Şizofreninin olası temel sebeplerini belirleyen epey araştırma bulunuyor, fakat bu hafta yayınlanan yeni bir çalışma, şizofreniye sahip (veya şizofreni geliştirme tehlikesi bulunan) insanların beyinlerindeki bağışıklık sistemi hücrelerinin faaliyet seviyesinin, hastalık işareti taşımayanlardan önemli miktarda daha yüksek olduğunu göstermesi bakımından bir ilk olma özelliğini taşıyor – Science Alert
Bulgular yeni araştırma yollarına işaret edip bağışıklık hücrelerinin şizofreniye nasıl katkı yaptığını daha iyi anlamamızı sağlamanın yanında, beynin ihtihaplanmasının erken uyarı işaretlerine dayalı olarak günün birinde hastalığın ilerlemesini tamamen önleyebilecek tedavilere öncülük edebilir.
İngiltere’deki Klinik Bilimler Merkezi Tıbbi Araştırma Kurulu’nda (MRC) psikiyatrik görüntüleme heyeti başkanı Oliver Howes şöyle konuşuyor: “Şizofreni muhtemel olarak tahrip edici bir bozukluktur ve bundan muzdarip olanlara yardım etmek ve en sonunda bunu engellemek için yeni tedavilere çok ihtiyacımız vardır. Bu çalışma, iltihaplanmanın şizofreni ve diğer psikoz bozukluklara yol açabileceğini öne sürmesi bakamından umut vaadediyor. Şimdi iltihap tedavilerinin bunları hedef alıp alamayacağını bulmaya odaklanıyoruz. Böylelikle yeni tedavilere kapı açabilir ve hatta hastalıkları tümden engelleyebiliriz.”
Beyindeki mikrogliya adı verilen bağışıklık hücreleri, enfeksiyonlara karşı beyni savunma görevi görüyor, fakat araştırmacılar bunların faaliyetlerinin bir sonucunun şizofreninin ilerlemesini tetikliyor olabileceğini düşünüyorlar. Bu fikri test etmek için pozitif elektron yayım tomografisi (PET) taramaları kullanarak bir takım katılımcıda mikrogliya faaliyeti seviyelerini karşılaştırıldı.
Test edilenler arasında bazı hastalara daha önceden şizofreni tanısı konmuştu, bazıları hastalığı geliştirme tehlikesi altındaydı ve diğerleri hiç belirti göstermeyenlerdi. Araştırmacılar, beyindeki mikrogliya faaliyeti seviyelerinin, hastalık teşhisi konanlarda şizofreni belirtilerinin şiddetine karşılık geldiğini buldular.
Takım üyesi Peter Bloomfield şöyle söylüyor: “Bulgularımız özellikle heyecan verici çünkü bu hücrelerin, hastalığın başlangıcından önce mi yoksa sonra mı etkin hale geldikleri daha önce bilinmiyordu. Şimdi bu ilk bağlantıyı, hastalığın işleyişlerini gösterdik ve yeni ilaç tedavilerinin ortaya çıkmasını umut ediyoruz.”
Hüküm vermek için henüz erken. Sonuçlar kesinlikle ümit verici olsa da, bu özel çalışmada kullanılan örnek miktarı küçük boyutta (sadece 56 katılımcı). Fakat bulgular aynı zamanda, iltihapların (bağışıklık tepki sistemimizin aşırı faaliyet olasılığı şeklinde) günümüzdeki bir sürü tıbbi sorunun merkezinde yattığını gösteren son bulgularla aynı sonuca varıyor.
MRC’de Sinirbilim ve Zihin Sağlığı Kurulu başkanı olan Hugh Perry şöyle söylüyor: “Bu çalışma, beyindeki iltihaplanmanın Alzheimer, şizofreni ve depresyonun da içinde bulunduğu bir dizi bozukluğa katkı yapan etmenlerden biri olabileceğini söyleyen araştırmaların artan miktarına katkıda bulunuyor. Bu yeni bilgi ile hayat değiştirici tedavilerin umudu ortaya çıkıyor.”
Bulgular The American Journal of Psychiatry dergisinde yayımlandı.