Cenâb-ı Hak bir Hadis-i Kudsîde: "Kulum Farzlarla Bana karşı olan borçlarını öder, Benim azâbımdan kurtulur, nâfilelerle de Bana yaklaşır(rızâma kavuşur)." buyuruyor. Mezkûr İlahî beyandan mülhem olarak; idrâk etmiş olduğumuz mâ’nevî ticâret ve kazanç mevsi mübârek ay, gün ve geceler vesîlesi ile; irfan ve hikmet ehli âlimler tarafından yerine getirilmesi önemle tavsiye edilen nâfile ibâdetler, kulu Allah’a yaklaştıran, rızâsına kavuşturan evrâd-ü ezkâr ve güzel ameller ile kazanılacak İlâhî ihsanlar, inanarak yapanlara dünyâ ve âhirette sağlayacağı büyük faydalar, sevap, hasene ve güzellikler den bahsetmeye çalışacağız. Hiç şüphe yok ki; Allah’ın rızâsını ve âhiret hayâtının güzelliklerini umarak Allah’ı hatırından çıkarmayan, Allah’ı çok zikreden Mü’minler için en güzel örnek Allah’ın Rasûlü (s.a.v.)’ dür. Binâeanaleyh;Allah’a ve âhiret gününe inanan, sonsuz hayâtda dâimî huzur evi olan Cennet’e gidmeyi uman kadın- erkek her mükellef Müslüman; üzerine Farz (borç) olan Namazları (ibâdetleri) noksansız edâ etmekle beraber Rasûlüllah Efendimiz Hazretleri’nin (s.a.v.) kılmaya devâm ettiği “Teheccüd, Duhâ, Evvâbin” ve benzeri nâfile Namazları da kılmaya çalışması gerekir. Kezâ; Rasûlüllah Efendimiz Hazretleri’nin (s.a.v.) muhterem Amcası Hazreti Abbas’a (r.a.) tavsiye buyurarak, onun şahsında inananların sık sık kılmasını önemle tavsiye buyurduğu, tevbe-i istiğfârın da en büyüğü ve bütün vücud ile yapılanı olan“Tesbih Namazı”nı da mümkünse haftada bir, değilse ayda bir olmak üzere, sık sık kılmaya ***ret etmeleri gerekir.
RECEB AYINDA ÖNCE SAMÎMİ BİR TEVBE EDİLMELİ
Mü’minlerin annesi Hazret-i Âişe-i Sıddîka radıyAllâh-ü anhâ’nın bildirdiğine göre; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Âişe vâlidemiz’e hitâben şöyle buyurmuşlardır. “Yâ Âişe! Receb ayı tevbe ayı’dır. Kim onda tevbe ederse, tevbesi kabûl olunur. Sen o ayda her gün Cenâb-ı Hakk’a: “ Tüb aleynâ, İnneke Ente’t-Tevvâbü’r-Rahîm: Allâh’ım bizi bağışla; zira Sen Tevvâb ve Rahîmsin” diye duâ ve niyâz eyle… Yâ Âişe! Muhakkak Allâh-ü Teâlâ Receb, Şa‘bân ve Ramazân-ı Şerîf aylarında mağfiretini öyle genişletir ki, mel’un şeytân bile ümîde kapılır, Yüce Allah’ın bu aylarda tecellî eden geniş mağfiretinin kendisine bile ulaşacağını sanır. Böyle bir ümîde kapılır”. buyurmuşlardır.
GÜNAH İŞLEYENLERİN KALPLERİN DURUMU
Allah’ın Rasûlü sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’a isyân eden, günâh işleyen insanların kalplerinin durumu hakkında şöyle buyurmuşlardır. Ey nâs! Ey Allah’ın kulları! Muhakkak kalblerde demirin paslandığı gibi pas meydana gelir. Onun cilâsı İstiğfardır; “Estağfirullah el Azîm ve etûbu ileyk” diyerek Allâh-ü Teâlâ’dan günâhlarının bağışlanmasını istemektir. (Hürmetli aylardan biri ve Cenâb-ı Hakk’ın Zâtına mahsûs bir ay olan) Receb ayında çokça istiğfar ediniz. Amel defterinde çok istiğfâr bulunan kimseye müjdeler olsun. Allâh-ü Teâlâ’nın bu ayın (Receb ayının) her anında cehennemden âzâd ettiği kulları vardır. Muhakkak Allâh-ü Teâlâ’nın (Cennette) öyle köşkleri vardır ki, oraya ancak Receb ayında Oruc tutanlar girebilir… Akıllı kimseye lâyık olan (ihmâl etmeden yapması gereken) çok istiğfâr getirmesi, Allâh-ü Teâlâ’dan affını ve mağfiretini taleb etmesidir. Zira Hak Teâlâ Tevvâb’dır; kendisine tevbe ve istiğfâr edenin tevbesini kabûl eder, günâhlarını affeder. Ve;Yüce Allah: “Kim, Benim günâhları mağfiret’e (silmeye ve sevâba döndürmeye) kudret sâhibi olduğumu bilirse, onu mağfiret ederim. Bana hiçbir şeyi şirk koşmadıkça onun günâhının çokluğuna bakmam, onu bağışlarım”. buyurur. Sözün özü; Fahr-i Kâinât Efendimiz’in (s.a.v.) müjdesine nâil olmak için bu ayda Cenâb-ı Hakka çok ilticâ etmeli, tevbe- istiğfâra devâm etmelidir.
KUR’ÂN OKUMALI ALLAH’A DUÂ ETMELİ
Kulu Allah’a yaklaştıran şeylerin en fazîletlisi, en kıymetlisi, Allah’ın Kelâmı Hazret-i Kur’ân-ı okumaktır. Okuyan, mâ’nâsını anlasa da, anlamasa da aynı sevâbı alır... Receb ayı Allah’ın ayı olması hasebiyle, bilhassa Zât-ı İâhî’yi bildiren İhlâs Sûresini (Kul hüvAllâhü Ehad, Allâhüs-Samed. Lem yelid ve yem yûled yelem yekün-Lehû küfüven ehad) çok okunmalıdır. (Kur’ân-i Kerîm’in günlük hakkı olan iki yüz Âyet-i Kerîme’yi okumuş ve hakk-ı Kur’ân-ı ödemiş olmak bakımından, mümkünse her gün en az elli kere İhlâs Sûresi okunmalıdır. Dört Âyet-i Kerîme’den ibâret olan İhlâs Sûresi; Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sahih haberine göre; sevâb bakımından Kur’ân-i Kerîm’in üçte birine muâdildir).
ALLAH’I ZİKRİN EN BÜYÜĞÜ KELİME-İ TEVHÎD
Mâ’nevî ticâret ve kazanç mevsi mübârek gün ve gecelerde; Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ifâdeleri ile: “Zikirlerin en efdali, en üstün vekıymetlisi olan Kelime-i Tevhîd’i de (Lâ İlâhe illAllah Muhammedün Rasûlüllah) çok okumalı. Ayrıca; Hazret-i Peygamber’in (s.a.v.) şefâatini hak etmek için Allah-ü Teâlânın bizzât ve Melâike-i Kirâm’ın, O Şanlı Rasûl-i Ekrem ve Nebiy-yi Muhterem üzerine salât okuduğu ve Yüce Allah’ın: “Ey Mü’minler siz de O’na tam bir teslîmiyetle salât-ü selâm edin” buyurduğu üzere, Emr-i İlahî’ye imtisâlen, her vesîle ile, özellikle mübârek gün ve gecelerde Efendimiz (s.a.v.) üzerine bol bol Salavât-ı Şerife, (Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed) okumaya devâm edilmelidir. Unutulmamalıdır ki; bunlar gerçekten pek byüyük kazançlardır.
RECEB AYINDA YAPILAN İYİLİKLERİN KARŞILIĞI KAT KAT VERİLECEKTİR
Taberâninin “Kebîr”inde kaydettiği, Said ibni Ebû Râşid (r.a.)’in rivâyet ettiği bir Hadisi Şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır. “Receb büyük bir aydır. Allah (c.c.) bu ayda hasenâtı kat kat eder. Kim Receb’den bir gün Oruc tutarsa, sanki bir sene Oruc tutmuş gibi olur. Kim ondan yedi gün Oruc tutarsa, ona cehennem kapıları kapanır. Kim ondan sekiz gün Oruc tutarsa ona sekiz Cennetin kapısı açılır. Kim ondan on gün Oruc tutarsa, Allah ona istediğini verir. Kim ondan onbeş gün Oruc tutarsa, semâdan bir münâdî şöyle seslenir: “Geçmişin affolundu. Amellere yeniden başla”. Kim artırırsa, Allah da onu artırır. Allah-ü Teâla Receb ayında Nuh (a.s.)’ ı gemiye bindirdi. Ve o Receb ayını Oruclu geçirdi. Yanındakilere de Oruc tutmalarını emretti. Onlarla gemi altı ay seyretti. Bunun sonu Âşûre günüdür. Ve gemi “Cûdi” dağına indirildi. O gün de Nuh (a.s.), yanındaki insanlar ve hayvanlar hepsi, Aziz ve Celîl olan Allah için, şükür olarak Oruclu idiler. Allah, denizi benî isrâil için Âşûre gününde yardı. Ve yine Âşûre gününde Allah-ü Zül-Celâl Hazretleri Âdem (a.s.)’ın tevbesini ve Yunus (a.s.)’ın şehrinin halkının tevbesini de kabul etti. İbrâhim (a.s.) de o günde doğdu. Receb “Haram” aylardandır ve onun günleri altıncı kat semânın kapıları üzerinde yazılıdır. Bir kimse onda bir gün Oruc tutar ve bu Orucunu Alla’ın takvâsı içinde ikmâl ederse, o kapı ve günler dile gelerek:“Yâ Rabbi onu bağışla”diye duâ ve niyâz ederler. Şâyet Orucunu takvâ üzerine tamamlamaz (Oruc tutar fakat gıybet, dedikodu ve benzeri lüzumsuz sözlerlele Orucunu zâyî ederese) istiğfâr etmezler,ve “nefsin sana oyun etti.” derler.
YÜCE DERGÂH’A DUÂ VE NİYÂZIMIZ
Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v.)Medine-i Münevvere hayâtı boyunca, gece gündüz her vakit en yakınında ve hizmetinde bulunma şerefine mahar olmuş büyük Sahâbî Hazreti Enes (r.a.) diyor ki; Allah’ın Rasûlü, Efendimiz (s.a.v.); Receb ayı girdiğinde , “Allahım bize Receb ve Şâban’ı mübârek kıl ve bizi (sağlık, âfiyet ve huzur içerisinde) Ramazan’a ulaştır.” duâsını çok okurlardı. O büyük Peygamberin (s.a.v.) ümmetleri olarak bizlerin de, Receb ve Şa’ban ayı boyunca bu duâ’yı çok okumamız icâbettiği açıktır. Ey Yüce Rabbimiz! bize Receb ve Şâban’ı mübârek kıl ve bizi (sağlık, âfiyet, huzur, güven içerisinde, hidâyet üzere) Ramazan’a ulaştır. Ey Yüce Rabbımız! İçinde bulunduğumuz mübârek gün ve geceler hürmetine! Kuds-ü Ka’be, Sidre-i Müntehâ, Arş-ı Muallâ hürmetine! kâinâtı yüzü suyu hürmetine yarattığın, Leyle-i Mi’Rac’da huzûruna da’vet edip kabul buyurduğun, Cemâlinle müşerref kıldığın Habîb-i Edîb’in Efendimiz (s.a.v.) ve bütün sevdiklerin hürmetine! Ramazan-ı Şerif içerisinde gizlediğin Leyle-i Kadir ve Kitâb-ı Kerimin Hazreti Kur’ân içerisinde gizlediğin İsm-i Â’zamın hürmetine! Bizlere, neslimize ve bütün ehl-i imân’a, lütf-ü kereminle muâmele eyleyerek, son nefesimize kadar, son nefesimiz dâhil, her nefeste sıhhat ve âfiyet üzere, erzel-i ömre düşürmeden, Îmân ve hidâyet üzere Rızâ-i Şerîfine uygun amellerle yaşamayı, rahmet, mağfiret ve bereketinden bol bol istifâde etmeyi, ömrümüz hitâma erdiğinde, kâmil bir îmanla teslîm-i ruh ederek Cennet ve Cemâlinle müşerref kılacağın bahtiyar kullarından olmayı nasîb eyle. Âmin…