- Düşün! uzay çağında bir ayağımız, Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri, Düşün, olasılık, atom fiziği,Ve bizi biz eden amansız sevda.
- Ne alnımızda bir ayıp, ne koltuk altında saklı haçımız. Biz bu halkı sevdik ve bu ülkeyi. İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz.
- İçmek! Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak! Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani?
- Evet, bu korkusuzluğu, soya çekim yasalarından çok, devrimci öğreti, devrimci bilinç ve kavga koşullarına borçluyum.
- Vurulsam kaybolsam derim çırılçıplak bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, dostluk da, düşmanlık da.
- Vurulmuşum düşüm, gecelerden kara.Bir hayra yoranım çıkmaz canım alırlar ecelsiz, sığdıramam kitaplara.
- İçmek! Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak! Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani?
- Canımın gizlisinde bir can idin ki, kan değil sevdamız akardı geceye, sıktıkça cellat kemendi.
- Ve nelere baskın gelmezdi ki seni düşünmenin tadı.
- Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır, Üşüyorum, kapama gözlerini...
- Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini.
- Seni sevmek, felsefedir kusursuz. İmandır, korkunç sabırlı. İp'in, kurşun'un rağmına, yürür pervasız ve güzel...
- Umutsuzluğa düşmek bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile... Yalnız yasak değil ayıptır da... Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bu bir kural, bir ilkedir... Bu, namussuzluğun, alçaklığın egemen olmadığı, soylu, güzel ve onurlu bir dünya, bu temel ilke üzerinde kurulur...