Mustafa Kemal Atatürk getirilen şahsa adını memleketini ve askerliğini yapıp yapmadığını sordu. Gerekli cevapları aldıktan sonra tekrar yaverini çağırarak şarjörü ile birlikte bir tüfek getirmesini emretti. Tüfek getirildiğinde "Tüfeği Harput'lu Fikri'ye verin" dedi. Tüfeği alan Fikri'ye de "Tüfeği doldur" diye emretti. Atatürk'ün kesin emri doğrultusunda tüfeği dolduran Fikri'ye bu sefer "tavana ateş et” emrini verdi. Emri alan Fikri hiç tereddüt etmeden tavana beş el ateş etti. Tüfekteki mermiler bitince Atatürk'ün emrini bekleyen Fikri'yi "dışarı çık" diyerek odadan çıkarttı.
Harput'lu Fikri dışarı çıktıktan sonra Atatürk'ün bizzat yanına aldığı ve polisliğini takdir ettiği polis memuru Ragıp efendiyi yanına çağırttı. Karşısında saygılı bir şekilde emir vermesini bekleyen Ragıp efendiye hitaben "Ragıp sonra diğer davetlilere teker teker baktıktan sonra tekrar Atatürk'e dönerek; "Emriniz baş üstüne Paşam ama sebebini öğrenebilir miyim?" diye karşı soru sorunca Atatürk "Çıkabilirsin Ragıp efendi" diyerek onu da odadan çıkarttı.
Polis memuru Ragıp efendi odayı terk ettikten sonra İçişleri Bakanına dönen Atatürk "Şükrü bey ilk gelen Harput'lu Fikri'ye seni vurmasını söylesem vurur muydu?" şeklinde bir soru yönelttiğinde Şükrü bey hiç tereddüt etmeden "Vururdu" diye cevap verdi. Aldığı cevap karşısında yüzü aydınlanmaya başlayan Atatürk tekrar sordu; "Ragıp efendiye seni vurmasını söylesem vurur muydu?" deyince yine aynı kararlılıkla "Vurmazdı paşam" diye cevap verdi.
İstediği ve toplantıda bulunanları eğitici cevapları aldıktan ve onlara uygulamalı olarak bir ders verdikten sonra tekrar Şükrü beye hitaben "O halde kolları sıva Polis Kolejini Polis Enstitüsünü aç. Bu müesseselere en iyi ve en değerli hocaları temin et"diye kesin emrini verdi.