Srebrenitsa… Tüm dünyanın gözü önünde, 20. yüzyılın sonlarında, Yugoslavya İç Savaşı sırasında Sırp ordusunun en az 8 bin Bosnalıyı öldürdüğü ve yüzlerce kadına da tecavüz ettiği; savaştan önce ülkesinin en büyük ekonomilerinden birine sahip olan, ancak savaştan sonra enkaza dönen bir kent.25 Haziran 1991’de Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle Yugoslavya’da çözülme süreci ve buna eşlik eden çatışmalar başladı. Diğer ulusların bağımsızlık mücadelesi vermelerinin aksine Sırplar, Yugoslavya’nın dağılmasını önlemek, Yugoslavya’yı meydana getiren cumhuriyetleri ele geçirmek ve Büyük Sırbistan’ı kurmak hedefindeydi. NATO, BM ve Rusya’nın bölgedeki çıkarlarının uymaması ve bölgedeki çatışmaları körüklemeleri olayları içinden çıkılamaz hâle getiriyordu. Bütün bunların üstüne Sırp milliyetçilerinin Büyük Sırbistan ülkülerinin önünde Müslüman Boşnak halkını en büyük engel olarak görmeleri ise kaçınılmaz bir kıyımın gerçekleşeceğini haber veriyordu. İzlenecek politikanın sinyalleri ise 1989’da, yani Sırpların Osmanlı’ya karşı kaybettiği 1389 Kosova Meydan Savaşı’nın 600. yılında, Kosova’da yaklaşık 1 milyon Sırp’a hitaben yaptığı konuşmasında Sırp lider Miloseviç tarafından veriliyordu. İntikam duygularıyla ve hesaplaşma arzusuyla dolu konuşmasıyla Miloseviç, Sırp halkını galeyana getirmeyi başarmıştı.Öfke ve kin dolu bir Sırp ordusunun hedefinde olan Srebrenitsa, Yugoslavya İç Savaşı sırasında BM tarafından güvenlikli bölge ilan edilen 6 kentten biriydi ve 600 askerden oluşan Hollanda Barış Gücü’nün koruması altındaydı. Takvimler Temmuz 1995’i gösterdiğindeyse, sığınan mültecilerle birlikte nüfusu 60 bine dayanan şehre Sırplar tarafından yapılan tacizler sıklaşmış, şehir ablukaya alınmıştı. Yiyecek ve ilaç sıkıntısı yaşanan kentte çeşitli hastalıklar ve açlık ortaya çıkmış, birçok kişi henüz şehir düşmeden hayatını kaybetmişti. Kampın Hollandalı komutanı Thom Karremans’ın BM’den ısrarla istediği destek bir türlü gönderilmiyordu. BM’nin bu tavrının nedeni olaydan yıllar sonra eski Hollanda Savunma Bakanı Joris Voorhoeve’in Fransa, İngiltere ve ABD arasında 1995 yılı Mayıs ayında barış gücü askerlerinin kaçırılmasının ardından imzalanan gizli anlaşma nedeniyle Srebrenitsa’ya hava desteği verilmediğini açıklamasıyla ortaya çıktı. Tüm dünyanın yaklaşan Sırp tehlikesine karşı sessiz kalması, Bosnalıların kampın girişinde teslim ettikleri silahları geri istemelerine ve şehrin savunmasının kendilerine verilmesi talebine yol açtı. Ancak bu talepler Hollandalı komutan tarafından reddedildi.
Kaynak: gazeteci.nl
Sırp güçlerinin güvenlikli bölgeleri bombalamaya başlaması, ardından 300 BM askerini rehin alması üzerine Hollandalı komutan Karremans şehri, içindeki savunmasız binlerce Bosnalıyla birlikte Sırp komutan Ratko Mladiç’e teslim etti. Bu ikilinin birlikte kadeh kaldırdıkları fotoğrafın medyaya servisi üzerine dünya Karremans’ı bir şehri ölüme terk etmekle suçladı ancak Hollandalı komutan bu teslimiyetin BM’nin destek göndermemesinden, çaresizlikten dolayı yapıldığını ileri sürdü.Mladiç, 11 Temmuz’da Srebrenitsa’da kayda alınan konuşmasında, Türklerden intikam alma vaktinin geldiğini, Srebrenitsa’yı Sırp halkına armağan edeceğini söylüyordu. Aynı gün şehrin tesliminden sonra Bosnalılar ellerinde kalan silahları teslim etmişti. 12 Temmuz’da Bosna halkının önderleriyle buluşan Mladiç, daha önce günlüklerine “50 bin Boşnak’ı öldürmek bir şey değil, onu sonra da yaparız. Önemli olan Müslüman halkı bu topraklardan temizlemektir.” yazarak belirttiği asıl niyetini, yüzlerine karşı da şu şekilde söyledi: “Allah size burada yardım edemez, ama Mladiç edebilir.” Yapılan açıklamaların ardından 12-77 yaş arası erkekler diğerlerinden ayrılmaya başlandı, depolarda hapsedilmiş kadın ve çocuklar otobüslere bindirilerek kampın dışına götürüldü. Hollandalı askerlerin şehri tamamen terk etmesiyle başlayan katliamda yaklaşık 5 bin Bosnalının katledilmesi üzerine geceye doğru şehrin geri kalanı ormanlara kaçmaya başladı ancak kaçanlar Sırplar tarafından yakalandı ve katledildi. Sırp askerler tanınmaması için cesetleri parçaladı ve toplu mezarlara gömdü.Katliamın bilançosu Batı’nın baskısının artması üzerine Sırpların ilerleyişini durdurmasının ardından ortaya çıktı. 12-18 Temmuz tarihleri arasında en az 8.372 Bosnalı erkek öldürülmüş, binlerce Bosnalı kadına tecavüz edilmiş, kentte ve çevresinde 64 toplu mezar bulunmuştu. Katliam kayıtlara II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olarak geçti.Katliamın sorumluları olan başta “Bosna Kasabı” lakaplı Ratko Mladiç olmak üzere dönemin birçok Sırp komutanı, olaylardan yıllar sonra uluslararası aktörlerin baskısıyla yakalandı ve Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edildi. Yargılamalar sırasında sanıklar savaşta BM ve NATO’yla yaptıkları gizli anlaşmaları ve Avrupa devletleriyle yapılan gizli görüşmeleri açıklayacaklarını söyleyerek bu kuruluşları ve devletleri tehdit ettiler. Yargılanan lider Slobodan Miloseviç’in ise yaptığı tehditlerin ardından hücresinde ölü bulunması, katliamın arkasında hangi güçlerin bulunduğunu ve bu güçlerin ne gibi çıkarlarının olduğunu sorgulamamıza neden oluyor.