İNKILÂPÇILIK / DEVRİMCİLİK
İnkılâp kelime anlamı ile bir durumdan başka bir duruma geçiş ve dönüşüm anlamına gelmektedir.
İnkılâpçılık ilkesi ise her zaman yeniliği esas alan, sürekli yeniliklere gelişmelere açık olmayı isteyen, yeniliklerle toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen, çağdaşlaşma yolunda adımlar atmaya çalışan, bilimi ön planda tutan, modernlik amaçlayan bir Atatürk ilkesidir. Atatürk ilkeleri bu ilkenin ışığında gerçekleşmiştir.
Atatürk : “Mevcut kurumları zorla değiştirmek ve Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan kurumları yıkarak, yerlerine milletin en yüksek medeni icaplarına göre ilerlemesini sağlayacak kurumları koymaktır.” sözleri ile inkılâbın ne demek olduğunu kısaca belirtmiştir.
Atatürk bir konuşmasında “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş. Bunlardan sonra içerde ve dışarıda saygı duyulan yeni bir vatan, yeni bir toplum, yeni bir devlet ve bunları başarmak için sürekli devrimler. İşte Türk Devriminin kısaca ifadesi budur” diyerek devrimciliğin ne olduğunu ifade etmiştir.
Atatürk; sadece inkılâpları savunmanın yeterli olmayacağı, yapılanların geliştirmesinin gerektiği, durmaksızın daha çağdaşa, daha doğruya ve mükemmele doğru gidilmesinin gerekli olduğu bir inkılâpçılık anlayışı benimsemiştir. Atatürk’ün inkılâpçılık anlayışında yaratıcı düşüncelere fırsat verilmesi ve durağan düşünceden uzak bir anlayışın benimsenmesinin gerekliliği mevcuttur.
Atatürk: “ Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların ***esi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşü ile medeni bir topluluk haline ulaştırmaktır. İnkılâplarımızın ***esi budur.” sözleri ile yapılan inkılâpların amacınıkısaca ifade etmiştir.
Atatürk Kurtuluş savaşı döneminde “Ben Erzurum’dan İzmir’e sağ elimde tabanca, sol elimde idam sehpası öyle geldim, devrimler yalnızca başlar, bitişi diye bir şey yoktur.” sözleriyle devrimcilik ilkesinin devamlı bir faaliyet olduğunu anlatmak istemiştir.
Atatürk: “Kurduğumuz ilkeler, bugünün gereklerine göre ulusumuzun uygarlık yolunda gelişmesi için yararlı bulduğumuz girişimlerdir. Ancak, toplumsal yapı sürekli gelişen ve evrime yönelmesi zorunlu olan bir durumdur. Bilim ve teknik, sürekli yeniliğe ve buluşlara açıktır. İşte bu durum karşısında, insanların istek ve ihtiyaçları, hem maddi hem manevi alanda sürekli çoğalan bir biçimde gelişir. Tarihsel akış içinde, hiçbir ilke, dogma olarak kendini koruyamaz. Türk ulusu, yaşadığı çağın uygarlık düzeyinin gereklerini yerine getirmek zorundadır. Devrimcilik ilkesine bağlı kalınmalı ve ulusal bütünlüğümüzü, ulusal çıkarlarımızı, büyük bir titizlik ve özenle korumaktır.” sözleri ile devrimciliğin özü olan süreklilik ifadesini ise bu sözleriyle açıklamak istemiştir.
Türk inkılâbının Türk toplumuna sağladığı faydalar kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Türk inkılâbı, Türk toplumuna her açıdan gelişme ve ilerlemenin yolunu açmıştır.
2. Yapılan inkılâplar neticesine kişisel egemenlik sona ermiş, millet egemenliği sağlanmıştır.
3. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yeni kurumları ile çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturulmuştur.
4. Sosyal hayat, eğitim, kültür ve ekonomik alanda Türk toplumuna yeni ufuklar açılmıştır.
5. Türk milleti modernleşme ve gelenekçilik arasında bocalamaktan kurtularak çağdaşlaşmaya yönelmiştir.
Türk inkılâbının sonuçları ise kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak için akılcı, milliyetçi, laik, demokratik ve cumhuriyetçi bir yönetim kurulmuştur.
2. Türk inkılâbı ile millet sosyal yönden ileri ve medeni bir toplum haline kavuşmuştur.
3. Laiklik ilkesiyle birlikte İslam dini kutsal değerlerine kavuşmuş, eski düzenin yarattığı boş inançlar yerine, Türk milletine geniş bir dünya görüşü kazandırmıştır.