‘Tek kişilik hükümet’ ister misiniz?
Bismillahirrahmanirrahim;
ANAYASA değişikliğini öngören referandumla ilgili, Meclis’te görüşülerek halkın oyuna sunulan 18 maddenin açılımını, bunları hazırlayan AKP ve MHP’den dinlemek isterdik; ama nerde! Bu metin dışında her şeyi konuşuyorlar; bir türlü sadede gelemiyorlar.
Bereket ki, Saadet Partisi var. Daha işin başında, 1 - 2 TV programında referandum içerikli endişelerini Genel Başkan Karamollaoğlu’ndan dinleme fırsatı bulduk. Sayın Karamollaoğlu, “Türkiye siyasetinde ‘başkanlık sistemi’ni ilk seslendiren partiyiz ama ‘bu şekliyle’ anayasa değişikliğini kabul etmemiz mümkün değil” diyerek eksiklikleri bir bir sıralıyordu.
Anayasayı hazırlayanların mitinglerine bakın! Saatler süren konuşmalarının ne kadarını 18 maddeyi açıklamaya ayırıyorlar? Halkı korkutup işi oldu-bittiye getirerek Türkiye’nin felaketini hazırlayabilecek yapıyı dayatmaya çalışıyorlar. Herkesi ilgilendiren referandumu birlikte müzakere etmek yerine, gerilim ve kamplaştırma üslubu kullanmaktaki amaçları ne? “Konsensüs” oluşturacak yerde, “Sen sus!” yöntemini benimsiyorlar.
Sistem değişikliği getiren 18 maddede yeteri kadar açıklık görüyor musunuz? Devlet tek kişiye emanet ediliyor, görüntüsü verilmiyor mu? Halk, yeni sistemin nasıl yürüyeceğini kimden öğrenecek? Mitingler gövde gösterisi niteliğinde! Unutmayın, seçime değil, referanduma gidiyoruz. Niçin kardeşliğimizi pekiştirme üslubundan kaçınıyorsunuz? Halkın yarısını suçlamak da ne oluyor? Halk üslubunuzdan tedirgin! Bu ülke hukuk devleti; kimse “terörist” veya “hain” değil. Eğer öyleyse, niçin hukuk devletini işletmiyorsunuz? Cezayı siz değil, anayasal kurumlar versin. Maksadınız korku imparatorluğu oluşturmak mı?
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
ANAYASA kabul edilirse, cumhurbaşkanı yalnız “yürütme” görevi yapmayacak; “yasama” ve “yargı”yı da yörüngesine çekerek, Türkiye’de “tek otorite” haline gelecek. Hızla “tek parti” dönemine dönüldüğü bilinmeli; Allah korusun, oluşabilecek tehlikeyi şimdiden bertaraf etmeliyiz.
Yeni sistemde, cumhurbaşkanı yasama üzerinde büyük vesayet oluşturuyor. Meclis’in güç ve itibarı elinden alınıyor. Hâlbuki milli iradenin yansıması güçlü bir Meclis’le olur. Denetleme ve bütçe yapma yetkisi olmayan; güvenoyu, gensoru, sözlü sorularla denetlenemeyen bir Meclis milleti temsil edemez! Veto için 301 milletvekilinin oyu gerekiyor. İplerinin cumhurbaşkanının eline verildiği bir Meclis 301 sayısına nasıl ulaşacak?
Feshedilme tehdidi altındaki bir Meclis güçlü olamaz. Milletvekili sayısının 600’e çıkarılması aldatmacadan ibaret! Özgür iradesi bypass edilmiş bir Meclis’in 1.600 milletvekili olsa ne itibarı olur ki! “Erbakan Hoca da ‘başkanlık sistemi’ istiyordu” diyenler bilsinler ki; Hoca, milletvekili sayısını 300’e düşürmekten; temsilde adaletin sağlandığı, denetlenebilir bir başkanlık sisteminden yanaydı. Bunu MNP Tüzüğü’nde görebilirsiniz.
Üyelerinin atanması konusunda büyük yetkiye sahip olan cumhurbaşkanının vesayeti altındaki bir yargıdan “adalet” beklemeyin. AYM Başkanı, “Hukuk sisteminde uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da düşünülemez” (27. 4. 2015) demişti. AYM’nin bir kararı için, “Uymuyorum da, saygı da duymuyorum” diyen cumhurbaşkanını görmedik mi? Vesayet anayasası kabul edilirse, neler olabileceğini siz düşünün!
ABD’DE BU KADAR YETKİ YOK
YENİ bir sistem getirilirken o kadar çok belirsizlik var ki… Parlamenter sistemde bakanlar kurulunun nasıl oluşacağı açıktı. Yeni anayasada cumhurbaşkanı yardımcılarının statüsü, yetki ve sorumlulukları konusunda açıklık yok. Yardımcılarını cumhurbaşkanının atayacağı anlaşılıyor.
Yöneticilerimizden “aldatıldık”; “kandırdılar”; “istihbarat zafiyeti yaşandı” benzeri sözleri az mı dinledik. Bu yapıda, cumhurbaşkanının dış gezide olduğu bir zamanda, OHAL ilan edip cumhurbaşkanını görevden alan bir “cumhurbaşkanı vekili” çıkamaz mı? Vesayet altındaki bir Meclis’te bu mümkün! Devlette karar mercii olacak kişilerin yetki sınırı yeni anayasayla net olarak belirlenmeliydi.
Yeni anayasada, cumhurbaşkanı devlet otoritesinin neredeyse yüzde 90’ını kullanacak. Hâlbuki devlet kurumlarıyla yönetilir. ABD’de başkanın yönetimdeki yetkisi en fazla yüzde 20 - 25 civarında. Yüksek Mahkeme, Temsilciler Meclisi, Senato gibi kurumlar var. Devletin yapısını denetleyen gizli veya açık kurumlar da… CİA yalnız haber alma teşkilatı değil; devleti de denetliyor. Bir de ABD derin devleti. Devletin rayından çıkmasını önleyici kurumlar.
Trump’ın seçildikten sonraki fanatikliğini biliyorsunuz. “Dünya avucumda” der gibiydi. Yüksek Mahkeme bazı kararlarını iptal edince hızı kesildi; farklı bir üslup kullanmaya başladı.
Milli Görüşçüler yarım asırlık mücadelelerinde hep haklı çıktılar. Yeni anayasayı hazırlayanlar, başta Saadet Partisi olmak üzere, liderlerle TV’ye çıkamadıkça, “kaçak güreştiklerini” düşünecek; “Tek kişiye mahsus maksatlı bir anayasa hazırladıkları tereddüdü”nden kurtulamayacağız. Yoksa niyetlerinin açığa çıkmasından mı korkuyorlar?