NOT: AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.

Âl-i İmrân Sûresi 196. Ayet; Kafirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın.
Nisâ Sûresi 75. Ayet; Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zâlim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
En’âm Sûresi 123. Ayet; İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Halbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar.
En’âm Sûresi 131. Ayet; Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah’ın, halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk etmeyeceği içindir.
A’râf Sûresi 4. Ayet; Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut gündüz istirahat halinde iken gelmişti.
A’râf Sûresi 88. Ayet; Şuayb’ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şuayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız.” Şuayb, “İstemesek de mi?” dedi.
A’râf Sûresi 96. Ayet; Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.
A’râf Sûresi 97. Ayet; Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
A’râf Sûresi 98. Ayet; Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
A’râf Sûresi 101. Ayet; İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
Yûnus Sûresi 98. Ayet; Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı! (Yûnus’un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık.
Hûd Sûresi 102. Ayet; Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz onun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir.
Hûd Sûresi 117. Ayet; Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak etmez.
Hicr Sûresi 4. Ayet; Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır.
İsrâ Sûresi 16. Ayet; Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
İsrâ Sûresi 58. Ayet; Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helak edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor.
Kehf Sûresi 59. Ayet; İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler… Helak edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik.
Enbiyâ Sûresi 6. Ayet; Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler?
Enbiyâ Sûresi 11. Ayet; Biz zulmetmekte olan nice memleket kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.
Enbiyâ Sûresi 95. Ayet; Helak ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkansızdır.
Hac Sûresi 45. Ayet; Halkı zulmetmekteyken helak ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!
Hac Sûresi 48. Ayet; Zalim oldukları halde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır. Dönüş yalnız banadır.
Furkân Sûresi 40. Ayet; Andolsun, senin kavmin, bela yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Şuarâ Sûresi 208. Ayet; Biz hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helak etmedik.
Neml Sûresi 34. Ayet; (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hale getirirler. İşte onlar böyle yaparlar.”
Ankebût Sûresi 31. Ayet; Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz bu memleket halkını helak edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler.
Ankebût Sûresi 34. Ayet; Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz.
Sebe’ Sûresi 34. Ayet; Biz hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkar ediyoruz” demişlerdir.
Talâk Sûresi 8. Ayet; Nice kentlerin halkı Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azdılar. Bu yüzden kendilerini çetin bir hesaba çektik ve görülmedik bir azaba çarptırdık.