Polikistik Over Sendromu Belirtileri

PKO'dan şüphelenilmesini sağlayacak en önemli iki belirti kadında gecikmelerle seyreden bir adet düzensizliği ve normaldışı bir tüylenmenin olmasıdır.


Tüylenme "yarım kalan foliküllerden" testosteron ve diğer "erkeklik" hormonlarının fazla miktarlarda üretilmesine bağlıdır.


PKO'lu kadınlarda tüylenme en sık erkeklerde sakal çıkan bölgelerde olur. Daha ileri durumlarda normaldışı tüylenme göğüsler arasında, göğüs uçlarında, göbekte olabilir. Tüylenme hiç ortaya çıkmayabileceği gibi (bu oldukça enderdir, tüylenme PKO'nun "olmazsa olmaz" bir belirtisi kabul edilebilir), yüzde çenede, boyunda, göğüs uçlarında, göğüs arasında, bacakların iç kısımlarında estetik problemlere yol açacak kadar aşırı miktarlarda olabilir.


Androjen (erkeklik) hormonların etkisiyle ortaya çıkan bu tüylenme dışında, yine bu hormonların etkisiyle hassas ciltte akne (sivilceler) ortaya çıkabilir.


PKO bir yumurtlama bozukluğu olduğundan sendromun diğer bir önemli belirtisi de adet düzensizliğidir. Bir kadının yılda bir veya iki kez gecikmeli adet görmesi normal kabul edilirken adet gecikmelerinin sık olması bir yumurtlama bozukluğuna işaret edebileceğinden muhtemel bir PKO açısından inceleme gerekir.


Yumurtlama olmadığından rahim iç tabakası progesteron hormonunun etkilerinden yoksun kalır ve bu yüzden yalnızca östrojen hormonu etkisiyle kalınlaşır. Kalınlaşma belli bir aşamaya geldiğinde tabakanın kan dolaşımı yetersiz kalır ve östrojen hormonu da tabakayı desteklemekte yetersiz hale gelir. Bu durumda genellikle gecikmeli bir süre sonunda kalınlaşan tabaka genellikle normalden fazla bir kanamayla birlikte dökülmeye başlar.
Ender durumlarda PKO'lu bir kadın düzenli olarak adet görebilmesine karşın, genellikle 35 günün üzerinde ve düzensiz aralıklarla adet kanaması görülür.


Yumurtlama olmaması, adet düzensizliğinin yanı sıra gebe kalamama, veya "zor gebe kalma" sorununa da neden olur.


Bazı durumlarda PKO, tekrarlayan düşüklere neden olabilmektedir.
"Şişmanlık" PKO'lu kadınların yarısında vardır. Şişmanlığın hastalığın tam olarak neresinde bulunduğu, yani hastalığı kolaylaştırıcı bir etken mi olduğu veya hastalığın sonucu mu olduğu halen tartışmalıdır.