Düzce Ülkü Ocakları Derneği ve Anadolu Gençlik Derneği Düzce Şubesince, İstanbul ve Kayseri'deki terör saldırıları protesto edildi.
Belediye önünde toplanan Düzce Ülkü Ocakları Derneği üyeleri ve çok sayıda vatandaş, terör örgütü aleyhine slogan atarak Spor Sokak'a kadar yürüdü.
Burada gazetecilere açıklama yapan dernek başkanı Fatih Gülaçtı, İstanbul ve Kayseri'de düzenlenen saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
Türkiye'de son 1,5 yılda 32 bombalı eylemin gerçekleştiğini, 262 eylemin de engellendiğini belirten Gülaçtı, "Bombalı eylemlerin amacı şekli bellidir. Türk milletini hizaya getirme, diz çöktürme ve istediği gibi şekillendirme amacı taşıyan operasyonlar yapılmaktadır. Eskiden topla tüfekle yapılan savaş, bugün asimetrik bir savaşa dönmüştür. Terörle mücadele yıllardır dağlarda sürmekteydi. Ülkemizde terörün maşa olarak kullanılmasıyla birlikte, asker ve polisin yanı sıra bugün kamu çalışanları ile sivil vatandaşlar da hedef haline gelmiştir. Halkımızın üzerinde bir korku yaratılmaya çalışılmaktadır. Türk milleti bu alçak saldırılar karşısında bugün olduğumuz gibi sürekli dimdik ayaktadır." şeklinde konuştu.
Grup açıklamanın ardından dağıldı.
Anadolu Gençlik Derneği Düzce Şubesi üyeleri ise yatsı namazı sonrasında Cedidiye Camisi önünde toplanarak, İstanbul ve Kayseri'de gerçekleştirilen terör saldırılarına tepki gösterdi.
Şube başkanı Ahmet Serdar Erdem, yaptığı açıklamada, saldırılarda hayatını kaybeden asker, polis ve sivillere Allah'tan rahmet diledi.
Erdem, 20 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleşen Suruç patlamasından bu yana her saldırısının en ince detayına varıncaya kadar planlandığını ve bu saldırıları, tetikçilerin üzerinde küresel bir aklın organize ettiğini öne sürdü.
Zerrece vicdanı ve merhameti olmayan, hem bu coğrafyayla bağını hem de insanlığı ile bağını yitirmiş olan ellerin de küresel akla tetikçilik yaptığını dile getiren Erdem, şöyle devam etti:
"Bu tip saldırılarla güvenlik güçlerimizin ve sivillerimizin canına kast edilirken asıl hedefin 'siyasetin ve toplumun yönderilmesi' olduğunun farkındayız. Ülkemiz ve insanımız panik havasıyla, kin ve nefretle, acı ve gözyaşıyla nereye sürüklenmek isteniyorsa, bize düşen bunu görebilmek ve aklı selim ile hareket edebilmek, istenilen gidişatın tam karşısında durabilmektir. Bu saldırıların ***esi Türkiye'nin İslam ülkeleriyle savaşa sokulup harap bitap bir coğrafyaya dönüşmesini sağlamak ise biz, 'daha çok barış ve kardeşlik' diyeceğiz. Küresel güçlerin bu oyununa gelmeyeceğiz. Bu saldırıların Türkiye'yi batıya daha da bağımlı hale getirmekse, biz bu ülkenin güçlenip gelişmesi için daha çok çalışacağız. Küresel güçlerin kölesi olmayacağız. Emaneti veren Allah'tır, vakti gelince alacak olan da O'dur. Ne öne alınır, ne tehir edilir.