Tıpkı kendisinden otuz yıl sonra gelen SMS (kısa mesaj servisi) gibi ses kaseti (ya da resmi adı olan kompakt kaset), icad edilme amacı dışında bambaşka bir sebeple popülerlik kazanan bir konsept. Fransızca “küçük kutu” anlamına gelen bir kelimeden türemiş olan kaset, ses depolamaya yarayan bir ortam olmakla birlikte Philips, buluşunun bu özelliğinin yüksek kalitede ses depolamak için de kullanılabilecek olmasının pek önemli olduğunu düşünmüyordu. Philips’in kaseti üretme gerekçesi, dikte edilen yazı makinelerinde ve ucuz taşınabilir kayıt cihazlarında kullanılması idi.


1963 yılında duyurulan kaset, geçen on yıl içerisinde pazarda kendisine sağlam bir yer buldu. Başarısının altında yatan en temel etkenlerden birisi, Philips’in kaset üretiminde kullanılan teknolojinin bir kısmını ücretsiz olarak lisanslamaya yönelik verdiği karardı. Eski kaset kartuşlarında kullanılan bant ince, düşük kalitede ve iki makaralı teyplerde kullanılanların yarısı genişliğindeydi. Kasetler, bir yönde kayıt yapabilmek, diğer yönde de kaydı okuyabilmek üzere tasarlanmışlar ve kasedin her bir “yüzü” bir inçin on altıda biri genişliğine sıkıştırılmak zorundaydı. Kasetler bu yüzden daha az kullanılan frekansları kaydetmeye elverişli değillerdi.


Her ne kadar Dolby ses önleyicileri ve yüksek kalitedeki krom dioksit bantlar yüksek kalitede ses kaydını mümkün kılmış olsalar da, müzik kasetleri, ses uzmanları tarafından hiçbir zaman ciddiye alınmadı. Buna rağmen kasetler, 1990 ların ortalarına kadar kimi bölgelerde vinil plakların satışlarını bile zorlayan popüleriteye kavuştular.