Metal işçiliği aracılığı ile alet, silah ya da mücevher yapılabilmesi, insanoğlunun en önemli başarılarından birisidir. İşlenmiş metallere mutfak aletlerinden son teknoloji silahlara ve araçlara kadar pek çok farklı alanda rastlamak mümkündür. İçeriğinde herhangi bir metal barındırmayan bir nesnenin bile onun yapımı sırasında metal işçiliği ile oluşturulmuş bir alet kullanılarak yapılmış olma ihtimali son derecede yüksektir.
Arkeologların raporlarına göre insanoğlunun metal ile daha haşır neşir olması M.Ö. 8700lü yıllara tarihlenen bakırdan yapılmış bir kolyenin Kuzey Irak’ta bulunması ile birlikte başlar. Türkçe’si izabe olarak bilinen ve içerisinde metal bulunan bir kaya parçasından metal çıkarılması işlemi ise M.Ö. 5000li yıllarda, bakır madeninin eritilmesi ile metalin çıkarılması işlemi ile başladı. M.Ö. 4000’e gelindiğinde insanlar, altın kullanarak ve bakıra arsenik ekleyerek arsenikli bronz üretmeye başladı. Arsenikli bronz, muhtemelen insanların ilk ürettiği alaşım, ya da metal karışımıdır.
Her ne kadar bakırdan ağır olmasına rağmen arsenikli bronz büyük miktarlarda kullanıldı. Tarih öncesi dönemlerde metal işçiliği ile ilgilenen insanların genellikle topal olduğu belirtilir. Muhtemelen bu durum, o insanların değerli ancak bir o kadar da zehirli metallerle uzun süre etkileşim içerisinde olmaları sonucu ortaya çıktı.
M.Ö. 3500lü yıllara gelindiğinde ise kalay ve bakırın karıştırılması ile bronz else edildi. Bronz ticareti ilerledi ve insanların bronza olan ilgisi son derecede artarak bronzdan silahlar, zırhlar, dekorasyonlar ve araçlar yapılmaya başladı. Bronz Çağı’nın sonlarına yaklaşıldığında bronz ticareti azaldı ve kalay üretimi azaldı. Bronzun yerini demir ve bunun üzerine Demir Çağı aldı. Yüzyıllar sonra insanlar, az miktarda karbonu demir ile birleştirerek çelik üretmeye başladılar.