Cindoruk uyarıyor

Yılların deneyimli siyasetçisi, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un Milli Merkez Başkanı kimliği ile dün yaptığı yazılı açıklamayı biraz kısaltarak ve üzerinde hiçbir yorum yapmadan sizlere iletiyorum. İçinde önemli bilgiler ve görüşler var. İşte Cindoruk'un sözleri:
“Türkiye Cumhuriyeti bugün yeni kurulmakta olan bir devlet değildir. Yaklaşık yüz yıldır giderek güçlenen ve değerlenen çok köklü bir devlettir.
Devletlerin de, anayasaların da soyağaçları vardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin de kurucu iradesi, kökü, tarihi ve gerçekleri ilk günkü gibi yaşıyor ve yaşayacaktır.
Cumhuriyet'in kurucusu, bir İstiklal Savaşı'nı yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.
İsminde “Türkiye” vurgusu olan ve biz Türklerin kurduğu son Türk devletidir. Milli devlettir.
Cumhuriyetimiz, bugün yürürlükte olan anayasamızın önsözünde ayrıntılı biçimde tarif edilmiştir.
Yürürlükteki anayasanın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerini “başlangıçta belirtilen temel ilkelere” gönderme yaparak açıklamaktadır.
Anayasanın 4. Maddesi ise Cumhuriyet'in niteliklerinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini söylüyor ve yasaklıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliği, TBMM'nin kurucu iradesine dayalı hukuk düzeni, Atatürk'ün belirlediği inkılâp (devrim) ve ilkeleri de parlamenter rejimdir.
Bizim anayasalarımızda Atatürk bir şahıs değil, Cumhuriyet'in asli kurucu iktidarının belirleyici kurumu olarak yer almıştır.

* * *
Son anayasa değişikliği Meclis'i Cumhuriyet'in üst organı olmaktan çıkarıyor ve bir Danışma Meclisi işlevine indiriyor. Bu, Kenan Evren modelidir. 1980-1983 döneminde Kenan Evren'in atadığı bakanlar hiç denetlenmeden yürütme organını üstlenmiş, (Konsey üyesi) beş kişi bir yandan kararnameler çıkarmış, partiler kapatmış, vetolar, yasaklar getirmiş ve kurulan Danışma Meclisi'ne de kısıtlı yasa ve anayasa hazırlama görevi vermiştir.
* * *
Bugünkü Anayasa değişikliği teşebbüsü bir Kenan Evren modelidir.
– Başbakan ve Bakanlar Kurulu kaldırılmıştır.
– Cumhurbaşkanı, yürütmeyi kendi belirleyeceği sekreterler eli ile alır götürür.
– Güvenoyu ve güvensizlik olanağı yoktur.
– Gensoru ve Meclis soruşturması askıya alınmıştır.
– Cumhurbaşkanı, 600 kişilik Meclis'te yüksek oy oranları ile korumaya alınmıştır.
– Cumhurbaşkanı yasa hükmünde kararnameler çıkarır.
Bunların ne farkı var Evren döneminden?

* * *
Bu anayasa bir AF kanunudur. Geçmişte görev alan Başbakan ve bakanlar hakkında Meclis'in soruşturma yapma ve Komisyon kurma hakkı yok edilmektedir.
Mevcut anayasa maddelerinde yer alan Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri için soruşturma hakkı Meclis'ten alınmaktadır.
Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım bu anayasa değişikliği ile ibra edilmek istenmektedir.
Aynı şekilde geçmiş hükümetlerde görev alan bakanların da, görevleri nedeniyle takipsizlik kararı almalarına imkân getirilmektedir.
Böylece 17/25 Aralık (yolsuzluk) dosyaları da Meclis arşivine kaldırılmaya çalışılmaktadır.

* * *
Anayasa bir üst kanundur. Torba maddelerle değiştirilemez. Bu biçimi ile anayasa değişikliği halk oylamasına sunulamaz. Tam bir şekil bozukluğudur. Üstelik bu teklifin ilk iki maddesinde bir kelimelik değişiklikler bile ayrı ayrı maddelere bağlanmıştır.
Torba madde ile anayasa değişikliği şeklen geçersizdir. Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabidir.
Bu anayasa paketi ile çok partili düzen ve siyasi partiler “düzen” dışına çıkarılmıştır. Partiler, “Kongre partilerine” dönüşmüş olacak, siyasi program ve ideolojilerini iktidara taşımak, bir hükümet ve yürütme gücüne kavuşturmak olanağını yitireceklerdir.

* * *
Siyasi iktidar bir Cumhurbaşkanı otoritesine devir ve teslim ediliyor. Bu bir “Adrese teslim” belgesidir.
Yürürlüğe girerse, bugünkü Cumhurbaşkanı hemen devlete el koyacaktır. Yürürlük maddeleri açıktır.
Bunları bir sistem veya rejim değişikliği olarak görmek mümkün değildir çünkü dünyada benzeri yoktur.
Bu gidişat bir kamp ve cephe değiştirme, çağdaş batı demokrasilerinden ayrılma, din devletine kapı açma ve Avrupa Konseyi'nden çıkarılma planıdır. Adalet Bakanı ifade ediyor, “Artık sadece muhafazakârların yönettiği bir ülke olacağız” diyor.
Halbuki muhafazakârlıkla, yobazlık ve bağnazlık arasında dağlar kadar fark vardır.

* * *
Türkiye bir asırdır yaşadığı büyük siyasi birikiminden, bir uygarlık ve demokrasi cephesinden sinsice uzaklaştırılmak ve koparılmak istenmektedir.
Cumhurbaşkanına verilmek istenilen yetkiler bir “Kuvvetler birliği” düzenidir.
Milli Merkez olarak Cumhuriyet'in ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve demokrasiyi korumak için özellikle milliyetçi, yurtsever, demokrat ve insan haklarına bağlı tüm kurum, kuruluş ve yurttaşlarımızı uyarmayı sürdüreceğiz.”