Anne babalar, liseye giden ergen çocuklarının, daha küçük yaşlarda sevdikleri kitaplara, filmlere ve dizilere döndüğünü görünce genellikle şaşırırlar. Ergenlere, gerginliklerinden uzaklaşmak için ne yaptıklarını sorduğumda, en sevdikleri Disney filmlerini izlediklerini ya da Sünger Bob Kare Şort’un eski bölümlerini bulmaya çalıştıklarını söylüyorlar.
Amerika’daki Laurel School’a giden 15 yaşındaki Samantha Eisner’in söylediği gibi, çocukluk eğlenceleri onlara huzur veriyor çünkü insan bunları izlerken, en büyük derdinizin üçüncü sınıfta çizdiğiniz portrede hangi pastel boyayı kullanmak olduğu günlere dönüyor.
Ergenler daha eski günlere dönmediklerinde, bazen büyüdükçe değişen ve artan beklentilerden kaçabilmek için basit ya da tekrarlanabilir faaliyetlerle uğraşıyorlar. Bazıları davranışlarını kontrol edebilmek ya da yetkinleşebilmek için basket topunu potaya onlarca kez atarken bazıları da dolabını sayısız defa boşaltıp yeniden yerleştiriyor. Bir ergen, “Bazen öyle oluyor ki, bir kâğıdı paramparça edip bantla yapıştırmaya çalışıyorum” diye anlatmıştı bu durumu bana.
Ergen olmak kolay değil. Ergenler yaşadıkları nörolojik ve hormonal değişikliklerin sonucunda duygusal olarak o kadar savunmasız bir döneme girerler ki, bunaldıklarında bazen tuhaf da olsa bu tür yöntemlere başvurmaları şaşırtıcı olmamalı.
Peki anne babalar geri çekilip, ergen çocuklarının zorluklarla başa çıkma konusundaki bu yaratıcı tarzlarını hayranlıkla mı izlemeli yoksa onlara destek olmak ve yol göstermek için duruma müdahale mi etmeli? Uzmanlara göre bu sorunun cevabı, ergenlerin, strese girmelerine neden olan unsurları ne kadar kontrol edebildiğine bağlı.
Ergenler, sorunlarla doğrudan yüzleştiklerinde kendilerini daha iyi hissediyorlar. Yakınlarda yapılan bir araştırma, karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmaya uğraşan ya da bu zorlukların neden olduğu duyguları etkin bir şekilde ifade eden ergenler, sorunları görmezden gelen ya da sadece endişelenmekle yetinen ergenlere göre hayatlarından daha memnunlar.
Virginia Üniversitesi’nde eğitim profesörü olan ve araştırmayı yürüten Michael Lyons’a göre, mücadele yaklaşımı, strese neden olan şeyi değiştirmek anlamına geliyor. Örneğin bir arkadaşıyla tartışan ergen, arkadaşıyla aralarındaki anlaşmazlık hakkında konuşabileceği gibi durumu daha mantıklı ele almanın bir yolunu bulmak için başkalarından yardım isteyebilir. Dr. Lyons, buna karşın, kaçınma yoluyla başa çıkmayı deneyen ergenlerin arkadaşlarından uzak durabildiklerini ya da arkadaşları hakkında dedikodu yapmak ya da sürekli o sorun üzerine düşünmek gibi olumsuz bir yolu tercih edebileceklerini de belirtiyor.
Peki ergenler sert okul kuralları ya da sosyal baskılar gibi doğrudan çözüm gerektiren stres kaynakları karşısında ne yapıyor? Bu durumda eski fotoğraflara bakmak ya da kolay video oyunları oynamak çözüm olabiliyor.
Vanderbilt Üniversitesi’nde psikoloji ve pediatri profesörü olan Bruce Compas, ergenlerin, özellikle de değiştiremedikleri ya da kontrol edemedikleri ve onlarda stres yaratan şeylerden uzaklaşma ihtiyacı hissedebileceklerini belirtiyor. Dr. Compas’ın araştırmasına göre kronik ya da kaçınılmaz bir şekilde strese maruz kalan ergenler, keyiflerini yerine getirecek ya da onları depresif ruh halinden çıkaracak olumlu dikkat dağıtıcılarla uğraştıklarında kendilerini daha iyi hissediyorlar.
Elbette, başa çıkma stratejisi gerçek sorumlulukların önüne geçerse uyarlanabilir olmaktan çıkar. Beklenmedik bir sosyal krizin ortasındaki bir ergen, tanıdık hikâye kurguları ve sevdiği dizilerin tahmin edilebilir şaşırtmacalarına sığındığında zaman kavramını yitirebilir. Böyle bir durumda anne baba nazikçe şöyle müdahale edebilir: “Şu anda seni rahatlatacak şeylerle uğraştığının farkındayım ama ödevlerini geciktirirsen stres yükün artabilir, dikkat et.”
Stresle başa çıkabilmek için çıkış yolları arayan ergenler farkındalık eğitimlerinden ya da yoga programlarından yararlanabilirler. Yine de Dr. Lyons, stres kaynaklarına verilen tepkilerin kişiden kişiye değiştiğini, birisinde etkili olan bir yöntemin bir diğerinde işe yaramadığını söylüyor. Örneğin, bazı ergenlerin ailenin köpeğiyle oynayarak sıkıntılarından uzaklaşırken diğerlerinin pasta yapmayı tercih ettiğini biliyorum. Bazı ergenler uzun uzun duş alırken ağlayarak rahatlarken bazıları hüzünlü, öfkeli ya da mutlu şarkı listeleriyle günün stresini üzerlerinden atıyor.
Anne babalar, zorluklarla başa çıkma yöntemlerinin son derece kişisel olduğu konusundaki hassasiyeti elden bırakmadan ergen çocuklarının yeniden dinginliklerine kavuşabilmesi için önerilerde bulunabilir. Bir grup öğrenciye, zor geçen bir günün ardından kendilerine gelmek için ne yaptıklarını sorduğumda, içlerinden birisinin odasını topladığını söylemesi üzerine diğer akranlarının ona dehşet içinde bakması olağan bir durumdur. Dr. Lyons’a göre, zorluklarla başa çıkma konusunda ergenlerle anne babaları arasındaki bu tür konuşmalarda ergeni belli bir yaklaşıma yönlendirmekten ziyade, en iyi yöntemin ne olduğunu keşfedebilmek için onlarla yan yana yol almak gerekiyor.
Sevilen birisinin ölümü ya da olağanüstü akademik baskılar gibi travmatik ve ergenlerin başa çıkamayacağı durumların üstesinden gelmeye çalışan ergenleri gözetleyip kollamak yetişkinlere düşüyor. Duygusal sorunlarla başa çıkabilmek için madde kullanımı ya da kendine zarar vermek gibi yöntemlere başvuran ergenler içinse profesyonel yardımı devreye sokmalıyız.
Ancak anne babalar çoğu zaman ergen çocuklarına hayatın akışı içinde yardım etmiş oluyorlar. Dr. Compas, ergen çocuklarımıza iki çeşit problem olduğunu hatırlatmamızı öneriyor: Çözebileceğimiz problemler ve kabul etmenin bir yolunu bulmamız gereken problemler. “Böylece onlara, değiştirmek istedikleri şeylerle ilgili neler yapabileceklerini, değiştiremeyecekleri şeyleri nasıl idare edebileceklerini sorabiliriz.
Anne babalar ergen çocuklarını olağan stresten koruyamaz, korumamamız da gerekir zaten. Ancak yine de onlara destek olabiliriz. “Anne babalar çocuklarına biraz sakinleşmeleri ve stresin niteliğini anlamaları konusunda yol gösterebilirse, bu bile tek başına çok yardımcı olacaktır.”