Nobel Ödülleri sahipleri bir bir açıklanıyorken, bilim dünyasının en prestijli ödülü olan Nobel'e daha yakından bakalım...
Nobel Ödüllerinin ortaya çıkmasını sağlayan ve dinamidin mucidi olan Alfred Nobel...
Dinamidin icadı sayesinde, petrol yatakları çok kolay keşfedildi.
Tabi dinamit mucidi olunca 'ölüm taciri' olarak anılmanız kaçınılmaz oluyor.
Fransız gazeteleri, Alfred'in kardeşinin ölüm haberini 'Alfred Nobel öldü.' ifadesiyle yayınlamışlar. Gazatelerde 'İnsanları hiç olmadığı kadar hızlıca öldürmenin yollarını bularak zengin olan Dr. Alfred Nobel, dün öldü.' şeklinde ifadeler de yer almış.
Buluşları savaşlarda kullanıldığı ve insanların ölümüne sebep olduğu için, çıkan bu haberlerden sonra da derin bir üzüntü yaşamış.
Aynı zamanda Nobel'in patlayıcı imalatı üzerine birçok şirketi bulunuyormuş ve bu şirketleri de kardeşleri yönetiyormuş.
Alfred Nobel ilerde de bu şekilde anılmaktan rahatsızlık duyacağı için tüm servetini, kurucusu olduğu Nobel Vakfı'na bağışlamış.
Bu servetin, her sene 'insanlığa en büyük faydayı sağlayan' kişilere dağıtılmasını vasiyet etmiş. Yine vasiyete göre, ödüllerin tıp, edebiyat, fizik, kimya ve barış alanlarında verilmesini istemiş.
Böylece Alfred Nobel'in ölümünden tam 5 yıl sonra 1901'de ilk Nobel ödülleri verilmeye başlanıyor.
Her ödül, belirlenen ayrı bir komite tarafından ve Alfred Nobel'in ölüm tarihi olan 10 Aralık'ta veriliyor.
Nobel ödülleri için çalışmalar değerlendirilirken 'insanlığa en faydalı olanı' göz önünde bulunduruluyor.
Örneğin Robert Koch, veremden sorumlu bakteriyi keşfettikten sonra, bu hastalık açısından çok önemli bilimsel ilerlemeler yaşandı. Zaten bu çalışmayla da Nobel ödülünü kazanmış.
Belki de Nobel'i bu kadar prestijli yapan 'insanlığa fayda' düşüncesinin ön planda tutmasıdır.
Geçmişten günümüze Nobel Ödülü sahiplerinin çalışmaları gerçekten bilim dünyasının gelişmesini sağlayan çalışmalar bütünür. İnsanların bilgilerinin artmasını, değişimler yaşamasını sağlamıştır.
Martin Luther King'in Amerika'daki sivil haklar hareketi gibi dünya sorunlarına çözüm üreten insanları da destekliyorlar.
Zaten Martin Luther de 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülüyor.
Yani paradigma kaymaları yaratan ve bir alanda önemli değişiklikler yapan insanların Nobel Ödülü alma ihtimali çok daha yüksek.
Nobel ödüllerinde ölen kişiler aday olamıyor.
Norveç Nobel Komitesi, Mahatma Gandhi'nin 1937-39, 1947'de Barış Ödülü'nde aday olarak değerlendirildiğini ancak ödül verilmediğini açıkladı. Hatta öldürüldükten sonra ödülün verilmemesi nedeniyle pişman olduklarını belirttiler.
Ödüller keşiften ya da çalışmadan 50 yıl sonraya kadar verilebiliyor.
Bununla birlikte, belirli yakın tarihli olaylar için de ödül alınabiliyor. Örneğin, Kofi Annan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olduktan dört yıl sonra, 2001 Barış Ödülü aldı.
Fizik, kimya ve tıp ödülleri, başarı genel olarak kabul gördükten sonra verilir. Bir çalışmanın genel olarak kabul görmesi onlarca yıl alabilir.
2017 Nobel Fizik ödülünü kazanan bilim insanları 90'lardan beri parçacık fiziği üzerinde çalışıyorlardı.
Bu da Nobel'in prestijli olmasını sağlayan bir diğer yönüdür. Bilimsel çalışmalara bütünsel yaklaşarak, uzun yıllar uğraşı gerektirdiğini kanıtlar.
1962'de Francis Crick, James D. Watson ve Maurice Wilkins'e DNA'nın yapısını keşfetmek için Fizyoloji ve Tıp Ödülü verildi.
Oysa ki bu keşfin ana katkısını yapan Rosalind Franklin, dört yıl önce yumurtalık kanseri nedeniyle ölmüştü.
Aziz Sancar'ın yaptığı çalışmalar, hücreleri hasar gören DNA'ların onarılmasıyla ilgiliydi. Bu da günümüzde çok savunmasız kaldığımız kanserle ilgili güzel gelişmelere sebep olabilecek nitelikte.
Örneğin, DNA'da nükleotid kesim onarımı bozuklukları ile deri kanserleri arasında doğrudan nedensel ilişki bulunmuş.
Bu çalışmaları nedeniyle de 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.
Aziz Sancar'ın hepimize tavsiyeleri var!
''Bilim öğrenmeye çalışın.''
''Günlük dedikodularla, politikalarla uğraşmayın."
''Memlekete hizmet için bilim lazım. Avrupa ve ABD seviyesinde olmak için bilim lazım."