Fasulye, içinde oligosakkarid adını taşıyan şeker molekülleri barındırıyor.
Ve şekerin bu türü ne mide ne de ince bağırsak tarafından sindirilebiliyor. Besin, kalın bağırsaklarımızda bakteriler tarafından parçalanıyor ve bu bakteriler işlem sırasında hidrojen, nitrojen ve karbondioksit başta olmak üzere farklı türde gazlar açığa çıkarıyor.
Ancak vücudunuzdan çıkan kötü kokunun kaynağı bu gazlar değil...
Söz konusu şeker moleküllerini parçalayan bakteriler bu sürecin sonucunda metan gazı üretmeye başlıyorlar. Metan gazının seviyesi arttıkça ve bu gaz kaslarımıza baskı yapmaya başladıkça anüs büzücü kaslara baskı yapmaya başlarlar ve biz de rahatsız olduğumuz için bu gazı vücudumuzdan çıkarırız.
Yediğimiz her yemeğin bedenimiz tarafından kabul edilmesi ve öğütülmesi gerekir.
Sindirim sistemimizin görevi, vücudumuza aldığımız maddeleri parçalayarak besin sınıfında olan şeyleri organlarımıza ve vücudumuzun çeşitli bölgelerine göndermek ve böylelikle yaşamımızı devam ettirmemizi sağlayan enerjiyi sağlamaktır.
Besinlerin parçalanma yöntemi ise sindirim sistemimizin her bir halkası için farklıdır.
Besinleri ilk olarak çiğneyerek parçalar ve midemize göndeririz. Burada parçalama işlemi enzimler ve asitler tarafından sürdürülür ve ardından ince bağırsak işe koyulur. Burada yediğimiz şeyin içinde bulunan protein, yağ ve karbonhidratlar, difüzyon adı verilen bir süreçle kana karışır.
Geriye kalanlar ise kalın bağırsağa aktarılır.
Ve burada, içlerinde bulunan su emilir. Besinlerden geri kalanın içinde bulunan suyu absorbe etmek dışında kalın bağırsağın gördüğü bir başka iş ise polisakkaritleri parçalamaktır. Az önce sözünü ettiğimiz oligosakkarid de kalın bağırsağımızda parçalanan şeker moleküllerinden bir tanesidir.
Çünkü vücutlarımızda bu tip molekülleri parçalayacak enzim bulunmamaktadır.
Bu sebeple kalın bağırsağa kadar ilerleyen bu moleküller, burada bakterilere yem olmaktadır. Bunlar, vücudumuz için faydalı bakterilerdir çünkü çeşitli vitaminlerin ve antikorların üretiminde önemli rol oynamaktadırlar. Onların bize verdiği tek zarar ise minicik ve masum kötü kokulu gazlar üretmeleridir. Bu kadarını da hak etmiyorlar mı...
Ancak vücudumuzdaki bu kötü koku oluşumunu önlemek mümkündür...
Örneğin aspergilus adı verilen bir küf türü, oligosakkaridleri parçalayan bir enzime sahiptir ve böylece kalın bağırsağımızdaki bakterilerin gaz üretmesinin önüne geçer. Diğer yandan yemeğinizi pişirmeden önce fasulyeleri birkaç saat suyun içinde bekletmek ve yumuşayıp fermente olmalarını sağlamak da yemeğinizin gaz yapma ihtimâlini azaltır...