Bugün çalan ders ziliyle milyonlarca öğrenci yeni eğitim öğretim yılına başlamış oldu. Ancak bu yılki eğitim öğretim yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TEOG'un kaldırılması gerektiği yönündeki açıklamasının ardından, sistem tartışmasının gölgesinde başladı. Bu tartışma eğitim uzmanlarını da ikiye böldü. Bazı uzmanlar, ülkemizdeki okullar arasında eşitsizlikler bulunduğunu ve öncelikle bunların giderilmesi gerektiğini belirtiyor. Öte yandan test sonuçlu bu sınavın, öğrencinin okulda bireysel yeteneklerini ortaya çıkarmasını engellediğini, kaldırılmasının bu açıdan faydalı olacağını belirten uzmanlar da bulunuyor. Gelin tartışmaya yakından bakalım...





Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, "Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, oradan da girersin üniversite imtihanlarına" açıklamasıyla başlayan sistem değişikliği tartışması sürüyor.


Eğitim çevrelerinin artılarını ve eksilerin senelerdir tartıştığı, yıllar yılı ismi ve niteliği değişse de özünde merkezi bir sınav sonucuna göre öğrencileri liselere yerleştirme sistemi bu şekilde bir kez daha gündeme geldi.
Başbakan Binali Yıldırım da bugün Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile beraber Şanlıurfa Hacı Abdurrahman Özdemir Ortaokulu'nda düzenlenen 2017/2018 eğitim öğretim yılı açılış törenine katıldı ve TEOG'la ilgili şunları söyledi:
"Amacımız, yavrularımızın ortaokuldan sonra gönül rızasıyla, gönül rahatlığıyla istedikleri, kabiliyetlerinin en uygun olduğu lise kısmına devam etmeleridir."

"Bu öneri tartışılmaya açılmalıdır ama durum tam tersini gösteriyor"

Peki eğitim uzmanları bu konuda ne düşünüyor?
BBC Türkçe'den Fundanur Öztürk'ün haberine göre, eğitimci yazar ve Eğitim Sen Eski Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, eğitimle ilgili büyük çaplı kararların akşamdan sabaha alınamayacağını savunuyor.
"Türkiye koşullarda açıklamayı yapan Sayın Cumhurbaşkanı olunca, kararın ardındaki bilimsel endişeler geri plana atılıyor. Bu kararın planı, hazırlığı yapılmadan, hele ki okullar açılmadan iki gün önce açıklanmasının bilimsel bir karşılığı yok."
"Dolayısıyla Türkiye sistematiği açısından oldukça manidar. Demokrasinin işleyen karar ve katılım mekanizmaları vardır ve bunlar bu süreci tartışır. Bu öneri tartışılmaya açılmalıdır ama durum tam tersini gösteriyor."

"Okullar arasında eşitsizlik var"

Dinçer, ilkesel olarak merkezi düzeyde yapılan tüm sınavların azaltılması gerektiğine inandığını ancak TEOG'un sorunlarını, eğitim sisteminin diğer sorunlarından izole tartışmanın mümkün olmadığını söylüyor:
"Türkiye'deki eğitim sisteminin temel sorunlarından bir tanesi sistemin kendi içinde yarattığı eşitsizliklerdir. Bir tarafta yüksek donanımlı okullar varken diğer yanda imkânlardan mahrum okullar var. Ayrıca zengin eğitime ayda 600 lira harcıyorken yoksul bir lira harcıyor. Böyle olunca eğitime erişim varlıklıların avantajına dönüşüyor."
"Ana dili Türkçe olmamasına rağmen Türkçe eğitim alan milyonlarca çocuğun senelerce okuma yazma becerisi gelişmiyor. Ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olması, imam hatip liseleri gibi dini eğitim veren kurumlara tanınan ayrıcalıklar da ayrımcılıktır."

TEOG'a hangi alternatifler bulunuyor?

TEOG'a alternatif olarak gösterilen sistemler arasında en çok öne çıkan, öğrencilerin ortaokullarındaki derslerden aldıkları notların baz alınması, ya da bulunduğu ilçedeki liseye doğrudan geçiş olarak karşımıza çıkıyor.
Nitekim sınav odaklı olmayan ikamete dayalı sistem ile "liselere geçiş sisteminin" değişmesi, MEB'in Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan 2017 Performans Raporu'nda da yer alıyor:
"Ortaöğretimde yeni liseler arasında kalite farklılıklarını asgari seviyeye indirecek tedbirler alınacak. Okullar arasındaki farklılıkların azaltılmasıyla eşzamanlı olarak, ortaöğretimde öğrencilerin ikametlerine en yakın okullardan birinde öğrenim görmesinin altyapısı oluşturulacak."
Dinçer ise eğitimdeki fırsat eşitsizliklerinin bu sistemde de sorunlara neden olacağını vurguluyor:
"Biliyoruz ki pek çok okul şişirme notlar veriyor. Dolayısıyla okullardaki sınav sisteminin de çok nesnel olduğu söylenemez. Ayrıca bu kadar eşitsizliklerin olduğu bir sistemde asgari ölçülerde bir sistem kurabilmek için çok ciddi saha çalışması yapılması gerekiyor. Son 15 yıllık hükümet yılında hem değişen müfredatlar, sistemler ele alındığında toplum ciddi manada eğitime güvensizlik duyuyor."


"Devlet okulları arasında çok fark yok"

Eğitimci Bekir Gür ise 'başından beri problemli' olarak değerlendirdiği TEOG'la ilgili yapılan açıklamalardan mutlu olduğunu söylüyor:
"Hem veli hem de eğitim bilimci olarak bu açıklamalarda son derece memnunum. Dünyada bizim kıyaslanabileceğimiz ülkelerin hiçbirinde böyle bir öğrenci yerleştirme sistemi uygulanmıyor. Dolayısıyla bizim 14 yaşındaki çocukları başarıları temelinde liselere yerleştirmemiz zaten sorunlu bir sistemdi."
"Kamuoyu da Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarından genel olarak mutlu. Çünkü kendisi makul olanı işaret ediyor. Çocukların çoğunluğu mahallesindeki liseye gidecekler, bu liseler sınavsız öğrenci alacaklar, ama az sayıda okul belki ilkesel olarak sınavla öğrenci almaya devam edecek."


Gür devlet okulları arasında çok büyük bir eğitim farkının söz konusu olmadığını, dolayısıyla sistemin işleyeceğini savunuyor:
"Devlet okullarına atanan öğretmenlerin seçimi, ataması aynı kriterlerle yapılıyor. Ama hasbelkader bu okulları sınava göre sıraladığımızda, oradaki öğrencileri ve öğretmenleri de etiketlemiş oluyoruz. Bunun eğitime faydasını bu güne kadar görmedik. Tam tersine bu etiketlemenin öğrenci başarısızlığı üzerine gerçekten olumsuz etkisi olduğu dünyada yapılan araştırmalarda da ortaya koyuluyor."

"Fırsat eşitliği yaratılmadıkça sorunlar devam edecektir"

15 yıl içerisinde, sınav sistemi 3 defa değişti. Sırasıyla 2004'te OKS, 2008'de SBS ve 2013'te ise TEOG sistemine geçildi.
Eğitimci Yazar Şahin Aybek ise, "TEOG'un kaldırılacak olması kulağa hoş gelebilir; ama bu sistemi de arar bir duruma düşmemek için de çok acele edilmemelidir" diyor:
"Yeni sistem öyle bir kurgulanmalı ki; okullardaki şişirme notlardan torpile, kontenjan şişmesine problemler yaşanmamalıdır. Bütün okulların niteliğini aynı seviyeye getirip, eğitimdeki fırsat eşitliklerini gidermediğimiz sürece sorunlar kaçınılmazdır. Bu reformda köklü okullara giriş, mahalle okulları arası farklar gibi pek çok sorunun da çözümünün olması gerekiyor."

"Eğitim, test sonuçları demek değil"

Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal, Türkiye'de test başarısına verilen önemin, eğitim kalitesinin önüne geçtiğini söylüyor:
"Böylesi test odaklı eğitim, bütün eğitim pedagojisini yok etmiş durumda. Veli beş yaşındaki çocuğunu bize anaokuluna kayda geliyor ve ardından 'Üniversite başarınız nedir?' diye soruyor. Çünkü artık sadece 'Şu okula kapağı atarsam işim garanti' algısı var. Yok böyle bir şey."
"Dünyanın her yerinde okulun eğitim başarısının test sonucuna etkisi yüzde 10-15'tir. Ama eğitim test sonuçları değildir ki. Okul çocuğun derslerini yaptığı gibi özellikle sanatsal, sportif, kültürel, içindeki özel cevheri ortaya çıkarmak için vardır. Okulların esas işi topluma mutlu insan yetiştirmeye çalıştırmaktır. TEOG'u kaldırmak bu algıyı kırmanın ilk adımı olacak."
Kendi oğlunun da bu sene sekinci sınıfa başladığını belirten Dal, TEOG'un milyonlarca öğrenciyi gereksiz bir yarışa soktuğuna inanıyor:
"50 bin öğrencinin gireceği tırnak içinde en iyi ilk on okula girmek için 200 bin kişinin yarışması normaldir. Ancak eğitim ve kabiliyet olarak daha aşağılarda kalan bir milyon öğrenciyi de sanki buralara girecekmiş gibi strese ve sıkıntıya sokuyoruz. Giremezlerse de kendilerini sistem dışına atılmış hissediyorlar. Bir puan farkla istediği okulu kaçıran bir çocuk, intihara gidecek bunalımlara girebiliyor. Kendisini geri zekâlı ve dışlanmış hissettiriliyor. En üsttekilerin yarışını herkese yansıtıyoruz."