‘Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Elektrik’ adlı kitapta, ilk elektriğin 1878’de İstanbul’da kullanılmaya başlandığı, ilk elektrik fabrikasının 1888’de Haliç Tersanesi’nde kurulduğu anlatılıyor

Elektriğin İstanbul’a girişi, ilk kullanımı ve yaygınlaşma sürecini ele alan hususi bir çalışmaya imza atıldı. Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Prof. Dr. Ufuk Gülsoy’un üç senelik araştırmaları sonucunda ortaya çıkan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Elektrik” adlı 265 sayfalık kitapta arşivlerdeki bilinmeyen belge ve görseller ilk kez gün yüzüne çıkartıldı. Türkiye’de elektriğin 138 senelik hikayesine ayna tutan kitapta, bugüne dek azca malum detaylar aydınlatılırken, Prof. Engin ve Prof. Gülsoy ikilisi İBB ve İETT’nin katkılarıyla hazırlanan emek verme hakkında şu detayları verdiler:
OKULDA ELEKTRİK DERSİ
“Ilk olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Cumhuriyet Arşivi belgelerinde yer edinen bilgilerin tespitini yaptık. Ayrıca İETT arşivinden de yararlandık. Tahmin ettiğimiz şeklinde, arşivlerde süreci ortaya çıkarmamıza yarayacak belgeler mevcuttu.
İstanbul’da elektriğin zamanı, aslen Türkiye’deki elektriğin zamanı. 1888 senesinde, İstanbul Haliç Tersanesi bünyesinde bir elektrik fabrikası açılmış ve işletilmeye başlanmıştı. Önemle vurgulanması ihtiyaç duyulan bir husus da, 1880’li yıllardan itibaren elektriğin bir ders olarak bazı okulların müfredatına girmesiydi.”
İşte elektriğin Türkiye topraklarındaki ilk serüveni ve o dönem yaşananlar: “1923-1933 döneminde meydana getirilen elektriklendirme emek harcamaları sonucunda ilk olarak, İstanbul’un Avrupa yakasındaki mühim merkezler ile nüfus potansiyeli yüksek semtlerde altyapı inşaatları tamamlanarak buralara cereyan verilmiştir. Anadolu yakasında ise elektrik tevziatı çalışmalarına 1925’ten itibaren başlanmış ve vakit içinde Üsküdar ve Kadıköy’deki bazı bölgelere, aşamalı olarak elektrik verilmeye başlanmıştır.
Aynı tarihlerde, Kadıköy ve civarında da elektriklendirme faaliyetleri sürdürülmüş; Adalar, Maltepe, Kartal ve Pendik elektriklendirilecek bölgeler kapsamına alınmıştır. 1923-1933 döneminde Avrupa ve Anadolu yakasının elektriği Silahtarağa’dan temin edilmiş; bu amaçla Üsküdar ve Kadıköy tarafına deniz altından kablolar döşenmiştir. 1930 öncesinde şehirde elektrik müşterisi sayısı 50 bini aşmıştır.


‘FENERSİZ GEZİLMEZDİ’
Sokakların hemen hemen çağıl usullerle aydınlatılmadığı dönemlerde geceleri şehirde her taraf karanlık olurdu. Bu sebeple gece sokakta fenersiz dolaşmak yasaklanmış, hepimiz fener taşımaya zorunlu tutulmuştur. Bu kurala uymayanlar ya cezaevine gönderilir, ya da hamam külhanlarına atılarak sabaha kadar külhanları yakmaya zorunlu tutulurdu. Böylece, odun taşımak, külhan ocaklarını temizlemek şeklinde işleri yaparak sabahleyin üstleri pislik içinde salıverilirlerdi. “
“İstanbul’da sokakların elektriklendirilmesine yönelik olarak tespit edilebilen ilk girişim 1878 yılına aittir. 1888 senesinde ise, İstanbul Haliç Tersanesi bünyesinde bir elektrik fabrikası açılmıştır. Bu zamanda şehirde bireysel anlamda elektrik kullanılmış, bunun yanında, ulaşım araçları ve tıbbi aletler elektriğin kullanıldığı alanlar olmuştur. 1910 senesinde GANZ firmasına verilen ayrıcalık sonucu şehrin genel aydınlatılma süreci başlamış, Silahtarağa’da kurulan elektrik santralından ilk kez olarak 14 Şubat 1914 tarihinde İstanbul’a elektrik verilmiştir. Bununla birlikte, toplumsal yaşamın olmazsa olmaz bir unsuru olarak, elektrikli tramvaylar da Silahtarağa’dan aldıkları cereyanla İstanbul caddelerinde işlemeye adım atmıştır. “
2. ABDÜLHAMİD’İN ELEKTRİKLİ ARABASI 
“Elektriğin giderek -az da olsa- kullanılmaya başlanması Padişah II. Abdülhamid’i de mevzu ile ilgilenmeye itmişti. Örnek olarak padişah Berlin’de gösterilen bir Alman gazetesinde bazı elektrik aletlerinin resmini görmüş ve bunlar hakkında kendisine informasyon verilmesini istemişti. Abdülhamid bunun da ötesinde bazı elektrikli aletleri kullanma arzusunu da ortaya koymuştu. Nitekim padişah o dönemde Avrupa’da kullanılan bir elektrikli otomobil siparişi vermiş ve 1889 Mayıs’ında vapur ile İstanbul’a getirilmişti. Bilahare gene padişah için bir de elektrikli sandal sipariş edildi ve 1889 Haziran’ında İstanbul’a ulaştı.”