İnsanlar neden depresyona girer?


En çok kadınların depresyona girdiğini, depresyonun 40 yaşından sonra daha yoğun görüldüğünü, ancak çocuklarda da ortaya çıkabileceğini biliyor musunuz? Peki insan neden depresyona girer? Genetik faktörler mi yaşanan olaylar mı etkilidir depresyon üzerinde?
Kişi depresyonda olduğunu nasıl anlayabilir? Depresyonda olmakla depresif olmak arasındaki fark nedir? Psikiyatri Uzmanı Dr. Haşmet Işıklı depresyonu anlatıyor...

İnsan neden depresyona girer?

Depresyon tek bir hastalık olarak nitelendirilemez. Geniş bir yelpaze içinde ele alınması gerekir. Çeşitli tipleri vardır. Ruhsal hastalıklar içinde kalıtsallığı en belirgin olanlardandır. Ancak yaşan olaylar; kişisel yatkınlık; titiz, duyarlı, hassas olma gibi kişilik özellikleri depresyona girmeyi kolaylaştırır. Sadece genetik özellikler yeterli değildir depresyon için. Çünkü genetik özellikler uygun ortam bulmazsa ortaya çıkmazlar. Bu nedenle yaşam olayları depresyonda oldukça önem taşır.

Alkol ve sigara depresyona yol açmaz, ancak depresif eğilim alkol ve sigara kullanımını beraberinde getirebilir. Depresyonla beraber alkol bağımlılığını oldukça sık görüyoruz. Ancak alkol kullanımı depresyonu artıran bir faktördür. Kişi alkol aldığında rahatlar, fakat ertesi sabah kalktığında kendini daha fazla depresif hisseder.

Depresyonun mevsimlerle de ilişkisi vardır. Özellikle bahar aylarında artış görülür. Tekrarlayıcı bir rahatsızlık olduğu için de bu dönemlerde mutlaka dikkat edilmesi gerekir.

Depresyon en çok kimlerde görülür?

Depresyon eskiden 40 yaş ve üzerinde ortaya çıkardı. Ancak günümüz koşullarında 20’li yaşlara kadar inmiş durumda. Yine de 40 yaşından sonra daha yoğun görülür.

Depresyon kadınlarda daha fazla görülür. İntihar girişimi de kadınlarda daha fazladır.

Ancak depresyon sonucu intiharla ölüm oranı erkeklerde daha yüksektir.

Bekarlık, işsiz olma, aile desteğinin olmaması, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı depresyona eğilimi artıran durumlardır.

Depresyon önemli bir rahatsızlık mıdır?

Depresyon, sonuçları nedeniyle önemlidir. İşlevselliği ve kişinin hayatını bozması, intihar potansiyeli taşımasından dolayı dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Psikiyatrik rahatsızlıklar arasında en fazla intihar depresif durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

En az 6 ay ilaç kullanmayı, uzun sürede psikoterapi görmeyi gerektiren bir ruhsal rahatsızlıktır. Terapiler önemlidir çünkü depresyona yol açan eğilimleri ortadan kaldırmazsanız tedavide bir yere varamazsınız. Terapi sürecinin ne kadar süreceği kişisel farklılıklara bağlıdır. Bazen üç seansta sonuç alınabilir, bazen 2 yıl sürebilir. Bu, sorunların ne kadar derinde olduğuyla ilgilidir.

Depresyonun ilaç+ terapiyle takip edilmesi gerekir. Çünkü depresyon eğer tedavi edilmezse yüzde 60 oranında tekrarlar.

Kişi depresyonda olduğunu nasıl anlayabilir?

Depresyonla depresif duygu durumunu birbirinden ayırmak gerekir. Depresif duygu durumu hepimizin zaman zaman hissedebileceği, kendimizi kederli ya da kötü hissetme halimizdir. Birkaç saat ya da birkaç gün sürüp ortadan kaybolur.

Bir duygu durumuna depresyon diyebilmemiz için, haftalarca devam eden bir durum ortaya çıkması gerekir. Günlük aktiviteleri sürdürmekte birtakım zorlukların görülmesi ve daha önce zevk alınan aktivitelerin yapılamaz hale gelmesi ya da zevk alınamaz olması gerekir. Her ağlayanı ya da her kederli olanı depresyon olarak değerlendiremeyiz.

Bazen hastanın iyi halini görürsünüz, yüzü gülüyordur ama aslında depresyondadır. İşte bu nedenle bütün yaşamı sorgulamak gerekir.

Kişi depresyonu kendi kendine çözebilir mi?

Depresyonun ağırlığına bağlı olarak değişir. Depresyon, bıraksanız kendi kendine iyileşir. Tabii çok ağır depresyon değilse... Ancak bu çok acılı ve kişinin yaşamını bozan bir süreçtir. Bu nedenle mutlaka bir uzman tarafından tedavi edilmesi gerekir.

Hatta birinci basamak hekimler bile bunu tanıyıp tedavi edebilirler. Ancak ruhsal hastalıklar çok dikkat edilmesi gereken durumlardır ki depresyon en çok intihar riski içeren ruhsal rahatsızlıktır. O nedenle mutlaka bir uzman tarafından tedavi edilmeli, hafife alınmamalıdır.

Çocuklar da depresyona girer mi?

Çocukluk çağı depresyonu gün geçtikçe artıyor. Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, depresyonun kökeninde ne olduğudur. Özellikle ilk bir yaş içinde bakım veren kişinin eksikliği ya da verdiği bakımın yetersizliği dikkati çeker. Bu nedele özellikle ilk 6 yaş içinde çocuğa davranışlar çok önemlidir.

İlk bir yaş içinde düzenli ve aynı insan tarafından bakım verilmesi, ondan sonra da bu devamlılığın sürdürülmesi çok önemlidir. Aile içinde aşırı bir duygu dışavurumunun olmaması ya da aşırı soğuk davranışların olmaması, çocuğun tuvalet eğitiminin katı bir şekilde verilmemesi ve çocukla iletişimin sağlanması depresyona eğilimin engellenmesi açısından çok önemlidir.

Kontol edilemeyen bir şekilde anne babadan birinin ya da bakım veren kişinin kaybı depresyona zemin hazırlayabilir. Bu konuda yapılabilecek bir şey yoktur tabii.

Çocukluk depresyonlarının tedavisinde duruma göre ilaç kullanılabilir. Genellikle oyun terapisi tarzında bir yaklaşım sergilenir. Çocuk 13-14 yaşlarında ise normal psikoterapi uygulanabilir ancak yetişkinlerden farklı yöntem uygulanır.

Depresyonda olan birinin çevresindekiler nasıl davranmalı?

Normal, hiçbir şey olmamış gibi davranmak gerekir. Ancak hasta depresyona girdiği, işlevselliği azaldığı, güçsüz düştüğü ve bir şey yapmak istemediği zaman aileler ya da yakınları tarafından zorlanır. “Dışarı çık, tatile git” gibi sözlerle ikna edilmeye çalışılır. Oysa ortam değişikliğinin hastaya hiçbir faydası olmaz.

Depresyondaki hastaya söylenecek olan söz şudur: “Biz buradayız, sana her zaman destek olacağız. Rahatsızlığın geçecek, sen canın ne istiyorsa onu yap, canın hiçbir şey yapmak isitemiyorsa da hiçbir şey yapma.”