Mısır’da uzun zamandır susmasıyla ünlenmiş iyi huylu bir derviş vardı. Birçok âkil kişi uzaktan yakından gelerek etrafında pervane olup dervişten feyz almak istiyordu.
Bir gece bu derviş kendi kendine şöyle düşündü:
“İnsan dilinin altında gizlidir. Böyle susup durmak olmaz. Misafirlerle konuşmak gerek. Konuşmazsam kimse benim âlim olduğumu bilemeyecek.”
Derviş konuşunca dost düşman herkes onun Mısır’ın en cahili olduğunu anladı. Adamın huzuru ve düzeni bozuldu, rahatı kaçtı. Çaresiz, Mısır’dan çıkıp başka yere gitmek zorunda kaldı. Ayrılırken tekkenin duvarına şunları yazdı:
“Çirkin yüzümü güzel sandığım için perdeyi kaldırdım. Eğer aynada kendimi görmüş olsaydım, cahillik edip yüzümü örten perdeyi yırtmazdım. İnsan sükût ederek üstünlük bulur, susmayan cahil ise rezil olur.”
Sükûtun her zaman bir değeri vardır: Âlime heybet kazandırır, cahil için bir perde olur. Eğer âlimsen çok konuşarak heybetini yitirme. Yok, cahilsen perdeni yüzünden sıyırma. Gönlündekileri insanlara açmak için acele etme. Bunu ne zaman olsa yapabilirsin. Fakat bir kez sır ortaya çıktı mı, onu tekrar saklamaya imkân bulunmaz. Sözü insan gibi, akıllı uslu söylemek gerekir. Yoksa hayvanlar gibi susmak daha iyidir.