James Faria ve Robert Wright, AstroTurf‘u icat ettikleri Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Monsanto, Inc. şirketinde birer araştırmacı olarak görevliydiler. Başlangıçta Chemgrass olarak adlandırılan ve spor ve oyun alanlarında kullanılmak için geliştirilen yapay çim, ilk kez 1964 yılında Rhode Island Providence’deki Moses Brown Okulu’nda kullanıldı. Şirket, ürünün 1966’da Houston Astrodome Stadyumu’na yerleştirilmesinden sonra AstroTurf adını almasını kabul etti. Ürünün patenti ise 1967’de alındı.


Kısa, astarlı ve naylon bir halı olan ilk yapay çim, gerçek çimlerden çok daha sertti ve bu durum onun üzerinde oynayan oyuncularda ciddi yaralanmalara neden oldu. Birçok İngiliz Ligi futbol takımı 1980’lerde AstroTurf adı verilen bu yapay çimi kullanmayı kabul etti ancak spor kulüpleri çok geçmeden doğal çimleri kullanmaya geri döndü. Ürün üzerinde yapılan iyileştirmeler sorunların büyük bir kısmının giderilmesini sağladı. Kum veya kauçuk dolgusunun eklenmesi, daha sağlam bir altlığın yanı sıra naylon iplik elyaflarının kullanılması sonucunda yapay çim, normal bir çim kadar sağlam bir hale getirdi.


AstroTurf’un en yeni versiyonu olan “üçüncü nesil” ürün, çim benzeri polietilen yeşil yapraklardan oluşuyor ve küçük siyah lastik parçalarla karıştırılarak oyun yüzeyini çok daha esnek bir hale getiriyor. Kauçuk parçaların oyuncuların ayaklarının etrafında dağılması olumsuzluğunu bir kenara bırakırsak, üçüncü nesil yapay çimin serildiği bir alanda yağmurlu bir günde bile çamur derdi olmaz.


Yapay çim, spor sahalarının bakımı sürecini tüm dünyada kökünden değiştirdi. Doğal çimlerin aksine, sıcak iklimlere uygun hale getirmek için sulama gerektirmeyen yapay çim, zaman geçtikçe uzamadığından onu biçmek de gerekmez. Yapay çim sayesinde daha önce sadece dışarıda oynanabilen birçok sporun kapalı stadyumlara taşınabilmesi de mümkün hale geldi.