Rejeneratif fren sistemi, 1960’lı yıllarda American Motors Corporation (AMC) tarafından elektrikli otomobillerin potansiyel aralığını artırmanın ve fosil yakıt kullanan çağdaşlarının performansı ile eşleştirmenin bir yolu olarak tasarlandı. 1967‘de inşa edilen Amitron, rejeneratif fren sistemini kullanan ilk araba oldu ancak bu araba tam olarak üretime sokmadı.

Fren, kinetik enerjiyi (hareketi) başka bir enerjiye dönüştüren bir cihazdır. Geleneksel fren sistemi, aracın hızını azaltmak için kinetik enerjisini ısıya dönüştürmek için bir fren balatasının sürtünmesini kullanır. Bu sistem etkili ancak enerji açısından verimli değildir. Kinetik enerjiyi yakıt biçiminde geri getirmeye çalışmak çok daha kullanışlı olurdu.

Rejeneratif frenleme genel verimliliği arttırıyor ve frenlerin bileşen ömrünü uzatıyor.
–Bir sanayi ekipmanı reklamı

İçten yanmalı motor ve fosil yakıtlarla çalışan araçların en büyük sorunu, ataleti petrol haline geri döndürmenin imkansız olmasıdır. Bununla birlikte, elektrikli bir araçta, problem rejeneratif fren sistemi kullanılarak çözülebilir. Hareket, elektrikli bir araçta kablolardan geçen elektriğe bağlı olarak, hareketli bir parçadaki mıknatısları iten bir manyetik alan yaratarak sağlanır. Frenleme esnasında bu işlem ters çevrilirse, mıknatıslar bobinler içerisinde elektrik enerjisi üretir ve daha sonra bu enerji depolanabilir.
Rejeneratif frenler, diğer elektrikli taşıtlarda, özellikle trenlerde, verimliliği genellikle yaklaşık yüzde 15 arttırdığı için çok yararlı bulunmuştur.