J HARFİ

JANNEQUIN, Clement(1485-1560):Paris`te ve Bordeaux`da yaşadı.Lorrain kardinalinin ve Duc de Guise`in hizmetinde bulundu.395 adet "chanson"u ile programlı "chanson"un önemli isimlerinden biri olduğu görülür.Marignano savaşına katılmış, savaşa ait "cahnson"lar yazmıştır."La Guerre-Savaş", "La Bataille de Renty Savaşı", "Le Prise de Boulogne-Bolonya`nın Zaptı"gibi.Ayrıca sokak hayatını ve doğaya ait şarkılarda yazmıştır."Kuşların şarkısı", "Kırlangıç"gibi.

JAQUES-DALCROZE, Emilie(doğ.1865):Viyana`da doğmuştur.Aslen Fransız İsviçre`sindendir.Viyana`da Fuchs ve Bruckner`in ve Paris`te Delibes`in öğrencisi olmuştur.1910`da ritmik jimnastik metodunu yayımlamış ve Dresdende Hellerau Enstitüsünde uygulamaya sunmuştur.Daleroze,besteci olarak da operalar,koro parçaları, "lied"ler, orkestra ve oda müziği eserleri yazmıştır.Ritmik metodunu aydınlatan kitapları vardır.

JİG: İngiliz kaynaklı, hızlı dans.

JOTA (isp.): Bir çift dansçının oynadığı, hızlı tempoda kastanyet eşlikli İspanyol dansı.


K HARFİ
Kabak Kemane: Türk Halk Müziğinin telli, yaylı ve deri kapaklı sazlarımızın tek örneğidir. Menşei Orta Asya'ya dayanmaktadır. Kabak Kemane Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da (Ege Bölgesi’nde) yaygın olarak kullanılan bir sazdır. Kabak, Kabak Kemane, Rebap (Güneydoğu Anadolu’da Rubaba, Hatay yöresinde Hegit) ve Iklığ gibi adlar ile bilinmektedir. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azerbaycan halk müziğinde Kemança adıyla kullanılan çalgı da aynı köktendir. Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Yörelere ve biçimlerine göre farklılık gösterir; Yay için at kılı kullanılması tercih edilir. Su kabağı sap kısmından 1/3 oranında kesilir. Bu bölüme tekne adı verilir ve üzeri eskiden tavşan, günümüzde ise yürek zarı ile kaplanır. Tekne çapı yaklaşık 10-15 cm arasındadır. tekneden sonra sap ve burgular gelir. Gövdenin en alt kısmında, çalgıcının kabak kemaneyi dizine dayayıp çalması için demir çubuk vardır. Bu çubuk aynı zamanda kabak ile sapın birbirini tutmasını da sağlar. Kemane perdesiz bir çalgı olduğu için her türlü kromatik ve komalı ses elde edilebilir. Ses genişliği, 2,5 oktavdır. Kabak kemane geçmişten günümüze kadar otantik görünüşünü korumuş bir halk çalgısıdır. Türkler kemane ve kemençe kültürlerini üç kıta üzerine yaymışlardır. "Iyık" Altaylarda "Yançak komus", Kırgızlarda "Kıl Kıyak", Türkmenlerde "Gıcak" gibi isimlerle anılmıştır. Kabak kemane yapılırken Su kabağı yukarı doğru incelen boğum altından kesilir ve üzerine yürek zarı veya deri geçirilir. Daha sonra kabağa ağaçtan sap (kol) monte edilir. Kemanenin aslı üç telli olup, daha geniş ses elde etmek için daha sonraları dördüncü bir tel ilave edilmiştir. Kabağın çapının büyük veya küçük olması elde edilecek sesin tiz veya pes olması sonucunu doğurur. İki eşik arası (üst ve alt eşik) normal şartlarda 32-33 cm. uzunluğunda olmalıdır. Ancak derinin az veya çok gergin olması bu uzaklığın değişmesinde etkendir. Şu anda kemanede normal bağlama telleri (çelik ve sırma) kullanılmaktadır. Ancak kemanenin doğal yapısı ile orantılı olarak keman telleri de kullanılabilir. Sazımız at kılıfından yapılmış yay ile çalınır. İyi, kaliteli ve gür ses elde etmek için kıllar üzerine reçine sürülür.Burdur teke yöresine ait 4 telli, perdesiz, 2,5 oktav ses aralığında, gövdesi su kabağıdan yapılmış eski türk enstrümanlarından biridir. Ayrıca kemanda olduğu gibi yay vasıtasıyla çalınır.
KADANSLat.Cardere-düşmek) Solo müzik aleti için yazılmış büyük eserlerin,örneğin konçertoların bir cümlesi sona ererken çalınan veya çalınması için bir solist tarafından bestelenen parça.Kadans,bazen eseri yazan tarafından bestelenir. Örneğin Beethoven piano konçertoları için kadans yazmıştır.

KAMERACamera) (İtal.)Odo.Alla Camera(Ala kamera)-Oda müziği tarzında(Oda müziği için).

KAMMERMUSİK (Alm.): Oda müziği.

KANTOCanto)-(ital.)Şarkı.

KANON:Çok sesli bir tür müzik parçası.İki,üç veya daha çok seslerin aynı melodiyle birbiri arkasından aynı zamanda çalınması veya söylenmesi.
KANTATital.Cantata) Tek sesle yahut koro ile sunulan ses partisinin genellikle aletlerin eşliği ile söylenmesi.

KANTORLat.)Kilise şarkıcısı.Kilisenin doğuşundan beri dini,ilahi ve şarkıları söyleyen özel olarak yetiştirilmiş şarkıcılara denir.

KAPELLMEISTERAlm.)Orkestra şefi.

KEISER,Reinhardt(1674-1739):Alman barokunun önemli opera bestecisidir.Leipzig Thomas Okulu`nda okumuş, 1683`te Hamburg`a gitmiştir.Orada "Basilius"adlı eseri ile ilgi görmüştür."Adonis", "Pomona", "Claudius", "La Forza di Virtu", "Masannielleoso", "Octavia", "Almira" gibi operaları bu başarıyı devam ettirmiştir.1723-1728 yılları arasında Kopenhag Saray Orkestrası şefliği yapmış,hayatının son yıllarını Hamburg`da geçirmiştir.Keiser, 120 opera, kantat, oratoryo ve pasyon bestelemiştir.

KASSATİON (Alm.): 18. yy’da süitin türlerinden.
KASTANYET: İspanya ve Güney İtalya’da halk müziğinden yayılan kestaneye benzeyen, birbirine bağlı iki tahta parçası. Bolero, fondago ve tarello gibi halk danslarında süsleyici bir ritm unsuru olarak çalınır.
KIEL,Friedrich(1821-1885):Vestefalyalı müzikçi.Prens Witgenstein`in şapelinde bulunmuş,öğrenimini Berlin`de Dehn yanında tamamlamıştır.Stern Konservatuarına öğretmen olmuş,1870`de yüksek müzik okuluna öğretmen olarak tayin edilmiştir.Kiel Sanat Akademisi üyesidir.Asıl uzmanlığı oda ve koro müziği üzerindedir.Op. 16,51 keman, op. 12, viyolonsel sonatları, op. 24, 33, 34, 65 piano trioları,op. 43, 44, 50 piano kuartetleri, op. 75, 76 piano kentetleri özellikle tanınmıştır.Koro eserleri, "İsa" oratoryosu, "Missa Solemnis", 2"Requiem", "Stabad Mater" eserleri arasındadır.

KLARNET:Tahtadan bir borudan ve ağızlıktan oluşan nefesli müzik aleti.İlk 1690 sıralarında Nürnberg`li müzik aletleri ustası Charistoph Denner tarafından yapılmıştır.Önce iki ses düğmesinden klarnet sonraları,18.yy on sekiz delik ve on üç düğmeye kadar gelişmiştir.Daha kalın seslisi Basklarnettir.Klarnet önce 18.yy da Güney Almanya ve Paris operaları orlestralarında kullanılmıştır.

KLAVIERAlm.)Piano.

KLEIN,Bernhard(1793-1832):Cheribini okulundan Alman besteci Kolonya`da doğmuş ve orada bir süre kilise orkestrası şefliği yapmıştır.1818`de Berlin`e gelmiş,1820`de Kilise Müziği Enstitüsüne kompozisyon öğretmeni olmuştur.Kilise müziği eserleri özellikle oratoryoları ile tanınmıştır.

KLEMETTI, Heikki:Finalndiyalı besteci ve orkestra şefi.Helsinki ve Berlin`de öğrenim görmüştür.Suomen Launu adlı koro birliğinin yöneticiliğini yapmış,5 büyük dua ve birçok kilise müziği eserleri bestelemiştir.

KLINGLER, Karl(1879-?):Keman tarihinin önemli isimlerinden biridir.Salzburg`ta doğmuştur.1903`te Berlin Yüksek Okulunda öğretmen olmuştur.1905 yılına kadar öğretmeni Joachim`in kuartetinde viyola çalmış,bu tarihten sonra kendi adını taşıyan kuartetini kurmuştur.

KNEIP, Gustav(1905-?):Zamanımızın tanınmış bestecilerinden biridir.Kolonya Konservatuarının öğrencilerinden biridir. Burada Abendroth,Unger yanında yetişmiş,Almanya`da radyoda tonmaisterlik ve Kolonya`da halk müziği üzerine uzmanlık yapmıştır.

KODALY, Zoltan(1882-1947):Macar besteci.H.Kössler`in öğrencisidir.Müzik bilimcisi olarak tanınmıştır.Uzun süre Budapeşte Üniversitesinin yöneticiliğini yapmıştır.
KOLORATURA (İtal.): Çalgılarda ver insan sesinde süslü geçitler. Terim genellikle, bu türlü geçitleri ustalıkla söyleyebilen lirik sopranolar için kullanılır.

KONÇERTO (İtal.): Genellikle tek, bazen de birden çok çalgı için, orkestra eşliğiyle yazılmış beste. Concerto grosso: Küçük bir çalgı grubunun (concertino), orkestranın geri kalan çalgılarıyla (ripieno) karşıt durumda olduğu yapıt.

KONSERVATUVAR (Fran.): Müzik öğrenimi için kurulmuş büyük okullar. İlk konservatuvar Napoli’deki San Maria di Loreto’dur.

KONTRALTO (İtal.): En pes kadın sesi.

KONZERTMEİSTER (Alm.): Senfoni yada opera orkestrasında baş kemancı. Yalnız kemanlardan ve öbür yaylı çalgılardan değil, yöneticiden sonra bütün orkestranın çalışma beraberliğinden sorumlu kişi.

KOMPOZİTÖR:Besteci.

KONÇERTO:Çeşitli bölümleri olan ve orkestra ya da solo için yazılmış eser biçimi.Kiliseden doğma bir biçimdir.Orkestra eşliğinde solo sunumla bugünkü şeklini almıştır.Vivaldi ve Bach bu şekle esas karakterlerini vermişler,sonradan yetişen besteciler çeşitli aletler için konçertolar bestelemiştir.Orkestra solist(ler)söyleşisi anlamına gelir.

KONTRPUAN:Birden daha çok sesi birbiriyle örüp bir müzik parçası yapmak.

KORO:Çok sesli bir müzik parçasının bir grup tarafından hep bir ağızdan söylenmesi.Başlıbaşına çocuk, kadın ve erkeklerden oluşur ya da karışıktır.

KÖSSLER, Hans(1853-1926):Rheinberger`in okulundan besteci ve teori öğretmeni.Dresden ve Kolonya`da ve ayrıca Budapeşte Müzik Akademisinde kompozisyon öğretmenliği yapmıştır.Eserleri Brahms`ınkilere büyük bir yakınlık gösterir.

KREUTZER, Konradin(1780-1849):Albrechtberger`in okulundan besteci.Stutgart,Donaueschingen,Kolonya ve Viyana`da bulunduğu tarihlerde Beethoven`ın arkadaşı olmuştur.

KREUTZER, Rudolph(1766-1831):Aslen Alman kanından büyük Fransız kemancısı.Johann Stamitz`in öğrencisidir.1783`te Paris`te birçok değişik müzik ödevlerinde bulunmuştur.1795`tekonservatuara profesör,1801`de okestra şefi,1817`den sonra büyük operada orkestra şefliği yapmıştır.Kreutzer`in adı bugün,Ludwig von Beethoven`ın kendisine itaf ettiği op.47 kendi ismini taşıyan keman ve piano sonatı sayesinde yaşamaktadır.

KRIEGER,Adam(1634-1666):Tanınmış Alman "lied" bestecilerindendir.Halle`de S.Scheidt yanında öğrenim görmüştür. Leipzig`de Nicolai kilisesinde iki yıl kadar org çalmış,ayrıca Dresden prenslik orkestrası şefi olmuştur.

KRIEGER, Johann(1651-1735):J.Philipp Kriger`in kardeşi ve öğrencisidir.Greiz ve Eisenberg`de saray orkestraları şefliği yapmıış,1681`den sonra Zittau şehrinde müzik direktörü olmuştur.

KRIEGER, Johann Philipp(1649-1725):Nuremberg`de doğmuştur.Alman barok devri operasının tanınmış isimlerinden biridir.İlk öğrenimini Kopenhag`da, ayrıca Venedik`te Rosenmüller ve Roma`da Pasquini yanında yapmıştır.Bayreuth,Halle (1677) ve Weissenfels(1680)`de orkestra şefliklerinde bulunmuştur.Org,orkestra ve kilise eserleri ve elli kadar da opera yazmıştır.
KUARTET (Fran.): Dört çalgı yada dört ses için müzik. Dört çalgılık, yada dört seslik topluluk. En yaygın dörtlü çalgılaması, iki keman viyola ve viyolonselden kurulan topluluktur ve bu ortam için sayısız yapıy verilmiştir.

KUİNTET, KENTET (Fran.): Beş çalgı, yada beş ses için müzik. Beş çalgılık yada beş seslik topluluk.

L HARFİ

LALO, Eduard(1823-1892):Lille`de doğmuş Fransız besteci.Aslen İspanyol bir aileden gelmedir.Paris Konservatuarında Habeneck yanında öğrenim görmüştür."Le Roy d`Ys"adlı operası ve "Namouna" adlı balesi ile başarı kazanmıştır.Keman ve orkestra için ulusal özellikleri olan bazı eserler yazmıştır;"Norveç Fantezisi", "Rus Konçertosu".Bunlarn arasında en tanınmışı, yine keman ve orkestra için yazılmış olan "Symphonie Espagnole" adlı eseridir.

LAENDLER: Kaynağı Avusturya olan ¾ ölçülü dans. Valsin doğumuna yol açmış viyana klasikleri bu dansı bazı yapıtlarında kullanmışlardır.

LARGAMENTE, LARGO (İtal.): Geniş anlamında. Çok yavaş tempo.

LARGHETTO (İtal.): “Largo”dan az daha hızlı.

LASSO, Orlando di(Roland de Lassus)(1532-1594):Belçika`da Mons kasabasında doğmuş besteci.Müzik sanatına koro çocuğu olarak başladı.13 yaşındayken İmparatorluk Generali Ferdinand Ganzoga`nın himayesine girdi.Özellikle İtalya`ya giderek Milano, Napoli veRoma`da uzun süre kaldı.Bu şehirde 1553 yılına kadar orkestra şefliği yaptı.İki yıl sonra tekrar ülkesine döndü.1556 yılına kadar Anvers`te kaldı.Lasso son olarak 1560 yılında Münih`e gelmiş, ölümüne kadar orada saray şapelini idare etmiştir.Lasso`nun en çok başarılı olduğu branş kilise müziğidir.

LEGGİERO (İtal.): Hafif.

LEGRENZI, Giovanni(1626-1690):Kuzey İtalya`nın operada tanınmış bestecilerinden 1685 yılında Venedik`te San Marco kilisesi şapelini idare etmiş,ayrıca aynı şehir konservatuarında yönetici olmuştur.Legrenzi ilk opera yazarlarından biridir.17 sahne eseri oratoryoları ve kantatları vardır.Çalgısal müzik eseri olarak kilise ve oda sonatları bırakmıştır.

LEİTMOTİV (Alm.): Kişilerin yada olayların tanıtılması için kullanılan, melodik, ritmik yada armonik kimliği olan cümle bölümleri. Genellikle operada kullanılır. Wagner’in operalarında “Leitmotiv”lerin özel bir önemi vardır.

LENTO (İtal.): Yavaş.

LİBRETTO (İtal.): “Küçük kitap” anlamına gelir. Opera metni, opera oyunu.

LIED:Hem müziği, hem şiiri lirik olan bir tür şarkı.Özel tarzlarda yazılmış olanları olduğu gibi marş,dans ve halk liedleri vardır.14. yy dan sonra lied bazı müzik aletlerinin eşliğiyle çalınıp söylenmeye başladı.

LISZT, Franz(von)(1811-1886):Macaristan`da Raiding şehrinde aslen Alman olan bir aileden doğan piyanist,besteci. Müzik öğretimine çok küçük yaşta başlamıştır.Ayrıca Czerny, Salieri, Paer ve A.Reicha yanında çalışmıştır.Birçok Avrupa şehrinde piano virtüözü olarak konserler vermiştir.Bu arada İstanbul`a da gelmiş ve Dolmabahçe sarayında konser vermiş, Padişah tarafından bir nişan almıştır.Yine bu seyahatlerin birinde Kontes Marie d`Agoult ile evlenmiş,bu birleşmeden sonradan Richard Wagner`in karısı olacak Cosima doğmuştur.1848`den sonra Weimar`a gelen Liszt oraya yerleşmiştir. Bu arada Richard Wagner ile tanışmış ve genç besteciyi her bakımdan desteklemiştir.Liszt 1850 yılında Wagner`in ünlü operası "Logengrin"in ilk temsilinde orkestrayı idare etmiştir.1858`de idare etiği Peter Cornelius`un "Barbier von Bagdad"adlı operasının başarısızlığa uğraması üzerine Roma`ya gitmiş uzun süre dini bir çevre içinde yaşadıktan sonra 1869 yılında Weimar`a dönmüştür.Bundan sonra tekrar öğretmenliğe devam etmiştir.Liszt Bayreuth`daki Wagner festivali sırasında ölmüştür.

List`in hemen hemen her çeşit piano kompozisyonu vardır.Beethoven`ın senfonileri ve Berlioz`un fantastique senfonisi üzerine çalışmaları, 19 Macar Rapsodisi ve "Mi Bemol Majör"ve "La Majör" konçertoları ve "Si Minör"piyano sonatı bunların başında gelir.
LOURE (Fran.): 18. yy. süitlerinde rastlanan bir tür halk dansı.

LULLY, Jean Baptiste(1632-?):Fransız, opera bestecisi.İlk operanın yazıldığı şehir olan Floransa`da doğmuştur.1646`da Duc de Guise tarafından aşçı yamağı olarak Paris`e götürülmüştür.Orada orgcu Métru,Roberday ve Gigault`dan keman, piano ve kompozisyon dersleri almıştır.Ayrıca "24 Violons du Roi-Kralın 24 Kemanı"adlı orkestraya kemancı olarak girmiş,1652`de aynı orkestranı şefi olmuştur.Besteciliğe saray balesine eserler yazarak başlamıştır.Bu sıralarda özellikle Moliére ile işbirliği yapmıştır.Bu tarihten itibaren yazdığı operalarla başarı elde etmiştir.Bu eserlerde trajedi kuralları,özellikle deklamasyon üzerinde durmuştur.Ayrıca resitatifleri, dekorları ve sahne realizmi ile operada büyük yenilikler yapmıştır.Lully`nin başlıca eserleri şunlardır:"Bacchus ve Amour`un Bayramları"(1672), "Cadmus ve Hermione"(1673), "Alceste"(1674), "Thésée"(1675) ,"Atys"(1676), "Pérsée"(1682), "Phaéton"(1683), "Amadis de Gaul"(1684)," Armide"(1686).Lully operalarının içerdiği yeni elemanların başında danslar ve özellikle çok kuvvetli olan dans sahneleri, uvertürler ve uvertür süitleri gelir.

LURE:Çok eskiden kullanılan bir tür nefesli saz.

LÜBECK, Vincent(1654-1740):Zamanının pek tanınmış org virtuozlarındandır.Önceleri Stade`de,sonraları Hamburg`da Nicolai kilisesinde çalmıştır.Org için prelüdler ve fügler bırakmıştır.

LYRA:Eski Yunanlıların kullandığı Kitharis şeklinde bir tür mızraplı saz.Lyra bugün kullanılmakta olan yaylı sazların atalarından biridir.

LYRA, Justus Wilhelm(1822-1882):Osnabrück`de doğmuştur.Bir çok şarkı bestelemiştir.

M HARFİ
MACHAUT, Guillaume de(1300-1377):Ortaçağ sonlarının Avrupa`lı şair ve müzikçisi.Özellikle "Ars Nova" sanatının ilk bestecilerindendir.Johanns von Luxemburg, Johanns von der Nomandie ve Fransa Kralı 5.Charles`in saraylarında yaşamıştır. Machaut kilise müziği eserleri bırakmıştır.

MACKENZİE, Alexandre sir(1847-1935):Mac Faren`in okulundan İngiliz besteci.1888-1924 yılları arasında Royal Academy of Music`i ve uzun yıllar Flarmoni topluluğunu yönetmiştir.

MADRIGAL:Pastoral şekilde bir tür şiir şekli.

MAESTOSO (İtal.): Görkemli.
MAHLER, Gustav(1860-1911):Öğrenimini Viyana`da yapmış besteci.Ayrıca besteci ve orkestra şefi olarak Kassel,Prag, Leipzig,Budapeşte,Hamburg,Viyana (1897-1907 yılları arasında saray operası direktörü olarak) ve New York`ta (1909`dan sonra metropolitan operası şefi olarak)yaşamıştır.Mahler 9 senfoni"Das Lied von der Erde"adlı bir orkestra ve koro eseri ve birçok "Lied"ler yazmıştır.Viyana Flarmonik orkestrası şefliği yapmıştır.

MALAGUENA: Malaga kaynaklı, Endülüs’te yayılmış İspanyol halk dansı.

MANDOLİN:Tahtadan, lavta şekilli mızraplı çalgı.

MARAIS, Martin(1656-1728):Fransa doğumlu gamba virtuozu.Lully`den kompozisyon dersleri almıştır.1685`ten 1727 yılına kadar 14. Louis`in sarayında kalmıştır.Gamba için "piéce"ler ve trio sonatları bırakmıştır.

MARŞ:Eski asker şarkıları ve trampetlerinin ahenkli ölçülü müziğinden doğmuştur.Marşların hücum marşı,geçit marşı,bayram marşı gibi çeşitleri vardır.

MARX, Karl(1897-?):Munich`de doğmuştur.Aynı şehir müzik akademisinde öğrenim görmüş, 1924`te öğretmen olmuştur. Birçok kantatlar,koro eserleri, konçertolar bestelemiştir.

MAZAS, Jacques Féréol(1782-1849):Fransız keman virtuozu ve pedagogu.Baillot`un okulundandır.Bazı keman düetleri ve op.60 eserleri arasındadır.

MAZURKA:Polonyalıların bir tür ulusal dansı.

MEİSTERSİNGER (Alm.): 14. 15. ve 16. yy’larda Almanya’da birlikler ve loncalar kurmuş ozan ve şarkıcılara verilen ad.
MELODİ: Ritm öğesinden yararlanarak, bir biçim için art arda çizilmiş notalar.

MELODRAMA:Müzik eşliğinde oynanan dram.Tarihi eski yunanlılara kadar dayanır.

MELOGRAPH(melograf):Nota yazma makinesi.İlk defa 18.yy da M. von Creed ve J.F.Unger tarafından yapılmıştır.Tuşları piano gibi olup bütün sesleri yazabilir.1906`da Kromar, 1913`te Koppensteiner tarafından en iyi ve kullanışlı şekli yapılmıştır.

MENDELSSHON, Arnold(1855-1933):Genç romantik Alman müziğinin tanınmış kişiliklerinden biridir.Berlin`de Kiel ve Grell yanında öğrenim görmüş 1919`da Berlin Güzel Sanatlar Akademisi üyeliğine seçilmiştir.3 senfoni,oda müziği eserleri bırakmıştır.

MENDELSSHON-BARTHOLDY, Felix(1803-1847):Besteci ve orkestra şefi.Hamburg`ta doğmuş,ilk konserini dokuz yaşında iken vermiştir.On yaşında bestelediği psalm`ını Berlin`de Singakademi`de çaldırmıştır.İlk öğretmenleri Zelter ve H. Berger`dir.Shakespeare`in "Bir Yaz Gecesi Rüyası" adlı eserin müziğini yapmıştır.Eser 1826 yılında yazıldı.Tamamlandıktan bir yıl sonra ilk defa çalındı.İngiltere`de,piyanist ve orkestra şefi olarak konserler verdi ve özellikle kendi eserlerini idare etti.1834 `te Düsseldorf şehir müziği direktörü ve ertesi yıl Leipzig Gewandhaus konserleri şefi oldu.Burada Robert Schumann ve Félicién David ile1843 yılında Leipzig Konservatuarını kurdu.Sophie Jeanrenaud ile evlenmesinden kısa bir süre sonra Leipzig`te öldü.Mendelsshon,5 senfoni(en meşhurları "İskoç" ve "İtalya"adını taşıyanlardır), konser uvertürleri "Sakin Deniz ve Mesut Seyahat"," Fingal Mağarası", iki piano bir keman konçertosu, birçok piano ve org parçaları,oda müziği eserleri, "Paulus" ve "Eliah"adlı iki oratoryo,bir çok koro parçaları ve şarkılar bırakmıştır.

MENUETTO (İtal.): 17. yy’da ortaya çıkmış. Fransa kaynaklı, üç zamanlı saray dansı. Adı “küçük” anl***** gelen menu sözcüğünden türemiştir. Ufak adımlarla oynanması bu adı gerektirmiştir.müziği önce süitlerde yer almış, sonra sonat biçiminin bölümlerinden biri olmuş, yerini scherzo’ya bırakıncaya kadar kullanılmıştır. Rokoko zamanında toplantı ve balolarda oynanırdı.Menuet klasik müzikte de rol oynadı.Özelikle üç büyük Viyana klasiği Haydn, Mozart, beethoven ayrı menuet`ler yazdıkları gibi her tür eserlerinde özellikle senfonilerinde kullandılar.

MENUHIN, Yehudi(doğ.1916):Keman virtuozu.New York`ta doğdu.İlk konserini yedi yaşındayken San Fransisco`da vermiştir.Menuhin Avrupa`da uzun süre Adolphe Busch ve Georges Enesco yanında keman öğrenimini görmüştür.Genellikle resitallerini kızkardeşi piyanist Hepzibah eşliğinde vermiştir.

MESSE:Dua.

MESTO:Kederli bir tarzda.

METRONOM:Müzikte zaman ölçülerini bildiren alet.Ehram şeklinde tahta bir kutudur.Önünde bir rakkas saat makinası ile işler ve rakkasın üzerinde ağırlık kadranda yazılı hareketi bize ölçülü gidip gelmelerle bildirir.

MEYERBEER, Giacomo(1791-1865):Yahudi besteci.Berlin`de doğdu.19.yy da opera sanatına verdiği romantik,müzikli dramlarıyla tanınmıştır.

MEZZO:Yarı,yarım.

MEZZOFORTE:Yarı kuvvetli.

MİSSA (Fran.): Katolik kilisesi tören müziği. Başlıca bölümleri “Kyrie”, “Gloria”, “Sanctus” ve “Benedictus”, “Agnus Dei”. Her bir parçanın iç biçimini sözler düzenler. “Missa” büyük biçim olarak süiti andırır.

MODULATION:Bir müzik makamından diğerine geçiş(parça içinde tondan tonda atlamak, geçmek).

MOLTO:Çok.

MONTEVERDI, Claudio(1567-1643):İtalya`da Cremona şehrinde doğmuştur.İlk müzik derslerini İngegneri adlı bir sanatçıdan almış,1590`dan sonra Mantua sraayında besteci ve kemancı olarak kalmış,1602`den sonra aynı yerde orkestra şefi olmuştur.Mantua Dük`ü Vincenzo`nun ölümü üzerine burayı terketmiş,Venedik`e giderek ölünceye kadar Markus kilisesi şapelini idare etmiştir.1583-1590 yılları arasında yayımladığı Madrigalleri çok ve tek sesli olmak üzere iki çeşittir.Monteverdi özellikle opera sahasında büyük yenilikler yapmıştır.İlk operası Jacopo Peri`nin "Dafne"sinden 12 yıl sonra yazılmış olan "Orfeo" (1607)dur.1608`de ayrıca"Ariadne"adlı bir eser daha bestelemiştir.Orta yaşlarında yazdığı operalarından büyük bir kısmı kaybolmuştur.Venedik`te ölmüştür.

MONODRAM: Tek şarkıcı için opera.
MOTİF: Bir yapıtın kuruluşunun ana öğelerinden biri olarak kullanılan ve bir müzik fikrinin kaynağı olan parça. Eski müzik teorilerine göre en küçük melodi parçası.

MOZART, Wolfgang Amadeus(1756-1791):Avusturyalı besteci.(27 Aralık 1756`da Salzburg`ta doğmuş,5 Kasım 1791` de Viyana`da ölmüştür.Besteci ve kemancı Leopold Mozart`ın oğludur.6 yaşında keman ve piano çalan Mozart,daha o yaşta küçük egzersiz parçaları besteliyordu.1762 yılında babası ve ablası Naneri ile birlikte uzun bir konser seyahatine çıktılar. Münih ve Viyana`da ilgi gören küçük sanatçı ve ablası seyahatlerini Paris ve Londra`ya kadar uzattılar.Mozart Paris`te ilk ballibaşlı eserlerini dört keman ve piano sonatını yazdı.Küçük besteci daha sonra,ailesi ile birlikte 1768`de Viyana`ya döndü. Aynı yıl İmparator Joseph için ilk operası"La Finta Semplice"yi yazdı.Bundan sonra "Bastien ve Bastienne"adlı küçük operasını yazan sanatçı,yine Viyana`da bir iki dua korosunu idare etti.1769`da Salzburg`ta kilise orkestra şefi oldu.Aynı yıl babasıyla İtalya`ya gitti ve Roma`da papa tarafından altın madalya ile onurlandırıldı.Burada İtalyan müzikçi Padre Martini`nin de kısa bir süre öğrencisi oldu.1770`de ülkesine dönen genç besteci"İl Segno di Sicipione" ve Milano için "Lucia Sila"operalarını besteledi.1777 yılına kadar Salzburg`ta kalan Mozart aynı yıl Mannheim ve Paris`e gitti;fakat hiçbir başarı kazanamadı. Paris`te annesinin ölümü üzerine tekrar ülkesine döndü.1779`da saray organisti tayin edilen Mozart 1780-81`de ilk operası "İdomeneo"yu verdi.1781`de Salzburg`u bırakarak Viyana`ya geldi ve oraya yerleşti.Aynı yıl yazılan "Saraydan Kız Kaçırma" operası başarı kazandı.1782`de Constanze Weber ile evlendi.1782-85 yılları arasında yazdığı eserleri şunlardır:Haydn`a ithaf edilen altı tane yaylı kuarteti,bir çok piano konçertosu ve konser aryaları.1786`da "Figaro`nun Düğünü"operası büyük başarı kazandı.Ertesi yıl Prag için"Don Juan" operasını yazdı.1788`de birbiri arkasından son üç senfonisini;mi bemol majör,sol minör ve do majör "Jupiter"i verdi.İmparatorun emri üzerine "Cosi Fan Tutte" ve Schickaneder`in teksti üzerine "Sihirli Flüt" operasını yazdı.Aynı yılın Temmu`unda başladığı Requiem`ini bitiremedi.
Mozart`ın ilk eserlerinden itibaren melodi ve armoni zenginliği göze çarpar.Bu sıralarda Schobert, Emmanuel Bach, Christian Bach ve Abel genç besteci üzerinde etkili olmuşlardır.Opera eserleri ise İtalyan "opera buffa(komik opera)" ve Fransız "opera comique"lerin izlerini taşır.Ciddi operalarında "İdomeneo" ve "Titus"ta olduğu gibi yaratıcılığı kendini gösterir. Ömrünün sonlarına doğru yazdığı "Don Juan" ve daha da öne çıkan "Sihirli Flüt" operaları Alman romantik operasının örnekleridirler.Senfonilerinde Haydn ve Christian Bach`ın,diğer çalgısal eserlerinde Avusturya Halk Dansları ve melodilerinin etkileri gözükür.Mozart kısa hayatına rağmen pek çok eser yazmıştır.Eserleri kısaca şunlardır:
Operaları:"Apollo et Hyacinthus"(1767),"Bastien ve Bastienne"(1768),"La Finta Semplice"(1768), "Mitridate"(1770), "Ascanio in Alba"(1771), "İl Signo di Scipione"(1772), "Lucia Silla"(1772), "La Finta Giardiniera"(1775), "İl re Pastore"(1775), "Zaide"(1780), "İdomeneo"(1781),"Saraydan Kız Kaçırma"(1782), "Loca de Cairo" ve "La Suposo Delluso"(1783),"Tiyatro Müdürü"(1786), "Figaro`nun Düğünü"(1786), "Don Juan"(1787),"Cosi Fan Tutte"(1790), "Sihirli Flüt"(1791), "Titus"(1791).
Bunlardan başka ses için 47 düet,kuartet,6 oratoryo ve kantat,kilise müziği için pek çok eseri vardır.Bunlar arasında 15 orkestra duası, "Requiem" motetler, himmler, 15 orkestra ve org sonatı başta gelir.Mozart`ın bunlardan başka 38 "lied",i ki terset ve 22 kann bırakmıştır.
Orkestra eserleri:48 senfoni.En meşhurları:Re majör(1786),mi bemol majör,sol minör ve do majör "Jupiter"(1788), 33 divermenti ve serenad, 29 orkestra parçası, 41 dans.
Konçertoları: 7 tane keman için,1 tane iki keman ve bir tane de keman ve viyola için"sinfonia konsertante", 1`er tane fagot, obua , klarnet için ve 1 tane flüt ve arpa için, 3 tane flüt, 5 tane korno için, 25 tane piano için konçerto, 1`er tane de iki ve üç piano için konçerto.
Piano eserleri: 22 sonat ve fantazi, 15 varyasyon, 25 parça piano konçertoları için kadans, dört el için sonat,varyasyon ve füg.

Oda müziği eserleri:45 piano ve keman için sonat ve varyasyon, 8 tane pianolu trio, 2 tane pianolu kuartet, 3 tane yaylı sazlar triosu, 28 tane yaylı kuarteti;iki flütle, bir obuayla, bir yaylı kentet ve klarnet kenteti.

N HARFİ
NOCTURNE:Gece parçası.Lirik şekilde piano parçalarının önemlilerinden biri.Piayno müziğinde sık rastlanan kompozisyon parçasıdır. İlk terim olarak durgun, düşünceli, ve duygulu piyano parçalarını anlatmak için John Field tarafından kullanılmıştır.Almanya`da önce Field tarafından yazılan nocturne`nün en önemli bestecisi pianonun lirik şairi Chopin`dir.

NONET: Dokuz çalgı için yapıt. Dokuz çalgıdan kurulmuş topluluk.

NOTA:Müzik yazısı.En eski nota yazısına yani,seslerin işaretlerle ifade edilmesine eski Yunan ve Roma medeniyetlerinde rastlanır.Bu zamanlarda sesleri şimdi bile tamamıyla okunmayan bir yolla,yazı harfleriyle işaretliyorlardır.Bizansın müzik yazısı aksanlarla idi.Bu tarz zamanımızda kullanılan notanın temelini oluşturur.Buna "neumen"denir.Melodideki seslerin yükselmesini iki eğri çizgiyle veya noktalı eğri çizgiyle ifade ediyorlardı.Bunların adları "acutus, gravis, secondicus"du. "Neumen"denilen bu yazının gelişimi birçok aşamalardan geçti.Bunların en önemlisi Guido Arezzo tarafından bulunan renkli çizgilerdir.Renklerin sarı veya kımızı olması anahtar görevi görüyor ve notalar çizgi aralıklarına yazılıyordu.Daha sonra Cermen ve Roma usulü "neumen" yazısı kullanıldı.Nihayet 12.yy ın dört köşeli "nota quadrata" en son şeklini aldı.Bunlar bugünkü notalara benzer kare şekilli işaretlerdi.14.yy da "Ars Nova-Yeni Sanat"devri bunları çoğalttı ve çaşitlendirdi.Nihayet 1600 yıllarında artık bugünkü şekil ortaya çıkmıştır

O HARFİ

OBUA:Nefesli çalgı.17.yy dan sonra kullanılmaya başlanan yeni bir müzik aletidir.Çift veya tek boru,bir dil ve 9 ile 14 arası ses düğmeleri vardır.Modern obua tahtadan,koni şeklinde karakteristik tatlı bir sese sahiptir.Barok zamanında en sevilen müzik aletlerinden biri olan obuanın iki çeşidi vardır:"Oboe d`amore-Aşk obuası" ve "Oboe da caccia-Av obuası".Bach bu iki çeşit alet için çeşitli eserler yazmıştır.Daha tiz sesli olan "Oboe da caccia"dan İngilizkornosu denilen müzik aleti doğmuştur.
OCKEGHEM, Johannes(~1430-95):Hollandalı besteci.Dufay`ın öğrencisidir.1453 yılından sonra Paris sarayında yaşamıştır.Devrinin sayılı bestecilerinden olup dini eserler ve süitler bırakmıştır.

OFFENBACH, Jacques(1819-1880):Besteci,Almanya`da Kolonya şehrinde doğdu.Fransa`da 3.Napoléon devrinin neşeli günlerinde "Vie Parisienne-Paris Hayatı"nı eserlerine başarıyla yansıtmış,operet ve "opéra bouffe"lar yazmıştır.Kendi kendini yetiştirmiştir.Paris`e 1833 yılında gelmiştir.O sırada "chansonette"ler yazmış ve ilk hafif operalarını oynatmıştır. 1855`te "Bouffes Parisienne"adlı tiyatrosunu açmıştır.Ayrıca kendi grubu ile bütün Avrupa`yı gezmiş, 1877`de Amerika`ya da gitmiştir.1858`de "Orphée aux Enfers-Orfe Cehennemde", 1864`te "La Belle Hélene-Güzel Hélene", 1866`da "Barbe Bleu- Mavi Sakal", "La Vie Parisienne-Paris Hayatı", 1867`de "La Grande Duchesse de Gerolstein"adlı operaları yazmıştır.En önmeli eseri ölümünden bir yıl sonra,yani 1881`de Paris`te temsil edilen "Les Contes d`Hoffmann-Hoffmann`dan Hikayeler" adlı operasıdır.Bu opera bütün eserleriyle tezat olarak romantik ve lirik bir hava taşır.

OKTAV (İng.) Sekiz sesli aralık.

OKTET (Fran.): Sekiz çalgılı topluluk. Sekiz çalgı yada sekiz üyeli topluluk için yazılmış yapıt.

ONİKİ NOTA MÜZİĞİ: Yarım ses aralıklı kromatik dizideki oniki notanın besteci tarafından bağımsızca seçilip sıralanışı ile ortaya çıkan diziye dayanan müzik.

Oniki nota dizisi prensibini bir tonal düzen yerine, yeni bir düzen kurma amacıyla Avusturyalı besteci Arnold Schoenberg hazırlamıştır.

OPERA:Latince "Opus" kelimesinden gelen ve italyanca bir kelime olan "Opera"nın sözlük anlamı "eser, iş, hizmet"tir. Genel anlamda opera ise müzikal araçlarla (şarkı, orkestra) desteklenmiş sahne eseridir. Bu sanat kendinden şiir ve müziği, şarkı ve tiyatro sanatını, resim ve mimariyi toplamıştır. Şu halde opera R. Wagner`in de dediği gibi bir "Toplu sanat eseri"dir.
Operanın eskiden beri birçok çeşitleri olduğunu görmekteyiz. Büyük ve ciddi operalar (Ital; Opera seria. Fran; Grand opera, Tragedie lyrique) asıl opera eserleridir. Bir de komik operalar vardır (Ital; Opera Buffa. Fran; Opera Comique). Bunlar müzikal birtakım ayrılıklar gösterirler ve en popüler, en az ciddi müziği içeren operete kadar inerler. Klasik opera tarzında yazılmış eski eserler birtakım müzikal ve teatral şekiller içerirler. Bunların başlıcaları; resitatif ve konuşmalı dialoglar, çalgısal uvertürler, aryalar, düetler (terset ve beraber şarkılar), korolar, çalgısal kısımlar (danslar, marşlar) olup genelde operalarda hepsi birden kullanılır. Opera sanatında metin (text) önemli bir rol oynar. Operanın ilk zamanlarda müzik şiire biı yardımcı görevi görmüştür. Montcverdi, Lully, Gluck operalarında bunun böyle olduğu kolayca görülür. Sonralan Venedik ve Napoli tarzı operalarla şiir müziğinin yardımcısı olmuş, bu durum Rosini ve Verdi ile tekrar ditilmiş ve Hindemith, Stravinski gibi bestecilerle bugüne kadar devam etmiştir. Sik ve müziğin, söz ve sazın anlaşmasının yetkin örneklerini Mozart`ın son operalarında bulmak ve Wagner`in "Musikdrama"ları ile en gelişkin şeklini aldığını görmek mümkündür.

Operanın anavatanının italya olduğunu hemen kabul ederbiliriz. Rönesansın başlıca sanat merkezlerinden biri olan Floransa bu sanat türünün beşiğidir. Yapılan araştırmalardan, opera fikrinin bu şehirdeki bazı müzikçi şairlerin birleşerek eski Yunan trajedilerine benzer eserler yazmak istemelerinden doğduğu anlaşılmaktadır. Örnek olarak Yunan trajedisi alınınca eşlik müziğinin nasıl olacağı ve inşaat meselesi uzun tartışmalara yol açmış, Renuccini tarafından yazılan ve Peri tarafından 1594 yılında bestelenen "Daphne" adlı ilk opera sanat çevrelerinde büyük heyecan uyandırmıştı. Peri 1600 yılında "Oridik" adlı bir opera daha yazmıştır. Operada ilk gelişimi Monteverdi`de görürüz. 1607`de bestelediği "Orfeo" adlı operasıyla orkestrayı birinci plana almış ve sesleri zenginleştirmiştir. Gagliani, Rossi gibi ilk bestecilerle koro, resitatif ve olgun arya şekilleri meydana geldi. 1637`de Venedik`te ilk opera binasının açılmasıyla sanatın merkezi Floransa`dan bu şehre geldi. Koro ikinci plana atıldı. Arioso, kanzone, *****ine gibi yeni yeni söyleme şekilleri eklendi, resitatif gelişti. Başlıca Cesti, Ziani, Draghi, Pallavicino, Vivaldi, Lottigibi sanatçılarla Venedik tarzı opera meydana geldi.

italyan operası kısa zamanda bütün Avrupa`ya yayıldı. Almanya`da 1627`de ilk defa H. Schütz "Daphne" adlı Floransa tarzı bir opera yazdı. Müzikli sahne eserleri Almanya`nın çeşitli şehirlerinde özellikle Viyana, Münih, Dresden, Hamburg, Hanover, Leipzig tiyatrolarında yer buldu. Buna karşın oynanan eserler italyanca eserlerdi. Milli Alman operası 1644`te Stadens tarafından yazılan ve ilk Almanca opera olan "Seelewg" adlı eserle başlar. Hamburg Alman operasının ilk belli başlı merkezidir. Ştrung, Kusser, Keiser gibi besteciler bunun ilk temsilcileri oldular, ingiltere`de ise Purcell tam italyan tarzında birkaç opera bıraktı. Fransa`da ise opera zevki 1645 yıllarından sonra memlekete gelen italyan opera gruplarının etkisiyle uyandı. 1671`de ilk opera binası "Academie royal de musique"te Cambert adlı bestecinin "Pomane" adluı operasıyla açıldı. Fransız operasının o zamanki büyük yaratıcısı aslen italyan olan J. B. Lully idi. Klasik trajedi eserleri özellikle Comeille, Racine`in trajedileri bestelendi, saray balesi ve çeşitli danslar operanın garnitürü şeklinde kullanıldılar. Lully`nin en büyük eseri 1674`te yazdığı "Alceste"tir. Lully stilini Rameau özellikle 1733`te yazılmış "Hyppolyte et Aricie" adlı operasıyla devam ettirdi.
Onyedinci Yüzyılın sonlarına doğru Napoli italyan operasının merkezi olmaya başladı. Napoli okulu Provenzale tarafından kuruldu ve A. Scarlatti tarafından devam ettirildi. Zengin melodik şarkılar (Bel Canto), güzel ve uzun aryalar (Sekko rezitativo) yani kuru refakatsiz resitatif bu okulun özelliklerindendir. Scarlatti`den sonra Leo, Durante, Feo ile Haendelin de etkisinde kaldığı bu okulla beraber müzik, şiir ve söze hakimiyetini ilan etmiş oldu. Daha sonraları Zeno ve Metastasio gibi metin şairlerinin yazdıkları trajedileri besteleyen Bonancini, Porpora, Piccini opera sanatına romantizmin operadaki temsilcileri oldular. Singspiel yine Almanya`da Lotzing, Kreutzer, Flotow ve Nicolai ile olgunlaşarak devam etti.
Opera Wagner ile etkin bir şekil aldı. Senfonik - tematik şeklinde büyük ve güzel örneklerini Wâgner`de görmekteyiz. İlk yenilik "Leitmotiv"dir. Opera eserlerinde sık sık kullanılan bu motiv eserde temel fikri açıklayan herhangi bir olayı dinleyiciye hatırlatır. Wagner`in operalarında bütün sanatlar birleşmiştir ve hepsi büyük bir öneme sahiptir. Müzik, dekor, şiir, ışık, mimari birleştirilmiş opera "Toplu sanat eseri" haline getirilmiştir. Wagner dev eserleriyle etkisini zamanımıza kadar devam ettirmiş, opera sanatında yaptığı devrimler yer yer geniş yerleşme sahalan bulmuştur. Almanya`da masal operalarıyla Humperdinck, Siegfried Wagner ve sonra Pfitzner Wagner`in devamı oldular. İtalya`da Wagner etkisi Verismo denilen bir ekol yarattı. Bunların en büyük temsilcileri Mascagni ve Leoncavallo`dur. "Lyrique - drama" şekli, Fransa`da Gounod, Thomas, Bizet, Delibes, Massenet, Charpantier ile güzel eserlerin doğmasına etki etti. Improssionist (İntibacı) okuldan Debussy hariç İtalyan melodik zenginliğim tam anlamıyla eserlerine yansıtmış olan Puccini bile bir Wagner devamı oldular.

Ondukuzuncu Yüzyılda yer yer uyanan ulusal müzik okulları yöresel güzelliklerle dolu karakteristik operaların doğmasına sebep oldular. Rus operası Glinka ile doğdu. Dargomişski, Mussorgski, Borodin, Rimski Korsakof la devam etti. Rubenştayn ve Çaykovski daha çok Fransız lirik dramı etkisinde eserler verdiler. Operada ulusal dans ve şarkılara en çok önem verilen eserlere Çekya`da, Dvorjak ve Smetana`da rastlıyoruz. Macaristan`da Dohnanyi, Bartok ulusal Macar operasının kurucuları oldular.
Yirminci Yüzyıl opera müziği çeşitli sanat olaylarının etkisiyle karışık bir manzara sergiler. Schreker gibi bestecilerde Wagner ve improssionism etkileri birleşmiş, bazılarında caz ve romantizm birbirine karışmıştır. Krenek, Weill, Hindemith, Staravinski gibi başlıca Yirminci Yüzyıl bestecilerinin eserlerinde karışık etkiler birbirine girmiş, opera sanatı bazen bünye ve şekil bakımından değiştirilmiştir.

OPERET:"Singspiel"denilen müzikli komik konulu sahne eserlerinin olgun şekli.

OPUS (Lat.): “Yapıt” anlamında kullanılır. Bazı besteciler yapıtlarının bestelenmiş yada yayınlanmış sırasını belirtmek için Op. Kısaltmasını ve yapıtın sıra numarasını kullanırlar.
ORATORYO:Çeşitli konuları içeren düzenli eserlerin koro ve orkestra için bestelenmiş şekli.Oratoryoların konuları genelini dini eserler oluşturur.Eski müzik sanatının en önemli kollarından biridir.Operanın doğmasında önemli rol oynamış, sonraları yerini tamamıyla bu sanata bırakmıştır.Oratoryo solo parçaları koro ve orkestra ile orjinal bir etki yaratır.Eski oratoryonun ustası Handel`dir.Sonraları geçen yy başında Haydn`ın yazdığı "Yaradılış" ve "Mevsimler" oratoryoları bu türün şaheseri olmuşlardır.

ORFF, Carl(doğ.1895):Besteci Almanya`da Münih şehrinde doğdu.yeni Alman beste okulunun tanınmış sanatçılarından biridir.Münih müzik akademisinde öğrenim görmüş,ayrıca Kaminski`den kompozisyon dersleri almıştır.Halen "Bach Birliği"nin direktörü,aynı zamanda iyi bir orkestra şefidir.Kantatlar, "Carmina Burana"adlı bir oratoryo, orkestra eserleri ve "Der Mond-Ay"adlı bir opera bestelemiş ve ayrıca Monteverdi`nin eserleri üzerinde çalışmalarda bulunmuştur.

ORKESTRA:Aslen Yunanca terim olup,çeşitli çalgılardan oluşan gruplara verilen isimdir.Eski Yunan tiyatrosunda sahne (skene) ile seyircilerin oturduğu amfiteatr (koilon)arasında "orchesis" denilen bir yer bulunurdu.Burası trajedideki koroya eşlik edecek müzisyenlere aitti.Orkestra terimi "orchesis" kelimesinden gelmektedir.

Orkestra tarihinin çok eski olduğuna şüphe yoktur.Fakat müzik tarihinin bu önemli bölümüne ait kaynaklar Ortaçağ sonlarına kadar pek zayıf olarak kalmıştır.Milattan çok önce yaşamış milletler bu konuda bazı kaynaklar bırakmışlarsa da bunlardan elde bulunanlar çok az ve sınırlıdırlar.Bu belgelerin en eskilerinden biri Asurlulara ait duvar kabartmasıdır.