Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a yürüyüşü hem AKP yönetimini hem de MHP yönetimini çıldırma sınırına getirdi.
CHP Genel Başkanı’na insanın aklını mantığını allak bullak eden suçlamalar yöneltildi.
Bu “sözde” Adalet Yürüyüşü FETÖ’cüler, PKK’ciler tarafından ayakta alkışlanıyor, denildi.
CHP’nin zaten “bölücü terör örgütü ile ilişkisi olduğu biliniyor”, denildi.
Bu yürüyüşte “halk nerede” diye soruldu.
O yolları biz, “sizler yürüyesiniz diye mi yaptık” türü tuhaf sorular ortaya atıldı.
Sayın Kılıçdaroğlu bu zırvalara aldırmadan -peşinde on binlerle- yürüyüşünü sürdürdü.
***
Bugün (perşembe) yürüyüşün 22. günü. İstanbul’a 40 küsur kilometre kaldı. Yüzlerce kilometrelik yol boyunca ufak tefek birtakım protestolar dışında kayda değer olumsuz bir olay yaşanmadı.
Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul’a yaklaştıkça kendisine yöneltilen suçlamaların, sözlü saldırıların dozu da artış gösterdi.
Bu suçlamaların, saldırıların toplumda karşılık bulmaması, AKP ve MHP yönetimlerini büsbütün öfkelendirdi.
Baktılar ki ellerinden bir şey gelmiyor, sonunda “gaflet” sözcüğüne sarıldılar.
Önce Sayın Başbakan Binali Yıldırım bu sözcüğü kullandı: “15 Temmuz katili, eli kanlı FETÖ’nün ayakta alkışladığı bir yürüyüşü yapmak adalet değil, olsa olsa gaflettir.” Benzer sözleri 4 Temmuz’da da yineledi: “Yollar millet içindir. Temeli millet olmayan bir yürüyüş, yolu da incitir, yolcuyu da incitir. FETÖ’nün ayakta alkışladığı bu yürüyüşün adımları milletin adımları değildir. Bu bir adalet yürüyüşü değildir, bu bir gaflet yürüyüşüdür.”
FETÖ alçakları bu yürüyüşü nerede alkışlıyor? Kim görmüş, kim tanık olmuş? Biz bunları anlamaya çalışırken Sayın Cumhurbaşkanı da Fransız televizyonu France 24 muhabiri ile yaptığı görüşmede Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne ilişkin olarak aynı sözcüğü kullandı.
Demek yürüyüş biraz uzasa o cenahtan toplu halde “Ey bre gafil Kılıçdaroğlu!” haykırışları duyacağız.
***
Gaflet sözcüğünün sözlüklerdeki karşılığının “yanlış yolda olmak, dikkatsizlik” olduğunu biliyoruz. Salt “adalet” için bir yürüyüş eylemi yapmak niçin gaflet olsun? Toplumun geniş kesimleri de böyle düşünüyor olmalı ki Kılıçdaroğlu’na sempati giderek artıyor.
Bu sözcüğü dillerine pelesenk eden AKP yöneticilerinin dikkatlice aynaya bakıp düşünmelerini öneriyorum. Belki “esas gafillerin kim olduklarını” bulabilirler.
Bu yazıyı yazdığım sırada televizyon Avrupa Parlamentosu’na sunulan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü üyelik müzakerelerinin dondurulmasına ilişkin tasarının 477 evet oyuyla kabul edildiğini duyurdu.
Aynı televizyon kanalı dün de Büyükada’da rutin bir toplantı yapan Nalan Erkem’in (Helsinki Yurttaşlar Derneği), İlknur Üstün’ün (Kadın Koalisyonu), İdil Eser’in (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi), Veli Acu’nun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Günal Kurşun’un (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Nejat Taştan’ın (Eşit Haklar İçin İzleme Derneği), Özlem Dalkıran’ın (Helsinki Yurttaşlar Derneği) ve Şeyhmuz Özbekli’nin (Mazlum Der eski yöneticisi) “bilinmeyen bir nedenle” gözaltına alındıklarını duyurmuştu.
Avrupa Parlamentosu’nun kararının gerekçesi 16 Nisan Referandumu sonrası yapılan anayasa değişikliğinin Kopenhag Kriterleri ile bağdaşmamasıdır.
Ey AKP’liler… Eğer bu yazılanlar arasında bir ilişki kurabiliyorsanız gerçek gafillerin kim, kimler olduğunu da buldunuz demektir.

Deniz Kavukçuoğlu