Türkiye’nin bölgedeki haklarından vazgeçmesinin ardından Türkmenlerin zorlu yılları da başladı. Zaman zaman katliamlara,göçlere ve asimilasyona maruz kaldılar.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Irak’ta Arap ve Kürtlerden sonra bölgenin üçüncü önemli unsuru Türkmenlerdir. Türkmenlerin Irak’a ilk gelişleri İslam’ın ilk dönemlerinde oldu. Türkmenler sınır boylarında görevlendirildiler ve bölgeyi vatan kabul ettiler.
Emeviler dönemine denk gelen bu yerleşimlerden sonra bölgeye gerçekleşen bir diğer göç hareketi Abbasiler döneminde yaşandı. Türkmenler Hilafet merkezini korumak göreviyle Irak’ın güney,orta ve Kuzey kesimlerine yerleştirildi. Uzun süreler İslam devletine hizmet eden Türkmenler için ayrıca Samarra adı verilen bir de şehir inşa edildi.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya
Türklerin bölgeye yoğun yerleşimleri ise 1055 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin ordusuyla Irak’a girmesi ile başladı. “Selçuklular devri Irak toplumu için en önemli devirlerdendir. Birlerce guz Irak’a ferden ferda köleler yada bir kaç gurup olarak değil , hür,Müslüman, fatih ve idareci bir topluluk olarak girdiler. Burada mülkün sahibi gibi davrandılar. el-Cezire, Şam ve Acem ülkeleri idareleri altına girdi.” Iraktaki Türk nüfus Selçuklulardan sonra Atabeylikler döneminde de artarak devam etti. Zengiler olarak adlandırılan Merkezi Musul olan Musul Atabeyliği (1127-1223) ile merkezi Erbil olan ve adına Beğtiginliler denilen Erbil Atabeyliği (1144-1232) bölgede hakimiyet sağlayan güçlü yönetimlerdi. Bölgede hakimiyet kuran diğer beylikler ise Hamrin dağları ile Hanekin dolaylarinda hüküm süren Türkmen İyvaki Beyliği ile Kerkük'te hüküm süren Kıpçak Beyliğiydi.
Yaklaşık 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan bölgenin kaderi I.Dünya savaşının son günlerinde değişmeye başladı. Osmanlı devleti Irak cephesinde ilk zamanlarda önemli başarılar elde etse de savaşın sonuna doğru pek çok kayıp vererek Musul’a kadar çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı devleti 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayarak teslim oldu. Ancak buna rağmen İngilizler ateşkesi çiğneyerek 10 Kasım günü Musul’u işgal ettiler.
İngiliz işgali ve Irak Türklerinin mücadelesi
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Irak'ın İngiliz işgaline girmesi, Türkmenler için, karanlık bir dönemin başlangıcı oldu. Toprakları İngiliz işgaline uğrayan Musul, Kerkük ve Erbil Türklerinin ileri gelenleri işgal güçlerine karşı mücadele etmek için hemen harekete geçtiler. İlk olarak, İngilizlerin, halkı Osmanlı devleti aleyhine kışkırtmalarını önlemek için çalışmalar yaptılar. İngilizlerin bölgedeki siyasi hakimleri, para vererek elde ettikleri bazı aşiret reislerini yanlarına çekmek için büyük ***ret gösteriyorlardı. Buna karşılık, Türklerin ileri gelen liderleri, İngilizlerin bu ***retlerini boşa çıkarmak için büyük çaba harcadılar.
İngiliz işgalinden sonra Bağdat'ta, Kerkük'te, Musul'da ve Irak'ın başka şehirlerinde, Osmanlı hakimiyetinin tekrar kurulmasını isteyen pek çok kişi vardı. Bunlar Bağdat'ta gizli bir Türk Cemiyeti kuruldu. Kısa zamanda çoğunluğu Kerküklü Türk ve Kürt subaylar ile emekli veya görevlerine son verilmiş birçok Arap subayı ve çok sayıda sivil bu cemiyetin etrafında toplandı.
Irak’ın genelinde İngiliz mandaterliğine karşı büyük bir tepki birikmekteydi. Nihayetinde bu tepkiler 4 Temmuz 1920’de isyan halini aldı. İngiliz yönetimine karşı çıkan isyanlardan biri de tamamı Türkmenlerden oluşan Telafer’de yaşandı. Arap aşiretleri de bu isyana destek verdiler. Ancak bu isyan İngilizler tarafından bastırıldı. Telaferliler şehri terk etmek zorunda kaldılar. İngilizler ise boş olarak girdikleri şehri top ateşiyle yıktılar. Bir süre sonra Telaferiler şartlı olarak yurtlarına geri dönebildilerse de halkın ileri gelen lider ve aydınların bir çoğu tutuklandı ve sürgün edildi.
Musul, Misakı Milli’ye dahil
Misakı Milli sınırları içerisinde yer alan Musul bölgesi için Türkiye siyasi çabaların dışında askeri bir takım faaliyetlerde de bulunmaktaydı. 1922 yılında bölgenin geri alınması için Yarbay Özdemir Bey görevlendirildi. Birtakım başarılar da sağlandı. Özdemir Bey Süleymaniye’ye kadar bölgeyi ele geçirdi. Ancak Kurtuluş savaşı sonrası İngilizlerle yeni bir savaşa girmemek adına Musul’un geleceği Lozan konferansına bırakıldı.
Lozan görüşmelerinde Musul’un meselesinde bir sonuca varılamadı ve Musul’un geleceği sonraya Türkiye ve İngiltere arasında yapılacak görüşmelere bırakıldı. Buradan bir netice çıkmaması halinde ise konunun Cemiyet-i Akvam’a ( Milletler Cemiyeti ) götürülmesine karar verildi.
Lozan konferansından sonra Türkiye ile İngiltere arasında başlayan ikili görüşmelerden de bir sonuç çıkmadı. İngilizler petrol bölgesi olan Musul ve Kerkük civarını Türkiye’ye bırakmayacaklarını açıkça ifade ettiler. Türkiye bölge ile ilgili tezlerini Cemiyet-i Akvam’da da savundu. Ancak Cemiyeti Akvamdan Musul’un Irak’a ait olduğu yönünde bir karar çıktı. Nihayetinde Türkiye 1926 yılında Ankara Antlaşması ile Musul üzerindeki haklarından vazgeçmek zorunda kaldı.
Irak Krallığı dönemi 1918-1958
Türkiye’nin bölgedeki haklarından vazgeçmesinin ardından Türkmenlerin zorlu yılları da başladı. Zaman zaman katliamlara,göçlere ve asimilasyona maruz kaldılar. 1918’de İngiliz hakimiyetine geçen Irak’ta 2 yıl sonra resmi olarak manda yönetimi kurulmuştu. Kurulan bu yeni yönetimin kabinesinde Kerküklü bir Türk bakan da vardı. Irak ile İngiltere’nin imzaladığı antlaşmaya göre hazırlanacak anayasada vatandaşlar arasında siyasi farklılıklar gözetilmemesi, okullarda anadilde eğitim yapılacağı belirtildi. 1925 yılında çıkarılan ilk anayasa hem Arapça hem Türkçe olarak yazıldı.1931 yılında çıkarılan yerli diller yasasıyla da Türklerin çoğunluk oluşturduğu bölgelerde eğitim dilinin Türkçe olacağı ve mahkemelerde yargılamanın Türkçe yapılacağı belirtildi. Ancak 1936 yılında yaşanan hükümet değişiminden sonra verilmiş olan haklar geri alınmaya başlandı.
Cumhuriyet dönemi
Irak Türklerinin yaşamış oldukları siyasî gelişmeler, özellikle 1958’den günümüze kadar olan dönem içerisinde, Irak’taki siyasi , askeri olaylara paralel bir şekilde gelişti. 14 Temmuz 1958’de gerçekleşen askeri darbe sonrasında Irak’ta Kraliyet rejimi devrildi ve yerine Cumhuriyet rejimi kuruldu. Ancak cumhuriyet dönemi de Türkmenler için huzur getirmedi. Bir yıl sonra Cumhuriyetin birinci yıldönümü kutlamaları sırasında, Kerkük’te Türkmenlere yönelik büyük bir katliam gerçekleştirildi. Tarihe 59 Kerkük Katliamı olarak geçen üç gün süren katliamda kadın çocuk yaşlı çok sayıda insan öldürüldü. Evleri dükkanları yağmalandı.
Baas dönemine gelindiğinde ise 24 Ocak 1970 tarihli karar ile Türkmenlerin kültürel haklarının verilmesi kabul edildi. Ancak bu karar göstermelikti ve kısa süre sonra içeriği boşaltıldı. Ve 1975’ten sonra Türkmenleri Araplaştırma politikasına döndü. Türk okullarının isimleri Arapça isimlerle değiştirmekle başlayan süreç Kerkük ve çevresinde Türklerin nüfusunu azaltmaya ve bölgeye yönelik Arap göçlerini teşvikle aratarak devam etti.
Saddam Hüseyin’in iktidara geldiği 1980’den itibaren ise bu politika daha planlı hale getirildi. Saddam Hüseyin yönetimi, Ocak 1980 tarihinde almış olduğu bir kararla, Türkmenleri topluca güneye ve oralarda Araplar arasında üç ayrı bölgede yerleştirme kararını aldı. Ancak Eylül 1980 tarihinde başlayan İran-Irak Savaşı nedeniyle bu girişimden vazgeçildi. Bununla beraber savaş süresince yine de Türk bölgelerine Arapların yerleştirilmesine devam edildi. Bu amaçla, 1984 ve 1986 yıllarında Devrim Komuta Konseyi aldığı kararlar ile nüfus kütüğünü Kerkük’e nakledenlere büyük maddi destekler verildi.
Körfez Savaşı sonrası
Buna karşın Türkmenlere yönelik her türlü zulüm, sürgün, işkence ve idam sıradan hale geldiği bu yıllarda, Türkmenlerin ***rimenkul ve ticarî araç almaları, Arap ortağı olmadan işyeri açmaları yasaklandı.
Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında, Irak ordusunun Kuveyt’ten büyük bir bozguna uğratarak çıkartılmasının ardından , güneyde Şiîler ve kuzeyde Kürtler tarafından başlatılan 1991 halk ayaklanmasına Türkmenler de katıldılar.
Saddam Hüseyin rejimi, güneydeki ayaklanmayı bastırdıktan sonra, 1991 senesinin Mart ayında,kuzeyde Kürtlerin ve Türkmenlerin başlatmış oldukları ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırdı. Yaşananların ardından bir milyon insan (Türkmenler ile Kürtler), Türkiye ve İran’a sığınmak zorunda kaldılar.
1991’de başlayan Amerikan müdahalesinin ardından 36.paralelin kuzeyi fiilen merkezi yönetim dışında ve Amerika tarafından koruma altına alındı. Böylece Türkmenlerin büyük kısmı daha özgür bir ortama kavuştu. 2003 işgaline kadar süren bu dönemde başta Kerkük olmak üzere Türkçe eğitim veren okullar ve Türkçe gazete-dergi ve radyo-televizyon yayını başladı.
Irak’taki Türkmen nüfusun ne kadar olduğu ise net olarak bilinmemekte. 1957 yılında Irak’ta henüz Krallık döneminde yapılan nüfus sayımında ülkede 500.000 ve 1959’da yayınlanan sayımlarda ise Türkmenlerin sayısı 567.000 olarak gösterilmiştir. Iraktaki nüfus artışı dikkate alındığında yaklaşık 2 milyon kadar Türkmen nüfusun olduğu tahmin edilmektedir.
Kaynaklar;
Suphi Saatçi,Tarihten günümüze Irak Türkmenleri
Aydın Bayatlı,Irak Türklüğünün yakın siyasi geçmişi ve bugünü
Ekrem Pamukçu, Kerkük Kıpçak beyliği ve Kerkük tarihi