Asırlardan beri İslamî bir gelenek olarak her yıl belirli günlerde uygulanan kurban bayramı, aslında birçok diğer medeniyetlerde de farklı biçimlerde kendine yer edinmişti. Öyle ki bazı medeniyetler bırakın hayvanları, insanları dahi kurban ederlerdi!

İlahi bir amaçla kurban kesmek adeti, bazı bilim insanlarına göre tarihin de başlangıcı olan, Sümerler'de görülür.





Mezopotamya'nın eski misafirlerinden olan Sümerler, birçok tanrıya inanmaktaydılar. Bu tanrıları için yılın belirli zamanlarında kurban veriyorlardı. Benzer adetler Mısır'da, Japonya'da ve Çin'de de uygulanmaktaydı. Ölen Çin imparatorunun cariyelerinin de zehirle öldürülüp hükümdarla birlikte defnedildiği bilinmektedir. Anadolu topraklarında ise Hititler'de benzer kurban gelenekleri mevcuttu.

Tanrılar için insan kurban eden medeniyetlerin başında ise akla ilk gelen topluluk Mayalar'dır.




M.Ö. 600'lerden Amerika'nın keşfine kadar kıtaya hakim olan bu toplum, Hindistan'da ineğin kutsal görüldüğü gibi yırtıcı bir hayvan olan jaguarı kutsal görüyordu. Tanrılarına insan kurban etmek onların dini bir gerekliliğiydi. Kurban verilen insanların yeraltında iyi bir yaşam süreceklerine inanırlardı.

Çin ile aynı coğrafyada konar göçer olarak yaşayan atalarımızın da böyle bir kurban geleneğine sahip olmaması düşünülemezdi.





Nitekim İslam Öncesi Türk tarihinde de yılın belirli zamanlarında hayvanların kurban edildiği bilinmektedir. Bu eski inançta Gök Tanrı, ataların ruhu ve doğanın kuvvetine inanılır, bunlar için kurban verilirdi. Genellikle nadir bulunması sebebiyle değerli olan beyaz atlar kurban olarak seçilirlerdi. Aynı zamanda hayata veda eden hükümdarın atı da kurban edilerek onunla birlikte mezara koyulurdu.

Esasında kurban denilince zihinde ''kanı akıtılan bir varlık'' canlanması da alışılmış bir yanlıştır.
Kelime anlamı ''bir nesnenin tanrıya sunularak kutsanması'' manasına gelen kurban, sadece seçilen varlığın canının alınmasıyla yapılmazdı. Birçok medeniyette çeşitli yiyecekler, nadir hediyeler ve içkiler de tanrılara kurban yerine verilirdi.

Yahudilik inancında da kurbanlar kanı akıtılan varlıklar ve hediyeler olmak üzere iki türlü verilmektedir.

Yılın belirli zamanlarında birden fazla sefer kurban edilen hayvanların yanı sıra, yiyecek, su ve şarap gibi içeceklerin kurban olarak sunulması da hediye türünü teşkil eder. Hristiyanlık inancında ise Hz. İsa'dan önce benzer adetler görülüyorsa da İsa peygamberin ölümü ve kanının akması, verilen ve verilecek ilk ve tek kurban sayılmıştır. Bundan sonra da hayvan kurban etmek adeti benimsenmemiştir.

İslamiyette ise Hz. Peygamber döneminden önce putlara çoğunluğu hayvanlar olmak üzere bazen insanların dahi kurban edildiği bilinmektedir.




Kur'an'da detaylıca anlatılmayan kurban kesmek ibadeti, Hz. Peygamber'in açıklamaları, hükümleri ve tavsiyeleriyle şekillenmiştir. Bu zeminde Hz. Peygamber'in 624 yılından itibaren bayramda, hac ve umre ibadetlerinde kurban kestiği ve bu ibadetin nasıl yapılması gerektiği hakkında hadislerde bulunduğu bilinmektedir.
Bu zeminde gelişen kurban bayramı geleneği günümüze kadar ulaşmış vaziyettedir. Yılda bir defa kurban bayramında uygulanan bu ibadet ve gelenek, dini yönünün yanı sıra sosyal olarak da birçok tesire sahiptir.