Assisted Hatching "AHA" (Embriyo Tıraşlama)

Embriyoları çevreleyen zarın belli bir bölgesinin inceltilmesi ya da tam olarak açılmasıdır. Bu işlem asit tyrode kullanarak, mekanik olarak ya da lazer ile yapılabilir. Kadın yaşı 35 ve üzeri olduğunda, bazal FSH hormon değerleri yüksek olan kadınlarda, önceki uygulamalarda iyi embriyo transferine rağmen gebelik oluşmamış çiftlerde, yumurtanın zarının kalın olduğu durumlarda, içerisindeki istenmeyen artıkların temizlenmesi gereken olgularda ve genetik araştırma yapılması için biyopsi alınacak vakalarda bu yöntem uygulanmaktadır. Zarın inceltilmesi ya da açılmasıyla embriyonun rahim duvarına tutunması kolaylaşacaktır.
Ko- Kültür ( Endometrial Co- Culture)

Bu yöntemde, elde edilen embriyoların anne adayının rahim iç duvarından alınan hücreler ile birlikte kültüre edilmesi sağlanmaktadır. Bu hücreler laboratuvar ortamında geliştirilerek çoğaltılır. Döllenme gerçekleştikten sonra embriyolar bu hücrelerin üzerine alınarak daha doğal ortamda gelişmeleri sağlanır. Bu yöntem, özellikle tekrarlayan başarısız sonuçları olan kişilerde başarı şansını arttırabilmektedir. Ancak, son yıllarda embriyoları besleyen solüsyonların, bu hücrelerin salgıladıkları maddeleri ihtiva etmeleriyle birlikte aynı başarı oranları elde edilebilmektedir. Bu nedenle günümüzde bu yöntemin rutinde kullanılması tercih edilmemektedir.
Blastosit Transferi

Döllenmeyi takip eden üç günde en az 5 adet çok kaliteli embriyo elde edildiyse uygulanabilen bir yöntemdir. Yumurta toplama işleminden sonraki beşinci günde yapılan bu transfer, en kaliteli embriyoların seçilmesinde yararlıdır. Bu yöntem ayrıca, çoğul gebeliklerin mümkün olduğunca önlenmesi bakımından da uygundur.
Embriyo Dondurma

Embriyoların dondurulması işlemi, tüp bebek için başvuran çiftlere güvenilir bir şekilde yeni gebelik şansı tanır.
Embriyo dondurulması işlemi transfer sonrasında artan uygun kalitedeki embriyolara uygulanır. Çünkü her transferde ortalama olarak ancak 2-4 embriyo transfer edilir.
Bazen de şiddetli OHSS riskinin yüksek olduğu durumlarda siklüs iptal edilerek tüm yumurtalar toplanır, spermlerle laboratuarda döllenmesi sağlanarak elde edilen embriyolar dondurulur ve daha sonra transfer için saklanılır.
Dondurulmuş embriyosu olan çiftlerde bir tedavilerindeki siklüslerde yumurtaların geliştirilmesi (ovulasyon indüksiyonu) ve yumurta toplanması (OPU) işlemlerine gerek yoktur.
Dondurulacak embriyolar genellikle yumurta toplanmasından sonraki üç gün içinde seçilir. Programlanabilen bir araç içinde dondurulan embriyolar sıvı azot içeren tanklarda saklanırlar. Bu şekilde saklanan embriyoların hayatta kalmaları garanti değildir. Bu durum ancak çözüldükleri zaman anlaşılır. Embriyolar yaşamıyorsa transfer edilmezler.
Bu zamana kadar dondurulmuş embriyolardan elde edilen gebeliklerde düşük ve doğumsal anormallik oranlarında bir artış saptanmamıştır.
Embriyo dondurulması ileri teknolojik bir yöntem olmakla beraber bazı yasal ve etik sorunları beraberinde getirmektedir. Embriyoların yasal hakları halen tartışma konusudur.
Embriyoların ne kadar süre saklanması gerektiği, çiftin boşanması vb durumda ne yapılacağı konusunda çelişkiler sürmektedir. Ancak bu yöntemin bir çok çiftin gebeliğe ulaşma umudunu sağladığı düşünüldüğünde bu etik sorunların da sağduyuyla aşılabileceği açıktır.
PGD (Preimplantasyon Genetik Tanı)

10 yıldan fazla bir süredir insan embriyolarının bir blastomeri (hücresi) alınarak biyopsi yapılabilmekte ve anne rahmine yerleştirilmeden önce embriyonun cinsiyeti, kromozom yapısı ve bazı gen defektleri belirlenebilmektedir.

Son yıllarda gen teknolojilerindeki gelişmeye paralel olarak daha önce sadece araştırma merkezlerinde çok kısıtlı olarak kullanılan bu teknikler şimdi daha yaygın ve pratik olarak kullanılabilmektedir.

FISH (flöresan in situ hibridizasyon), PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) gibi tekniklerle yumurtaların kutup cisimciğinden (polar body), embriyo aşamasında blastomerden ve blastokist aşamasında trofoektoderm hücrelerinden biyopsi yapılmakta ve gen defektleri, cinsiyet tayini ve kromozomların sayısal ve yapısal bütünlükleri çalışılabilmektedir.

Konu son derece hızla gelişmekle birlikte klinikte yine de sınırlı bir grup hastanın kullanımına uygun durumdadır (cinsiyete bağlı geçişli hastalık riski (kas distrofileri, hemofili vb.), translokasyonlar, kromozom sayı bozuklukları, bazı bilinen gen defektleri gibi).

Tüm bu teknikler hiç bir zaman % 100 sağlam çocuk iddiasında değildir. Hatta çoğu tecrübeli merkez bu teknikleri kullandıktan sonra elde edilen gebeliklerde yine de klasik antenatal tanı yöntemleri olan amniyosentez ve koryon villus biopsisini önermektedirler.
Salpinjektomi ya da Kornual Blokaj

Tüplerdeki tıkanıklık, tüplerin içinde sıvı birikimine ve genişlemeye neden oluyorsa tedavi öncesi fonksiyon görmeyen tüplerin çıkarılması ya da bağlantının kesilmesi tedavi başarısını yaklaşık %40 oranında artıracaktır. Genellikle işin ehli bir cerrah tarafından tercihen laparoskopik olarak yapılması önerilir