Sözlük ya da sözlük çalışmaları bir dilin zengiliğinin ve kalıcılığının bir örneğidir. Özellikle yapılan sözlüklerdeki kelime sayısı ve hatta daha inceye inersek fiil ile isim sayısının farkları bize o dil hakkında bilmemiz gereken her şeyi verir. Ayrıca her sözlük bir tarihi tanıktır. Bugün bu etkisini pek görmesek bile tarihi dönemlerden kalma sözlükler hem bugünkü dillerin tanınmasında hem de o zaman etki ettiği dillerin tanınmasında büyük roller üstlenirler.
Türk dilinin bir dönemi ise karanlıktır. Verilen yazılı eserlerden Türk dili milattan önceye kadar uzatılabiliyor ama kaybolmuş birçok eserde göz ardı edilemiyor. Hal böyle olunca Türk Dili ve yaklaşık 22 diyalekti ve Cumhuriyet dilleri ile bilinen ilk yazılı eserlerden başlatılıyor. Türk dillerine temel oluşturacak ilk yazılı kaynak Orhun Abidelerdir ama o da sözlük maiyetinde değildir.
Türk dilinin bilinen ilk sözlüğü Divanü Lügati't Türk adı ile Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınmıştır. Eserin adı Arapça terkip biçiminde ele alınmıştır ve anlamı Türk Dillerinin Sözlüğü’dür. Dikkat edilirse burada Türk dili değil Türk dilleri ibaresi bulunmaktadır ki bunun da nedeni bu sözlüğün o zaman boylarının dilinden bahsetmesidir. Daha iyi kavramak için sözlüğün yazıldığı dönemi incelemek ve Kaşgarlı Mahmud’un kim olduğunu bilmekte gerekiyor.
Karahanlı Devleti 840 yılında kurulmuştur. Literatürde biraz da tartışmalarla ilk Müslüman Türk devleti olarak geçmektedir. Tartışmanın nedeni ise Oğuz boyunun Karahanlılar’dan önce Müslüman olduğudur tartışma götürmeyen bir durum varsa o da devlet olarak Müslümanlığı kabul edenin Karahanlılar olmasıdır. Karahanlı Devleti’nin Satuk Buğra Han zamanda din değiştirdiği yani Müslüman olduğu kabul edilir.
Karahanlı Devleti 1212 yılındaki yıkılışlarına kadar bugünkü Doğu Türkistan topraklarına bir imparatorluk olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Nitekim devlet yönetimde Ülüş yani ( Üleştirme ) sistemini kullanmaları da bunun bir göstergesidir. Ülüş sistemi bugünkü Türkoloji ve Tarih dünyasında göçebe halkların kullandığı en yaygın yönetim tarzı olarak ele alınmaktadır. Bir nevi parlamenter sistem kuran Karahanlılar önemli boylara kendi yakın akrabalarını geçirerek iç işlerde serbest ama dış işlerde merkeze bağlı bir sistem oluşturmuşlardı. Bu bakımdan bugünkü meclise tekabül eden bir de Toy vardı ki burada da devletin resmi işleri görüşülürdü.
Kaşgarlı Mahmud ise Karahanlı sülalesindendir. Aslında bu Divanü Lügati’t Türk’ün yazılış hikayesi de ilginçtir. Avrasya yazarlar birliğinin 2008 yılını Kaşgarlı yılı ilan etmesinden sonra ortaya çıkan bu hikâye oldukça ilginçtir. Kaşgarlı Mahmud bu sözlüğü hazırlamak için ülkesini karış karış gezmiştir ama akıllara da bir soru gelmektedir; acaba Kaşgarlı Mahmud bir haneden üyesiyken neden bir kitap yazmak için il il gezdi ve neden yalnızdı? Bunun cevabını ise tarihçiler şu şekilde tahkiye etmişlerdir:
Kaşgarlı Mahmud Doğu ve Batı olarak yönetilen Karahanlı devletindeki Batı Hakanı Buğrahan Muhammet Yağan Tekin’in torunu; ayrıca Şehzade Hüseyin Emir Tekin’in oğludur. Devletin merkezi ise Doğu Hakanlığıdır. Batı Hakanı Yağan Tekin 1005 yılında Doğu Karahalı hakanı Arslan Han’a bir nevi darbe yaparak onun yerine geçmiştir. Kaşgarlı Mahmud’un dedesi olan Yağan Tekin tahta geçtikten sadece 18 ay sonra tahtı Kaşgarlı Mahmud’un babası Hüseyin Emir Tekin’e devretme kararı almış ve bu devir töreni şenlikle kutlanmaya başlanmış. Her ne kadar şenlikler olsa da herkes bu karara sevinmemiştir. Hâlâ kağan olan Yağan Tekin’in eşlerinden olan Hanısı, tahta kendi kanından birisini geçirmek üzere harekete geçmiş ve diğer tüm şehzadeleri şenlikler sırasında zehirlemiş elbette Kaşgarlı’nın babasını da zehirlemeyi ihmal etmemiş. Bu halde geriye kalan tek şehzade İbrahim yani Hanısı’nın evladı tahta geçmiş. Yağan Tekin’in hayatta kalan tek oğlu Kaşgarlı Mahmud olunca İbrahim onun ölüm fermanını çıkarmış. Kaşgarlı Mahmud ise bir yolunu bulup saraydan kaçmış ve yakalanmamak için sürekli hareket halinde yoluna devam etmiş. Böylelikle biraz da zorla da olsa il il imparatorluğun her yerini gezmiş ve kendisini ise alim, gezgin, bilgin olarak tanıtmış. Kaşgarlı’nın bu hikayesini ise uğradığı yerdeki eserlerden anlıyoruz. Birçok eser Kaşgarlı’nın hangi şehirde ne kadar kaldığını anlatmaktadır.
Her ne kadar kaçak bir tigin (prens anlamında Eski Türkçe bir kelime) olsa da o yaşına kadar sarayda aldığı eğitim ile gerçekten de bir bilgin olmuştur Kaşgarlı Mahmud ve bu bilinç ile Divanü Lügat’it Türk adlı eserini kaleme almıştır. Bu sözlükte ise “ Esirgiyen, koruyan Tanrı’nın Adıyle: Her türlü öğüş, büyük iyilikler, güzel işler sahibi olan Tanrı adı içindir” diye başlayan bir giriş kısmı Kaşgarlı tarafından kaleme alınmıştır. Bu giriş kısmında Kaşgarlı Mahmud, eserin yazılış amacını ve kendisini tanıtmıştır.
Kaşgarlı Mahmud kendisini şu şekilde ifade etmektedir :
Ben onların en uz dillisi, en açık anlatanı, akılca en incesi, soyca en köklüsü, en iyi kargı kullananı olduğum halde onların şartlarını, çöllerini baştanbaşa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini belirleyerek faydalandım. Öyle ki, bende anlardan her boyun dili en iyi yolda yerleşmiştir. Ben onları en iyi surette sıralamış, en iyi bir düzenle düzenlemeşimdir. Bu paragrafta anlatılanların iki türde önemi vardır:

  1. Kaşgarlı Mahmud normal bir avam insanından daha yetkin olduğu anlaşılmaktadır.
  2. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini (…)” diyerek derlemesindeki boyları saymıştır.

Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t Türk adlı eserinin genel özellikleri:

  1. Divanü Lügati’t Türk, Türk dilleri sözlüğüdür. Bu bakımdan bugün çağdaş Türk dillerine ışık tutar.
  2. Divanü Lügati’t Türk antoloji niteliğindedir: Aslında bu cümleyi “Divanü Lügati’t Türk tanıklı bir sözlüktür” olarak da kurabiliriz. Divanü Lügati’t Türk sözcüklerin tanıkları olarak tanık göstermiştir. Bu tanıklar basit ya birleşik cümleler olduğu gibi dörtlüklerden de oluşabilir. Antolojinin şiir derlemesi olduğu düşünüldüğünde de Kaşgarlı Mahmud bilmeden de olsa bir “ Eski Türk Şiiri Antolojisi” yapmıştır. Nitelim Divandaki bulunan şiirler çeşitli araştırmacılar tarafından toplanmıştır. Bu araştırmacılar arasında Reşit Rahmeti Arat ve Talat Tekin de vardır.
  3. Divanü Lügati’t Türk ilk Türk dünyası haritasını içerir: Kaşgarlı Mahmud gezdiği yerlerden oluşan bir Türk dünyası haritası çıkarmış ve boyların nerede yaşadıklarını kadar nereye yayıldıklarına kadar birçok ayrıntıyı da göstermiştir.
  4. Divanü Lügati’t Türk ansiklopedik sözlüktür: Kaşgarlı Mahmud iyi bir araştırmacıdır ve bu sözlük sosyal yaşamla ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bir ansiklopedi niteliğinde sayılabilir.
  5. Divanü Lügati’t Türk’te halk hekimliği ile ilgili önemli bilgiler vardır: Bugünkü derlemelerde de görülen halk hekimliğinin o çağdaki bir fotoğrafını sunmaktadır.
  6. Divanü Lügati’t Türk’te argolar da bulunmaktadır: Bu Türk dilinin yaşı ile ilgilidir. Argo, kadim dillerde oluşur ki o dönemde de bir argo kültürünün olması dilin yaşını ele vermektedri.
  7. Divanü Lügati’t Türk bir kelimeyi sadece ait olduğu boy üzerinde vermemiştir. Kimi madde başlarında “ Şu boy bu şekilde söyler” diye notlarda bir derleme çalışması yapmıştır.
  8. Divanü Lügati’t Türk iki dilin de muhakemesidir: Divan’da bazı sözcüklerin Arapça karşılıkları da verilmiştir. Bu eserin amacı da zaten Türk dilinin ne kadar uz ne kadar güzel olduğunu ispatlamaktadır.

Divan hakkında söylenecekler bitmez. Oldukça kapsamlı ve gerçek bir kaynaktır Divan ve Türk diline hizmetleri de oldukça fazladır. Rahmetli Besim Atalay, 1939 yılında bu eseri 4 cilt olarak yayınlamıştır. İlk üç cilt çeviri son cilt ise dizindir.
Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügati’t Türk adlı eserinin giriş kısmında bir eserinden daha bahsetmektedir ki bu eserde Türk dilinin ilk söz dizim kitabı olarak tarihe geçmiştir. Bu harika kitabın ismi Kitab-ı Cevahiri'n Nahv Fi Lugati't Türk’tür fakat bu eser ne yazık ki bulunamamıştır.