Kocaman mutluluklar beklemiyorum elbet senden.
Bana gelene kadar çok yolcuya eşlik ettin.
Bazen de unutamadın belki, belki de bazen ya da çoğu kez mutlu oldun.
...Bu yüzden aşırı şaşkınlık ve heyecanlara da gözüm tok.
Çünkü biliyorum; mutlu edilmeye alışmış, yorgun bir kalp var solunda.

Korkularıma denk düşmeyecek korkuların da olacaktır şayet;
Kaybetmek bile bir başlangıç olacaktır senin için eminim.
Lakin ben miladı yaptım hayatımın seni.
Yani gidersen solumu aşka gömeceğim, ölecek işte sevgilim.
Merak etme asla kalman için sebepler sunmayacağım sana, sırtınla yüz yüze geldiğimde.
Ama yine de gitme sen..

Bekle bir dakika! Daha fazla saçmalamadan susuyorum ben;
sanki ayrılık arifesinde, ertesi gün için konuşma hazırlayan depresif insanlar gibi oldum farkındayım.

Sana benden.. sana, bende ki senden bahsetmek istiyorum.
Sıkılma diye susuyor, susmayı beceremeyip alfabeye dert yanıyorum.

Bir insan neden konuşması gerekenleri avaz avaz susar biliyor musun?
Asalak bir korku yüzünden, ‘gitme’ diye susar sevgilim, kaybetmemek için.

İyi değildim ben.
İyi olamazdım, öyle sandım.
Geldiğinde tam da böyleydim aslında, gizledim.
Acizliğim gözünü korkuturda kaçarsın diye, aşk karna yuttum tüm alfabeyi.

Tanrının bana verdiği değerin göstergesiydin sen, bir ödül işte.
İyiki inancımı yitirmemişim Tanrıya sevgilim..
Çünkü sen bana iyi geldin, iyiki geldin.
Nasıl da soluma can oldun..

Göz bebeklerim şımarık şimdi, sahibini arıyor haylazca.
Ve dudaklarım..
Dudaklarım; annesinin elini bırakmış bir çocuk kadar kayıp yokluğunda.
Özlemekten bahsetmiyorum boşver..

Geldin ya işte, beni sevmesen de olur sevgilim.
Ama hani sevsen daha bir güzel olur..