Buhara Evliyasından Ebu Hafs-ı Kebir hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir günkü sohbetinde;
– Kardeşlerim, mimli konuşmayın. Böyle konuşmak nefsanidir, buyurdu.

Ve daha açıkladı:
– Yani hayırlı bir iş yapınca, “Ben yaptım, ben ettim…” demeyin. Böyle konuşmak, kula yakışmaz.

Sordular:
– Efendim, mesela çok çalışıp uğraşarak zor bir işi başarsak, yine mi “Ben yaptım” demeyeceğiz?


– Evet. Çünkü siz o işi Allah’ın yardımıyla başardınız. Cenâb-ı Hak fırsat, imkan ve kabiliyet vermeseydi, siz o işi yapamazdınız.
– Peki, ne dememiz lazım efendim?
– Ya Rabbi, sana sonsuz şükürler olsun ki, bu hayırlı işi bana nasip ettin. Sen bu imkanı vermeseydin, ben bu işi yapamazdım, demeliyiz.

İki şeye dikkat edin

Bir gün de bazı gençler bu zata gelip;
– Bize nasihat eder misiniz? dediler.

Onlara;
– İki şeye dikkat edin, buyurdu. Birincisi, ibadetleri seve seve yapın. İkincisi de kul hakkına girmeyin. Varsa, helallaşın hemen.

Sordular:
– Ya biz haklıysak efendim?

– Olsun, yine de helallaşın. Çünkü hiç belli olmaz. Belki de sen haksızsın. Karşıdaki haklıdır. Her şeyin doğrusu ahirette ortaya çıkacak.
Ve ekledi:
– Haklı olduğu halde haksızlığı kabul edene Cennette büyük bir köşk verilecektir. Bunu Peygamber efendimiz aleyhisselam haber veriyor ve “Kefili de benim” buyuruyor.

Fütüvvet sahibi ol

Bir gün de sevdiği bir gence;
– Evladım, sana tavsiyem, fütüvvet sahibi ol, buyurdu.

Delikanlı;
– O nedir efendim? deyince;

“Fütüvvet”, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve sıkıldığın insana güler yüz göstermektir, buyurdu.
Genç adam;
– Ama bu çok zor, dedi.


Buyurdu ki:
– Evet, gerçekten zor iş. Ama unutma ki, “marifet, zoru başarmak”tır.