BABİL
TARİHÇE:
BABİL İMPARATORLUĞU İLK DEVLETLER ve İLK VE SON BABİL DEVLETİ

Eski Orta Doğu Mezopotamya imparatorluğu olup MÖ. 4000 ilâ 500 yıllarına kadar sürmüş olan, merkezi bugünkü Irak’ın Bağdat şehrinin güneyine düşen bir yerde kurulmuş muhteşem ve efsanevî bir Krallığın adıdır.
Kurulduğu devirlerde bu krallık iki kısımdan ibaretti: Kuzey memleketlerine AKKAT ve Güney memleketlerine Sümer adı veriliyordu.
TARİH ÖNCESİ KÜLTÜRÜ
Tarih öncesi kültürü itibarıyla ilk kültür ERİDU kültürü olup (MÖ. 4000), sulama ve ziraat ile iştigal eden bu kültür sonraları yerini UBAİD kültürüne (MÖ. 3900-3500) bırakmış olup, Kutsal Kitaplardaki Tufan hadisesi lokal olmakla birlikte bu devire rastlar.
UBAİD kültüründen sonra URUK veya ERECH kültürü ortaya çıkmış ve bu devirde mozaik kaplı sütunlu mabetler ve bilhassa ZİGGURAT denilen tipik Sümer mabetleri inşa edilmiştir. Yine bu devirde çivi yazısı icat edilmiştir. (MÖ. 3000-2700)


İLK SÜLÂLE DEVRİ (MÖ. 2700-2350)
İlk sülâle devrini üç kısma ayırabiliriz:
İLK DEVİR – Sümer Devri
Tarihçi ve yazar H. G. Wells’e göre her Sümer sitesi kendine has tanrısı ve rahipleri ile kardeş sitelerden ayrı bir site/devlet görünümündeydi. Baş tanrı olarak ANU veya sonradan MARDUK, doğuş ve yaradılış tanrısı ARURU, Güneş Tanrısı SHAMASH (Arapların ŞEMS), toprak tanrıçası AN, su tanrıçası ENLİL, yeşillik tanrısı TAMMUZ, İSTHAR, ERİDU vs. vs. Zamanla bir site diğerleri üzerinde bir hegemonya tesis etti. İlk Sümer İmparatorluğu ERECH Site/Devletinin genişlemesiyle ortaya çıktı. Meşhur Sümer efsanesi GILGAMESH ilk devirde yazılmıştır.
İKİNCİ DEVİR
Bu devrede ENSİ isimli efsanevî bir vali Site/Devlet şekline yeni bir yön verdi. Şehirdeki tüm emlâk ve emtiayı tanrıların mülkü ilân ederek kendisini de bu toplanan Tanrı mallarının nazırı, veziri bekçisi ilân ediyor. Tarihte ilk açıkgöz azınlık sınıfı ortaya çıkıyordu.
ÜÇÜNCÜ VE SON DEVİR
ENSİ’nin bu hareketini model olarak ele alan diğer site/devletlerdeki açıkgözler bu defa bu rahat ve kolay idare işini sülâle, hanedanlık şekline dönüştürerek kendi nesillerini garanti altına almışlardır. Bu açıkgöz sülâleden en meşhuru LAGASH Sülâlesidir. Bu sülâle yedi idareci / yönetici arka arkaya hükümran etmiştir.Ancak zamanla bu istismarcı zümreye karşı baş kaldırmalar başlamış halkta bilinçlenme meydana gelmiştir. İsyanlar sonucu üstün çıkan idareci kendi hükümranlığını ilân etmiş ve Sümer dilinde Büyük Adam manasına gelen LUGAL yani kral adını almıştır. Meselâ, URUK sülâlesinden üçüncü kral LUGALBANDA hem tanrı vasfını haiz ve hem aynı zamanda çoban, meşhur GILGAMESH’in hamisi olan kraldır. Ayrıca en meşhur olan krallardan ANGAL ZAGES OFUMA (MÖ. 2375-2351) oldukça despot bir kişi olup LAGASH şehir / devletini işgal ederek ilk sülâleyi kuranlar arasındadır.
AKKAD SÜLÂLESİ DEVRİ (MÖ. 2350-2150)
İlk sülâle devrinin sonlarına doğru SÜMER krallığı içine muhtelif Semitik kavimler sızmış ve kendi kültürlerini yayarak KİSH ve MARİ şehirlerini kurmuşlardır. KİSH şehir / devletinin valisi S ARGON1 tarafından kurulan bu despot sülâle zaferlerin getirdiği sıkıntı ve enflâsyon nedenleriyle ancak iki asır sürebilmiş ve sonunda dağlı kavimlerden Barbar GUTİ’ler tarafından ortadan kaldırılmıştır.
GUTİ SÜLÂLESİ DEVRİ (MÖ. 2150-2100)
Bu devir bilhassa kan dökücülüğü ile tarihe geçmiştir, en meşhur kralı GUDEA’dır. Sümer ve Akkad İmparatorluğu bu devrede en geniş siyasi hudutlarına erişmiştir. Ancak her temelsiz ve adaletsiz müesseseler gibi bu krallık da elli yıl içinde çökmüştür.
ÜÇÜNCÜ UR SÜLÂLESİ DEVRİ (MÖ. 2100-1960)
Erek şehrinden bir kumandan son Guti kralını tahtından indirerek bu sülâleyi kurmuş ise de kendisi de UUR MAMMU adlı bir vali tarafından iş başından uzaklaştırılmış ve 3. ERECH/UR Sülâlesi kurulmuştur. (MÖ. 1060)
ISINLARSA SÜLÂLESİ DEVRİ (MÖ. 1960-1830)
Yine karışıklıklar yüzünden bir vali ISINLARSA hükümet darbesi yaparak üçüncü UR sülâlesini ortadan kaldırmıştır.
İLK BABİL SÜLÂLESİ (MÖ. 1830-1530)
Batılı Samit kavimlerden Amoriler durumlarını kuvvetlendirirler ve MARİ şehrini kurarlar bunu yukarıda görmüştük. Tarih bu MARİ şehir/devletinin büyük bir diplomasi üstadı olduğunu kaydeder.
En meşhur kralı HAMMURABİ (MÖ. 1728-1686) zamanında bu şehrin yıldızı parlamaya başlar. Hammurabi, Babil şehrini inşa eder. Babil şehrinde kültürel, teknik, hukuki sahalarda büyük atılımlar, aşamalar görülür.
KASSİT SÜLÂLESİ DEVRİ (MÖ. 1530-1150)
HAMMURABİ’nin haleflerinden SAMSUİLUNA (MÖ.1685-1648) döneminde durum karışır. Bazı batılı kavimler bilhassa KASSİTler baş kaldırır ve MÖ. 1531’de Babil’i işgal ve talan ederler ve yerleşip hanedan kurarlar ise de bu arada HİTİT kralı MÜRSİL ‘in akınlarına maruz kalırlar, bu sefer Hititler Babil’i işgal edip talan eder ve çekip giderler. Durum son derece vahim bir haldedir.
İKİNCİ ISIN SÜLÂLESİ DEVRİ (M..Ö. 1150 – 1050)
Son Kassit Kralı TİKULTİ – NİNURA bir suikast neticesinde hayatını kaybeder, ortaya çıkan karışıklık üzerine General NEBUCHADNEZZARI (M.Ö. 1128 – 1050) duruma hakim olur. Kassit sülâlesini ortadan kaldırıp kendi sülâlesini kurar.
ASUR HAKİMİYETİ (M.Ö. 1050 – 626)
Asur Kralı ASHUR NASIRPAL11 (M.Ö. 884 -859) Babil ile çatışmaya başlar. Asur Devleti daha sonraları bir fırsatını bularak Babil Kralı MARDUK’u Asur Kralı SHALMANAZER – 3 (M.Ö. 959 – 824) zamanında Asur boyunduruğu altına sokar ve vassal devlet haline getirir. Asur devleti M.Ö. (782-746) yılları arasında en zayıf devrini yaşamıştır. Bu arada Babil İmparatorluğu (bir vassal krallık şeklindedir) içindeki KALDE ve AREMEAN devletleri bağımsızlıkları için mücadeleye başlarlar. Ancak bu devrede Asur’un ünlü kralı TİGLATH PİLESER-3 (M.Ö. 745 – 727) büyük bir enerji ile Babil İmparatorluğunda sükûneti sağlamış ve bu yere mahalli valilerden NABONASSAR’ı getirmiştir.
Bu dönemde işler biraz yoluna girer gibi olmuşsa da ölümü üzerine işler bir daha karışınca TİGLAT PİLESER-3 tekrar ordunun başına geçerek Babili zaptetmiş ve tahta kendisi geçmiştir. (M.Ö. 729). TİGLAT bundan böyle rahat etmek için Kaide ve Aremean kavimlerini İmparatorluğun muhtelif yerlerine sürmüş adeta kavimler arasında bir amalgam meydana getirerek tarihte ilk defa “parçala ve idare et” sistemini kurmuştur. TİGLAT öldüğünde Asur Kralı SENNACHERİP (M.Ö. 706 – 681), Babil tahtına yine bir mahalli vali getirmiş ise de çıkan karışıklıklar yüzünden tıpkı TİGLAT gibi yeniden Babile girmiş fakat bu defa şehri Asur krallığına katmış ve kendini aynı zamanda Babil kralı olarak ilân etmiştir. (M.Ö. 698)
SENNACHERİB’in ölümü üzerine halefi ESARHADDON, (M.Ö. 680 – 669) sağlığında imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmek ister ve oğlu ASHUR BANİPAL’a (kendisine Grekler SARDANAPALUS) derler. (M.Ö. 669 – 626) ASUR Krallığını ve diğer oğlu SHAMASHSHUM-UKİN’e (M.Ö. 668 -648) Babil krallığını verir. Babalarının ölümünden sonra bir müddet iyi geçinen kardeşler nihayet bozuşurlar ve SHAMASSHUM-UKİN ağabeyi ASHURBANİPAL’a baş kaldırır, ordularını harekete geçirir.
Üç sene kadar süren iç harp neticesinde ASHURBANIPAL Babili ele geçirir (kuşatma zaten üç yıl sürmüştür.) (M.Ö. 648) SHAMASSHUM-UKİN kendisini öldürür.
YENİ BABİL İMPARATORLUĞU (M.Ö. 626 – 539)
ASHURBANİPAL’ın ölümü üzerine (M.Ö. 626) merkezi idare bozulmaya yüz tuttu. Kaide valilerinden NAPOPOLAS-SAR İmparatorluğu ele geçirmek için MED ve İSKİTLER ile anlaştı. M.Ö. 612’de Asur Devletine saldırdı ve NİNOVA’yı ele geçirerek Asur Devletini tarihten sildi.
Asur’un yardımına koşan Mısır ordusu M.Ö. 605’te CARCHE-EEMISH (Karkamış) mevkiinde NABOPOLASSARIN oğlu NEBUCHADNEZZAR-2 tarafından imha edildi. Böylece, Suriye ve Filistin Yeni Babil İmparatorluğuna katılmış oldu. Bilâhare Babil İmparatoru olan NABUCHADNEZZAR-2 zaferlerine devam ederek M.Ö. 597 ve 586 tarihlerinde iki kez Kudüs’ü zapt etmiştir. İsrael oğullarını Kudüs’ten alıp, Babil’e esarete götüren bu kişidir.
Yeni Babil İmparatorluğu döneminde Babil en parlak devrini yaşamıştır. Büyük imar hareketlerine başlanmıştır. Uzun süren saltanat, israf, eğlence, zevk ve sefahat ve iğrenç yaşantı sonunda bu son imparatorluk PERS KRALI KURUŞ (CYRUS) tarafından M.Ö. 547 yılında başlayan savaşların neticesinde nihayet düşmüş ve Pers İmparatorluğuna katılmıştır. (M.Ö. 539)
Bundan sonra bir Pers Satraplığı şeklinde idare edilen Babil, sonradan sırasıyla Büyük İskender, Selekitler, Partlar, Arablar, Türklerin eline geçti. Son olarak 1918 tarihinden sonra Irak devleti hudutları içinde kaldı.