çalışanlar spinal kord yaralanmasından şüpheleniyor ise hava yolunu çene itme manevrası (Jaw thrust manevrası) ile açmalıdır.
CPR esnasında belirgin bir hava yolu açıklığının devam ettirilmesi ve yeterli ventilasyonun temin edilmesi gerektiğinden çene itme manevrası ile yeterli bir hava yolu açıklığı sağlanmaz ise baş geri - çene yukarı manevrası kullanılmalıdır.
2 kurtarıcı soluk
Havayolu açıklığı sağlandıktan sonra 2 kurtarıcı soluk verilmeli. Hastanın göğüs kafesinin, normal solunumdaki gibi yükseldiğini gözleyerek, 1 saniyelik bir sürede hastaya hava verin. Başın geriye itilmiş, çenenin öne doğru çekilmiş pozisyonunu devam ettirerek; ağzınızı kazazedenin ağzından uzaklaştırınız ve hasta soluk verirken göğüs kafesinin eski haline döndüğünü gözleyiniz.
Kurtarıcılar çok sayıda soluk vermekten ve aşırı ventilasyondan kaçınmalıdır. Aşırı ventilasyon midenin aşırı şişmesine bunun sonucunda regurjitasyon ve aspirasyona neden olabilir. CPR esnasında ventilasyonun desteklenmesinin amacı yeterli oksijenasyonun devamlılığının sağlanmasıdır. Ventriküler fibrilasyon (VF) ani kardiyak arrestte ventilasyon kompresyon kadar önemli değildir. CPR başlangıcında hava yolunun açılması ve soluk verilmesi geciktirilebilir.
Eğer hastaya ileri hava yolu yerleştirilmiş ise hastalara 30 kompresyon 2 soluk verme şeklindeki siklüslere devam etmeye gerek yoktur. Bu durumda hastalara sürekli kompresyon uygulanırken her 6 saniyede 1 soluk (dakika da 10 soluk verilir). Rutin CPR esnasında pozitif basınçlı ventilasyon uygulaması önerilmemektedir. Hastane dışındaki şahitli kardiyak arrest olan ya da kalp ritmi monitörize edilmiş hospitalize hastalarda VF için hızlı defibrilasyon seçilecek tedavi yöntemidir.
Şahitli kardiyak arrestlerde OED hızlıca temin edildiği durumlarda mümkün olan en kısa zamanda defibrilasyon gerçekleştirilmelidir. Monitörize edilmemiş kardiyak arrestte eğer OED hızlı bir şekilde temin edilemiyorsa CPR işlemi başlatılmalı ve OED ve ekipmanları hazır olduğunda eğer endike ise defibrilasyon işlemi uygulanır.
OED elde edildiğinde pedleri yerleştirilip ritim analizi yapıncaya kadar kompresyona devam edilmelidir. OED ile defibrilasyon işleminden hemen sonra nabız bakılmaksızın 2 dakika kompresyona devam edilip ritim bakılmalı.
Defibrilasyondan sonra ritim kontrolü için zaman kaybedilmemelidir. Ritim organize bir ritimse nabız bakılmalı değilse kompresyon ile devam edilmelidir. Nabız bakısında palpe edilebilir bir nabız elde edildiyse kompresyona ara verilmeli solunum değerlendirilmelidir.
Can Aktaş