Balinalar (Latince: Cetacea) içinde balinaları, yunusları ve muturlarıbarındıran, memeliler sınıfında bir takımdır. Biyolojik adlarda "balina" için Latince cetus sözcüğü kullanılır, özgün anlamı ise "büyük deniz hayvanı"dır. Latinceye ise Yunanca'dan geçmiştir. Yunanca κῆτος sözcüğü "balina" ya da "herhangi bir dev balık veya deniz canavarı" anlamındadır.
Balinalar 50 milyon yıllık evrim sürecinde suda yaşama tam olarak uyum sağlamış memelilerdir.[1] Gövdeleri mekik şeklinde, ince uzun ve ortada kalındır. Ön uzuvları değişerek yüzgeçe dönüşmüştür. Arka uzuvları ise çok küçülmüştür, belkemiğine bağlı değildirler ve gövde içinde gizlidirler. Kuyrukları yatay olarak düzleşmiştir. Hemen hemen hiç kılları yoktur ve kalın bir yağ tabakası ile soğuktan korunurlar. Grup olarak yüksek bir zekâ düzeyine sahiptirler.
Balinalar takımında doksan tür bulunur. Tatlısu yunusu olan beş türü hariç hepsi deniz ve okyanuslarda yaşar. Takım iki alt takıma bölünmüştür: çubuklu balinalar (Mysticeti) ve yunuslar ile muturları da barındıran dişli balinalar(Odontoceti).

Memeli doğası

Balinalar takımının üyeleri memelidir yani hayvanlar âlemininmemelilersınıfında yer alırlar. Bu takımın üyelerinin yaşayan en yakın akrabası su aygırıdır.[2][3]
Memelilere özgü özellikleri paylaşırlar: Sıcakkanlıdırlar, akciğerleri ile havayı solurlar, canlı doğum yaparlar ve yavrularını kendi sütleri ile beslerler, az da olsa kılları bulunur.
Balina ve yunusları balıklardan ayırmanın bir başka yolu da kuyruklarının şeklidir. Balıkların kuyrukları diktir ve yüzerken sağdan sola hareket eder. Balina ve yunusların kuyrukları ise yataydır ve yüzerken yukarıdan aşağıya doğru hareket eder ve belkemikleri aynı bir insanın belkemiğinin yüzerken hareket ettiği gibi hareket eder.
Soluk alma ve verme


Buzul balinası'nın (Eubalaena glacialis) soluk vermesi sırasında oluşan ayırt edici V şeklinde "buhar" sütunu.

Balinalar, memeli olduklarından hava solumak zorundadırlar. Bu nedenle su yüzüne çıkarak ciğerlerinden karbondioksiti dışarı vererek taze oksijen solurlar. Dalma sırasında kaslar sayesinde nefes delikleri kapanır ve bir daha su yüzüne çıkana kadar kapalı kalır. Su yüzüne çıktıklarında ise nefes delikleri kaslar sayesinde açılarak soluk verirler.
Balinaların soluk alıp vermek için zaman kazanacak şekilde evrimleşen nefes delikleri kafalarının tepesinde yer alır. Soluk verdiklerinde ciğerlerden gelen ılık hava dışarıdaki soğuk hava ile karşılaştığında yoğunlaşır. Karada yaşayan memelilerin soğuk bir günde soluk verdiğinde oluştuğu gibi küçük bir "buhar" sütunu oluşur. Balinalarda da soluk verirken karşılaşılan bu buhar sütunu her tür için farklı bir şekle, açıya ve yüksekliğe sahiptir. Bu özelliklerine bakılarak uzaktan balinaların türü deneyimli kişiler tarafından tanımlanabilir.
Balinalar su altında, diğer memelilerin kaldığından çok daha uzun bir süre kalabilirler. Su altında kalma süreleri, bu takımın üyeleri arasında bulunan büyük fizyolojik farklar nedeniyle türler arasında büyük farklar gösterir.
Memelilerin kaslarında bulunan miyoglobinderişimi çok farklılık gösterir. Miyoglobin oksijene karşı hemoglobinden daha fazla bir affinite gösterir yani miyoglobin oksijen moleküllerini hemoglobinden daha iyi tutar. Dolayısıyla oksijen almak mümkün olmadığında yüksek miyoglobin derişimi olması yararlıdır. Balinaların kaslarında bulunan miyoglobinin derişimi ne kadar yük****e o kadar uzun süre su altında kalabilir ve besin arayabilirler.
Yüksek vücut kütlesi de balinalarda daha uzun dalış süresine yardımcı olur. Vücut kütlesinin artışı aynı zamanda kas kütlesinin artışı demektir, dolayısıyla da kaslarda bulunan oksijen deposuda artar. Ayrıca Kleiber yasasına göre bir hayvanın vücut kütlesi arttıkça metabolizma hızı yavaşlar dolayısıyla da birim kütle başına daha az oksijen harcarlar.
Görme, işitme ve ekolokasyon

Balinaların gözleri büyük kafalarının her iki yanında ve oldukça geridedir. Özellikle ucu sivri gagası olan yunusların ileri ve aşağı doğru oldukça iyi bir binoküler görüş açıları vardır ama İspermeçet balinası gibi küt kafalı balinaların her iki yanı da görebilir ama önlerini ya da doğrudan aşağıyı göremezler. Gözyaşı bezleri yağlı gözyaşı salgılar ve denizin tuzlu suyundan gözleri korur. Balinaların göz lensleri hemen hemen küreseldir dolayısıyla derin sularda az ışık altında odaklanmayı sağlar. Balinaların, yunuslar dışında oldukça zayıf olan görme yetilerine karşın oldukça mükemmel duyma yetileri vardır.
Balinaların kulakları da gözleri gibi küçüktür. Suda yaşaması sebebiyle ses dalgalarını odaklayarak kuvvetlendirmeye yarayan dış kulaklarını kaybetmişlerdir. Suyun ses ilektenliği havaya göre çok yüksek olduğundan dış kulak gibi bir organa gerek kalmamıştır. Bu yüzden kulakları gözlerinin hemen arkasında küçük bir deliktir. Buna karşın iç kulak balinanın kilometrelerce uzaktaki sesi duymasını ve sesin geldiği yönü anlayabilmesini sağlayacak kadar gelişmiştir.

Bazı balinalar ekolokasyon yeteneğine sahiptir. Çoğu dişli balina ekolokasyon seslerine benzer sesler çıkarırlar, fakat bu balinaların bu sesleri ekolokasyon için kullandığı gösterilememiştir. Mysticeti, ekolokasyonla tespit edilemeyecek kadar küçük avlarla beslendiğinden ekolokasyona çok az ihtiyaç duymaktadır. Odontoceti'nin Yunus gibi bazı üyeleri ekolokasyonu kullanırlar. Bu balinalar, yarasalar ile aynı şekilde, bir nesneye çarpıp sonra geri dönecek şekilde bir ses çıkarırlar. Bunun sayesinde nesnelerin şekillerini, boyutlarını, yüzey karakteristiklerini, hareket şekillerini ve uzaklığını anlayabilirler. Bu yetenek ile balinalar zifiri karanlıkta hızlı yüzen küçük avları yakalayabilirler. Çoğu Odontoceti'de ekolokasyon öyle gelişmiştir ki, bir nesnenin av olup olmadığını ayırt edebilirler. Esaret altındaki balinalar çeşitli şekil ve büyüklükteki topları ayırt edecek şekilde eğitilebilirler.
Balinalar iletişim için de sesleri kullanırlar. Bu sesler; inlemeler, tıklayışlar, ıslıklar ve Kambur balina'daki gibi kompleks şarkılar şeklinde olur.
Taksonomik liste

****enden fazla yaşayan türü bulunan balinalar iki alt takıma ayrılır: Dişli balinalar (Odontoceti) ve çubuklu balinalar (Mysticeti). Bunların dışında soyu artık tükenmiş birçok balina türü de bulunmaktadır.