Powerlifting Nedir?
Powerlifting, vücut geliştirmeye alternatif olarak ortaya çıkan pek çok fitness dalı gibi son yıllarda yükselen bir spor dalı. Güç sporları kategorisine dahil olan powerlifting, tarihsel anlamda vücut geliştirme ile birlikte gelişmiş olsa da yapısal anlamda daha çok olimpik haltere benzemekte.
Squat, bench press ve deadlift hareketlerinde belirli kurallar dahilinde en yüksek kiloyu kaldırmayı amaçlayan powerlifting sporunda, halterde olduğu gibi hareket başına üçer adet hak bulunmakta. Hareketler tek tekrar, maksimum ağırlık kaldırmak üzere uygulanmakta. Yapısal olarak haltere benzemezinin sebebi de bu. Peki vücut geliştirme ile tarihsel anlamda kesişimi tam olarak nasıldı? Gelin eski zamanlara bir yolculuk yapalım.
Powerlifting ve Vücut Geliştirme İlişkisi
Tarihe baktığımız zaman, powerlifting aslında vücut geliştirmeyle eş zamanlı olarak gelişip ilerlemiş bir spor. Bunun sebebi ise, vücut geliştiricilerin güçlenme konusuna da son derece önem vermesi.
Eski yıllarda, anabolik steroidler çok fazla kullanılmıyorken, vücudu doğal yollarla geliştirmenin en temel prensibi güçlenmek idi. Zaman geçtikçe, bu amaç yerini başka amaçlara bıraktı ve pek çok insan vücut geliştirme amacından sapmış bulundu. Eskiden, doğal yollarla kusursuz fiziklere ulaşmış olan vücut geliştiricilerin çoğu sırlarını powerlifting ile açıklamaktaydılar.
Kaslar, doğal yollarla geliştirilirken, ancak daha fazla miktarda yüke maruz kaldığında gelişmekte. Bu durum, kasların yeni şartlara adapte olmasını gerektirdiği için kasın gelişimi için ilk şart aslında. Dolayısıyla eskiden vücut geliştiriciler, ağırlıklı olarak bileşke egzersizleri ağır yapmaya odaklandılar. Eski zamanların vücut geliştiricileri, aynı zamanda powerlifting sporcusu dersek yanılmış olmayız.
Belli bir zaman sonra, anabolik steroid teknolojisi çok gelişti ve insanların güçlenme zorunluluğu da haliyle azaldı. Doğal yollarla vücut geliştiren kişiler için güçlenmek şartken, anabolik steroid kullanan kişiler için kasları belli miktarda yormak yetiyordu. Anabolik steroidler de, güçlenmeyi beraberinde getiren ilaçlar olduğu için vücut geliştirme daha çok ‘pump’ sporu olmaya başladı.
Temele ve eskiye bağlı kalan vücut geliştiriciler, powerlifting stilinde çalışmanın önemini daima vurguladılar. Eski sporculardan Franco Columbu, yeni sporculardan da Ronnie Coleman bu konuda verilebilecek en iyi örnekler.
Vücut geliştirme, amacın ‘pump’ olmaya başladığı bir spor haline geldikçe powerlifting ve vücut geliştirme akımı ayrışmaya başladı. Powerlifting, ağır kaldırmanın odak olduğu, fiziğin ve görünüşün vücut geliştirmedeki kadar önemsenmediği bir dal olarak ayrıştı. Vücut geliştirme de yalnızca görüntü odaklı, güzellik yarışması formunda bir podyum sporu olmaya doğru ilerledi.
Powerlifting Sporundaki Amaç
Günümüzde powerlifting sporunun tekrardan hızlı bir popülerleşme sürecine girmesinin sebebi ise bilimsel çalışmalara verilen önemin artması. Anabılik steroid kullanmayarak doğal yollarla vücut geliştirme yapan kişilerin aslında antrenmanını powerlifting parametreleri etrafında şekillendirerek, bileşke egzersizlerde güçlenmesi gerektiği artık her sporcunun bildiği bir gerçek. Üstüne, vücut geliştirmedeki gibi podyumda vücut sergilemek yerine bir spor müsabakası ile güç gösterilebilen powerlifting sporu bu sebeplerle yeni nesilin favori sporu olma yolunda ilerliyor.
Powerlifting sporu, genel bir güç sporu olarak görülse de zamanla bu durum değişti. Modern powerlifting trendindeki amaç, üç harekette de en ağır kaldırışı yapmaya çalışmak. Dolayısıyla hareket mesafesini azaltacak etkenlerden tutun da hareketin zayıf olan noktalarında güçlenmeye yönelik ekipmanların çıkmasına kadar pek çok yeni şekillenme söz konusu.
Amacın açıkça, kurallar dahilinde en yüksek ağırlığı kaldırmaya çalışmak olduğu powerlifting sporundaki hareket formları da en tartışmalı konulardan biri.
Sumo deadlift yaparken kısalan hareket mesafesi, low bar squat yaparken öne doğru eğilen sporcular, arch (köprü) oluşturarak bench press yapan sporcular vücut geliştirme ile uğraşan sporcuların hedefi haline gelmiş durumda.
Burada anlaşılması gereken durum şu ki, powerlifting sporunun podyum sporu olma yolunda ilerleyen vücut geliştirmeden ayrışıp bir güç gösterisi sporu olması sonrası ağır kaldırmak powerlifting için bir araç değil amaç olmuş durumda. Dolayısıyla, vücudundaki orantısal avantajları kullanmak bir powerlifting sporcusunun amacı halinde. Yani, hareket mesafesinin kısaldığına veya formun bozulduğuna dair iddialar aslında yersiz.
Haltercilerin en iyilerinin kısa boylu insanlar olmasıyla; en yüksek bench press rakamlarının kısa kollu ve iyi köprü kurarak bench press yapan insanlara ait olması, en yüksek squat rakamlarının bacakları ve boyları kısa sporculara ait olması, en yüksek deadlift rakamlarının uzun kollu ve kısa bacaklı kişilere ait olması aynı şeyler. Haltercilerin kısa boyluluğunu yadırgamadığımız gibi, powerlifting sporcularının da sahip olduğu avantajlardan dolayı bu sporcuları yadırgamamalıyız.
Powerlifting Nereye Gidiyor?
Ülkemizde de büyük bir hızla ilerlemekte olan powerlifting, dünyada da çok büyük bir hızla büyüyor. Her sene, aktif olarak yarışan powerlifting sporcusu sayısı ikiye katlanıyor. Türkiye’de yapılan ilk yarışmalar 20-30 kişilikken, 2 sene sonra günümüzde 150-200 katılımcı sayısına ulaşmış bulunuyor. Her geçen gün de katlanarak büyüyeceğe benziyor.
Kas geliştirmenin, doğal yollarla olduğu müddetçe ancak güçlenmekle mümkün olduğunun sırrını çözen yeni nesil, doğru sporu bulmuş gözüküyor. Tarihsel olarak temelinde vücut geliştirmenin yattığı bu alternatif spor, temel spor dallarından biri olma yolunda adım adım ilerliyor.