kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Toplam 2 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 2 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Goaxinqi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    iLksin!
    ŞimdiLik soN.
    hiC bi suRéT "sen" oLamaz.
    AsLa yerini aLamaz!
    Üyelik tarihi
    05.Şubat.2014
    Mesajlar
    594
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)

    At Cinsleri - At Cinsleri Hakkında Genel Bilgiler


    Atlar genetik özellikleri bakımından farklı cinslerden oluşurlar.

    Taylar dış görünüş olarak anne ve babalarına benzerler. İnsanlar o cinsin sürekliliğini sağlamak ve en iyi özelliklerini belirginleştirmek için; Cinsin seçilmiş damızlıklarını kendi Tayları ile çiftleştirmişlerdir. Buna seçici üretim denir. Bu sayede türün özellikleri standardize edilir türün sürekliliği devam ettirilir.

    Atlar kullanım amaçlarına uygun fiziksel özelliklere sahip olmalıdırlar. Ağır işler için gücünden faydalanılan atlara Soğuk Kan’lı hız ve çevikliğinden faydalanılan sportif amaçlı atlara da Ilık Kan’lı adı verilir.

    Binek atlarının tamamı ılık kanlıdır. Dünyada 150’nin üzerinde Temel At cinsi mevcuttur

    AKHAL TEKE

    TÜRÜN TARİHÇESİ :
    Güzel zarif ve çok yönlü Akhal – Teke atları ; At ırkları içerisinde Sovyet ülkeleri dışında günümüze değin çok fazla tanınmamaktaydı. Bu inanılmaz tür hızı rahat yürüyüşü akıllılığı eğitilebilirliği dayanıklılığı ile günümüzde anavatanı ve Rusya dışında da hak ettiği önemi kazanmıştır.

    Yaşayan en eski at ırkı olan akhal – teke sıra dışı fiziksel gücünü ve duyarlı kişiliğini orta asya ülkelerinin kendine özgü doğa koşullarından almıştır. Akhal – teke kanı birçok modern at ırkının gelişimini etkilemiştir. Ancak yinede yüzyıllar boyu kendine has özelliklerini ( safkanlığını ) koruyabilmiştir.

    Akhal – Teke orijini Rusya nın kuruluşundan 3000 yıl öncesine dayanır. Akhal – Teke sanıldığının aksine Ilık kanlı değil Soğukkanlı kategoride yer alır. Ataları: Massaget Parthian Nisean Persian Türkmen ve son olarak da Akhal – teke dir.

    Güney Türkmenistan da yapılan araştırmalar sonucu uzun boylu güzel bir kemik yapısına sahip MÖ. 2400 yıllarına ait iskelet kalıntıları bulunmuştur. Irkın ismi ise ancak 19. yılların sonlarına doğru anlaşılmıştır. İki kelimeden oluşan ismin anlamı : AKHAL adı ; bugünkü Türkmenistan da eski Pers imparatorluğunun da bir parçası olan Kopet dağlarının eteklerinde bulunan bir vaha’ dan gelmektedir. Teke ise ; Türkmen kabilelerinden sonra bölgeye egemen olan ve yüzyıllarca Türkmen atı yetiştiren göçebe boy’unun adıdır.

    Yörenin coğrafyası da bu ırkın sıra dışı özelliklerine katkıda bulunmuştur. Orta Asya tarihi boyunca sürekli değişen egemenlikler ( Ticaretler ve Savaşlar ) Akhal vadisine ulaşamamıştır. Teke kabilesi hazar denizinin batısında yer alan dağların güneyinde ve Çölün kuzeyine yerleşmişti. Bu doğal korumalı bölge burada yetiştirilen bu atların genetik özelliklerinin korunmasını sağlamıştır. Bölgenin sert iklim koşulları ( Kara kum çölü bölgenin % 90 nı teşkil etmektedir.) aşrı sıcak kuru soğuk ve kuraklık bu ırkın dayanıklılığını geliştirmiştir. Atların iyi beslenmesi için taze otlar yılın sadece birkaç ayında bulunmaktaydı. Evcilleştirilmiş Türkmen atları koyun yağı ile karıştırılmış tahıl ile beslenerek hayatta kalmayı başardılar.
    Türkmen kültürüne göre iyi bir at binicisinin ölümü ile yaşamı arasındaki farkı ayırt edebilmeliydi. Akhal – teke sahibi için büyük bir kişisel onur kaynağı ve ailesinin değişmez bir parçasıydı. Soğuk havalarda üzerine battaniye örtülür ve elle beslenirdi. Boyun aksesuarları ve takılarla süslenirdi. Akhal – tekeler de sahiplerine yakın bağlanır ve kendisine nasıl davranıldığı konusunda duyarlıdır.

    Akhal – teke’nin Rusya ile bağdaştırılması 500 yıl önce bu atların Rusya ya getirilmesi ile başlamıştır. Ruslar bu ata ; uzun boyludeğerli asya atı anlamına gelen ve Türkçe kökenli olan ARGAMAK adını vermişlerdi. Rusya da en iyi damızlık atlar bu ırktan kullanılmıştır. BOINOU aygırı günümüzde yetiştirilen akhal – teke lerin atasıdır. Rus askerlerinin Akhal – teke atlarına ilgisi Türkmenlerin ata bağımlı geleneksel yaşam biçimlerinden gelmiştir. Ruslar bu ırkı geliştirmek ve irileştirmek için İngiliz safkanları ile çiftleştirmiş ancak bu girişim başarısızlıkla neticelenmiştir. Eski Sovyetler birliğinde birçok at ırkı da aynı sonucu paylaşmıştır. Savaşların baskısı iç savaş açlık ve eşitsizlik akhal – teke’nin sayısını ve genetik yapısını etkilemiştir. Komünist rejimin bireysel sahiplenmeye getirdiği yasaklar sonucu at yetiştiriciliği de yasaklanmış bunun sonucu Akhal – teke’nin Sovyetler birliğinde gelişimi ve önemi kaybolmuştur.

    AKHAL – TEKE nin KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ :
    Akhal – tekenin eşsiz bir görünümü vardır. Başka hiçbir at cinsinde onun karakteristik ayırıcı özellikleri görülmemektedir. Kafası uzun ve geniş bir alnı vardır. Manalı bakan iri badem gözleri dar ve dik kulakları uzun ve yüksek bir boynu vardır. Vücudu uzun ve eğimli dar bir göğsü uzun ve güçlü bacakları vardır. Kas yapısı mükemmeldir. Birçok rengi vardır yaygın olarak yağız ve dorudur. En belirgin özelliği ışıkta parlayan ve değişen metalik altın rengidir. Üç alt türü vardır.

    1). Gelishikili Peren ve kaplan orijini atlardır. Yukarıda sayılan tüm özelliklere tamamen uyan türdür.

    2). Karlavach ve El orijini atlar. Daha küçük yapılı fakat daha hızlı koşan bir türdür.

    3). Arab ve Dor bayram orijini. Daha güçlü bir gövdesi vardır. Dayanıklılığı ile bilinir. Günümüzde bu ırkın 17 farklı orijini vardırbunlardan 12 tanesi Boinov’a dayanır.

    Akhal – Teke aygırının yüksekliği 1576 cm. dir. 1993 de değişik ülkelerde bulunan akhal – teke atları üzerinde bir çalışma yapılmıştır. Bunların 88’i Türkmenistan 51’i Rusya 21’i Kazakistan dadır. Buna göre cidago yüksekliği 1592 cm ye uzadığı belirlenmiştir.

    AMERİKAN BENEKLİ ATLARI

    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ :
    İspanyol fatihlerinin soyundan gelen benekli atlar Amerikanın batı bölümünün bir parçası olmuşlardır. Evcilleştirildikten sonra çalışma kabiliyetleri ve dayanıklılıkları ile kovboyların sürü işlerinde kullanılmışlardır. Amerikan yerlileri bu beneklerin kutsal işaretler olduğuna inanmaktaydı. Yıllar geçtikçe vahşi batının dağlık bölgelerine uyum sağlamak için atletik yapılarının gelişmesine rağmen renkleri ve benekleri değişmedi. Bu gelişme benekli atlara mükemmel bir serbest biniş çiftlik rodeo iz sürme yarış gösteri ve çocukların yakın arkadaşı olma unvanını kazandırdı.

    CİNSİN ÖZELLİKLERİ :

    Çok yönlü yapıları vardır. Benekli atlar genelde güçlü kemikli ve iyi dengeli atlardır. Boynundaki ve kafasındaki benekler de ayrı bir güzellik katar. Benekli atların renkli derisi soyunu belirler. Çünkü en önemli özellikleri bu beneklerdir. Beneklerin şekilleri sonsuz farklı biçimde olabilir. Derileri daima beyaz ve bilinen diğer at renklerinden birinin kombinasyonu şeklindedir. Benekler yuvarlak hatlı olup göğüsten boyuna doğru uzanır.

    Genelde Tobiano'ların yan taraflarında koyu renkler hakimdir. Kuyruk ise çoğunlukla iki renklidir. Overo'ların derisi de koyu veya beyaz olabilir. Ancak Overo'larda beyaz renk atın kürek kemiği ile kuyruğunu geçmez. Ayrıca Overo'ların kafalarında geniş beyaz lekeler vardır ve kuyrukları tek renklidir. Bu atları ilgi çekici yapan lekelerinin genetik yapısının hala anlaşılamamış olmasıdır. Her atın lekesi diğerinden farklıdır

    AMERİKAN MUSTANG ATI

    Mustang kelimesi İspanyolca da “sahipsiz başıboş” anlamına gelen mesfeno kelimesinden gelir. Bu kelime Birleşik Devletlerdeki vahşi atları anlatmak için oldukça uygundur.

    Modern at yaklaşık olarak 3 milyon yıl önce evrimleşti ve bu yarıküreden yaklaşık 10000 yıl önce kayboldu. Atın Kuzey Amerika’ya dönüşü Cortes ve De Soto kaşiflerinin Morocco Barbı Portekiz Sorraiası ve İspanyol Andalusianı olan müthiş atlara binerek gelmeleriyle olmuştur.

    Pueblo Kızılderilileri ata binmeyi öğrenmiş ve bu yeteneği diğer kabilelere de geçirmişlerdir. 1680 yılında Kızılderililer İspanyol kurallarına karşı isyan etmişler ve İspanyollar bu hızlı geri çekilme ile binlerce atı arkalarında bırakmışlardır. Kızılderililer bu at sürülerini toplamış olabilirler. Ancak onların özgürce koşmalarını tercih etmişlerdir. İspanyol yerleşim bölgelerine baskınlar düzenleyip atları çalmak çok daha kolaydı. Kızılderili baskınlarını durdurmak için İspanyol hükümeti sağlam at sürülerini Yeni Dünyaya getirdi. Kızılderililerin ‘vahşi’ atların peşine düşecekleri ve İspanyolları rahat bırakacakları umuluyordu.


    10000lerce İspanyol atı Rio Grand’e götürüldü ve bu atlar 200 yıllık bir süre içinde sahipsiz vahşi atlar haline geldiler. Bu atlar zamanla çiftçilerden ve kovboylardan kaçmış araba ve binek atlarıyla birleşerek sayılarını 1900 yılında 2milyona ulaştırdılar.

    Çiftçiler sığır sürülerine yer açabilmek için bu atları öldürmeye başladılar. Bunun ardından 1970 yılında sadece 17000 at kaldı. “Mustang”lar Batının tarihi ve öncü ruhunu temsil eden canlı sembollerdir. 1971 yılında “Vahşi Özgür At Kurultayı” oluşturulmuştur. Halka açık çiftliklerde yaklaşık 41000 mustang’ın bulunduğu tahmin ediliyor ve bunların sadece çok azı İspanyol kanı taşımaktadır.


    TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:
    Mustangler tüm şekil renk boy ve türde olabilirler. Ortalama uzunlukları 142cm.dir ancak 130cm. veya 160cm. olanlarını da sıklıkla görebilirsiniz. Renkli Palomino Appolosa Buckskin ve yağız renkte olanlar türün gelişimi esnasında zaman içinde oluşmuş türlerdir ancak bunlar da yaygın olarak görülür.

    ANDALUSIAN

    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ :
    Andalusıan bir İspanyol bölgesi olan Andalusia da üretilmiş ve adını buradan almıştır. Ataları İspanya ve Portekiz in iber atlarıdır. 60 yıldan biraz daha kısa bir süre önce Andalusian ve Lusitano atı arasındaki ayırım yapılmıştır. İspanyollar günümüzde kendi atlarından Pura Raza Espanola ‘dan (saf İspanyol atı.) söz ederler ve kendi aygır kitaplarını tutarlar.

    Dünyanın birçok yerinde bu attan Andalusıan diye söz edilir. Portekiz atına Lusitano denir ve adını Portekiz’in antik roma adı olan Lusitanya’ dan alır.
    Andalusian’ın kökleri tarih öncesi döneme dayanır. Güney İspanya’da iber peninsula’ sında M.Ö. 30.000 – 20.000 yıllarına ait mağara resimleri keşfedilmiştir. Bu tarih öncesi atlar Andalusian’ın ataları olduğu düşünülür. Birçok uzmanın katıldığı bir görüşe göre bu cins ; yüzyıllar boyunca İspanyanın uzun tarihi süresince buradaki değişik insanlar ve kültürler tarafından oluşturulmuştur. Yüzyıllar boyunca iber atı iber peninsula’sına değişik gruplar tarafından getirilen atlardan etkilenmiştir.

    Bu gruplar arasında Fransızlar Kuzey Afrikalı Kortagiyonlar Romalılar değişik Alman boyları ve Moor’ lar vardır. 15. yüzyılda Andolusia diğer cinsleri etkilemeye başlamıştır. Dünyanın ilk savaş atı olarak ünlenen günümüzün Andalusian atının ataları tarihin büyük savaşçılarına hizmet ederken göze çarpan roller üstlenmiştir.

    Bazı araştırmacılar iber atına M.Ö. 4000 – 3000 yıllarında binildiğine inanırlar. M.Ö. 2000’de iberya ya Phoenician’ların ulaştığı zamanda ve M.Ö 1000’de Grek’lerin geldiği zamanda iber süvariler çoktan çetin bir düşman haline gelmişlerdi ve iber atı eşi bulunmaz bir savaş atı olarak göz önünde tutuluyordu. M.Ö. 1100 civarında yazılmış Iliada’da Homer iber atından söz eder. Ünlü Grek süvarisi Xenephon iber atından övgüyle bahseder ve M.Ö. 450’de Spartalı’ ların Atinalıları yenmesindeki önemli rollerinden söz eder. II. Punik savaşı (M.Ö. 218-201) Hannibal akın eden Romalıları iber süvarilerini kullanarak defalarca yenmiştir. İlk savaş atı olarak bilinse de iber atı aynı zamanda güvenilirliği ve hoş mizacı ile de bilinir.

    Ağır zırhlı şövalyeler Avrupa’nın askeri güçlerinde çoğunluk haline geldiklerinde ; Andalusian en popüler savaş atı konumundan kısa sürede düştü.

    Her nasılsa ateşli silahların kullanılmaya başlamasından sonra iber atı bir kez daha Kraliyetin ve süvarilerin tercihi olmuştur.

    Daha sonra iber atı Avrupa’nın Kraliyet atı haline geldi. Avrupa genelinde (AvusturyaFransaİtalya ve Almanya dahil) büyük binicilik Akademileri kuruldu. Dresaj ve yüksek binicilik okulu bu akademilerde başladı ve gelişti. İtici gücü ileri hareketi ve çevikliği sayesinde iber atı bu
    akademilerin onaylanmış binek atı oldu.

    1667’de Newcastle dükü Andalusian için şunları yazmıştır. “ Dünyadaki en asil at olabilecek en güzel at yüce ruhun cesaretliliğin ve uysallığın bir ürünü. En gururlu ve aksiyonlu koşması ve yumuşak dörtnalı ile beraber sevecen nazik bir at. Bir Kralın zafer günü için uygun bir at.” Viyana‘daki ünlü İspanyol binicilik okulunun Lipizenleri için kurulan tesislerinde hizmet veren Andalusiandır. Amerikan Quarter atı gibi yeni dünyada geliştirilen birçok cinste olduğu gibi Alman atının İrlanda Cannemara’sının ve İngiliz Cleveland dorusunun geliştirilmesinde büyük rolü olmuştur.

    Günümüzde de Andolusian atı inanılmaz bir çok yönlülük sergiler. Andolusianın gücü atletikliliği ve iyi huyu hala bu cinsin önemli özellikleridir. ABD’de Andolusian atı dresaj atlama araba arazi western ve İngiliz binişi gibi çok yönlü dallarda yarıştırılır. Buna ek olarak çok başarılı bir gösteri atıdır. Tabi ki Andolusian’ın sevecenliği ile mükemmel bir Aile atı olduğu da unutulmamalıdır. Andolusian nerede bulumuş ve ne yapmış olursa olsun gururun bir simgesidir.

    CİNSİN ÖZELLİKLERİ :
    Andolusian güçlü yapısına göre oldukça zariftir. Tipik Andolusian atı 152 – 162 el uzunluğundadır. Başı orta uzunlukta dikdörtgen biçimli zayıf ve profilden bakıldığında dışbükey veya geniş bir alınla düz ve iyi yerleşmiş kulaklar vardır. Gözler iri ve canlı boyun orta derecede uzun geniş ve zariftir. Yele kalın ve gürdür. Kuyruk genelde gür uzun aşağıda ve vücuda yakındır. Andolusianların yaklaşık %80’i beyaz veya grinin tonlarındadır. %15’i doru %5’ide yağızdır.

    Andolusian ; gururlu hassas zeki saygı ve özenle eğitildiğinde çabuk öğrenen bir cinstir.

    ARAP ATLARI

    TÜRÜN ORİJİNİ ve TARİHÇESİ : ( ÇÖL BEDEVİLERİNİN ATI )
    Orta doğu çöllerinin bir yerinde yüzyıllar önce insan hayal gücünün ötesinde Dünyadaki tüm at türlerinin etkisi altına alacak bir ırk türedi. Bugün ki adıyla Suriye İran ve Irak ta Tigris nehri boyundaki vahalarda ve Arap yarımadasının diğer bölgelerinde bu at türü gelişti. Bu tür Arap atı olarak tanımlandı. Müslümanlara göre At Allah’ın bir nimeti şefkatle yaklaşılacak ve saygı duyulacak bir varlıktı. Avrupa ülkelerinin atın varlığından haberdar olmalarından çok önceleri çöl atları bedevilerin hayatta kalabilmeleri için bir gereklilikti. Kabilelerin şefi ; gerek kendi kabilesindeki gerekse diğer bedevi kabilelerindeki her bir at familyasının tarihini bilirdi.yüzyıllar geç tikçe türün mitolojisi ve duygusallığı soyu ile özdeşleşen cesaret dayanıklılık ve gücü ile ilgili hikayelerle gelişti. Dini inanış gelenek ve batıl inanışlar ırkın doğasını ve şeklini etkiledi.

    Çıkık bir alnın ; Allahın nimetini taşıdığına inanılırdı. Bundan dolayı “ Jibbah” ın büyük olması o atın daha fazla nimet taşıması demekti. Kavisli bir boyun “ Mitbah “ bir cesaret göstergesi kalkık bir kuyruk ise onuru simgelerdi. Bu ayırt edici nitelikler e at seçiminde çok dikkat edilirdi. Arap atlarının dini öneminin bulunması kısmen de kabilenin varlık ve güvenliğine sağladığı katkılar nedeniyle türün izole bir şekilde çoğalmasını sağladı. At yetiştirme gelenekleri ve dini inanışlar ırkın “ Asil “ yada saf olarak kalmasını sağladı. Çevre şehirlerden veya dağlardan yabancı bir kan karışımı kesinlikle yasaklanmıştı. Kuzey Afrika da veya sahra çölü bölgesindeki çöl atları arap atları ile aynı kanı taşımaz ve bedeviler tarafından hor görülürdü. Arap atı zamanın bir çok toplumunda da olduğu gibi bir savaş aracıydı. İyi donanımlı bir bedevi düşman kabileye saldırır koyun deve ve keçi sürülerini kaçırarak kendi kabilesinin zenginliğinin arttırırdı. Bu tarz bir saldırı ancak ani hızlı ve süratle yaklaşılırsa başarılı olabilirdi. Kısraklar bu tarz saldırı için en uygun cinsti.

    Çünkü kısraklar düşman kabilesinin atlarına kişnemez böylece kabilenin saldırıdan haberi olmazdı. Hız ve dayanıklılık şarttı çünkü çarpışmalar kamp yerinden uzakta gerçekleşirdi.

    Bedeviler aynı zamanda çok konuksever insanlardı. Eğer bir misafir çadırlarına ziyarete gelirse; onu ve hayvanlarını hiç ücret almadan 3 gün misafir etmek zorundaydılar. Konuk edilen misafirin atının başlığı çadırın orta yerine asılarak onun önemi vurgulanırdı. Böylelikle kabileler savaştan arta kalan zamanlarda birbirlerini konuk eder en hızlı ve en cesur atlarının hikayelerini birbiriyle paylaşırlardı. Kazananın ödül olarak kaybedenin en iyi sürüsünü aldığı at yarışları düzenlerlerdi. Yetiştirilen hayvanlar alınır satılır ancak kural olarak savaş kısraklarına bedel ödenmezdi. Bir Arap kısrağından daha iyi bir hediye olamazdı. Bir kısrağın değeri annesinin orijinine göre artardı. Eğer kısrağın annesi takdir edilen bir aileden geliyorsa onun değeri çok fazla idi. Kısrak aileleri onu yetiştiren kabilenin veya şeyhin adı ile bilinirdi. Bedeviler aynı orijinden gelen atları daha değerli görürlerdi. 5 temel familya vardı ; Kehilan Seglavi Abeyan Hamdani ve Hadban. Cesaret dayanıklılık ve sürat hikayeleri o orijine ait diğer atlarında değerini arttırırdı. Örneğin ; Kehilet al Krush Kehilet Jell - abiyat ve Seglavi ibn-i sedran isimli kısrakların görkemli savaş hikayeleri vardı. Bu kısrakların tayları da övgüyle anılırdı. Kısraklar kendi türünden olan atlarla çiftleştirildiğinde tanınabilen ve tanımlanabilen özellikleri gelişti. Örneğin Kehilan ; geniş göğsü kas gücü ve iriliği ile tanındı. Kafaları küçük ancak alın ve çeneleri genişti. En çok rastlanan renk gri(demir kır) ve doruydu. Seglavi grubuna ait atların en önemli özelliği ; zarif olmalarıydı. Bu tür dayanıklılıktan çok hızlı olmaları ile tanınırdı. İyi bir kemik yapıları ve yapılı boyları vardı. En sık rastlanan renk ; açık doruydu. Abeyan grubu Seglavilere çok benzerdi. Bu gruba ait safkanlarda tipik arap atlarından daha uzun bir sırt görülürdü. Bu atlar yapı olarak daha küçüklerdi. Sıklıkla rastlanan renkleri; demir kır olupdiğer türlere göre daha fazla akıtma görülürdü. Hamdani atları; atletik yapılı iri kemikli ve kas gücü yüksek bir türdü. Kafaları profilden bakıldığında düzdü Arap atları içinde en uzun boylu türlerden biriydi. Demir kır ve açık doru en sık rastlanan renkti. Hadban grubu ise hamdani atlarının daha küçük bir versiyonuydu. İri kemik ve kas yapısına sahipti. Ayrıca çok nazik doğasıyla da bilinirdi. Genellikle kahverengi veya açık doru rengindeydi.

    Türkler atlarını Avrupa ya olan akınlarında bir savaş malzemesi olarak kullandılar. Türkler seferlerinde sadece birkaç arap atını beraberlerinde götürmelerine karşı onların zorlu ve dağ koşullarına uygun Türk atları da Avrupalıların ilgisini çekmiştir. Avrupalılar atlarını şövalyelerini ve silahlarını taşıması için yetiştirirlerdi. Daha hafif olan atları Pony türlerinden gelmekteydi. Türklerin küçük ve hızlı atları ile kendi atları karşılaştırıldığında Türk atlar özellikleri bakımından onlarınkinden çok daha üstündü. Bu atların hız dayanıklılık ve atlama konularındaki üstünlükleri avrupanın ilgisini çekti. Bu tarz bir ata sahip olmak sadece Avrupalıların kendi at türlerinin de gelişmesine katkıda bulunmakla kalmayacak aynı zamanda bir prestij de katacaktı. Yurt dışına seyahatlerin de artmasıyla Osmanlı imparatorluğu sultanları Avrupa daki belli başlı devlet başkanlarına Arap atları hediye ettiler. Godolphin arap atları 1730’da İngiltere ye ithal edildi. Byerley Turk 1683’de Darley Arabı da 1703’de İngiltere ye geldi. Bu 3 doğulu aygır yeni bir ırkın temellerini oluşturdu. Bu ırka da “Thoroughbred” adı verildi. Bugün thoroughbred türünün %93’ü bu 3 aygıra dayanmaktadır. Arap atları gerek doğu da çiftleştirme gerekse thoroughbred kanı aracılığı ile bugünkü at türlerine katkıda bulunmuştur. Bedeviler safkan Arap atı yetiştiriciliği ile tanındılar.

    Bedevi boylarında at yetiştiriciliğinin kayıtları hafızalarda ve kuşaktan kuşağa aktarılan bilgilerle tutulurdu. Ancak yine de at yetiştiriciliği konusunda Arap ırkının saflığını korumayı başararak bir ilke imza atmışlardır. Bugüne kadar birçok arap atını pedigrisinde “çölde yetiştirilmiştir” ibaresine rastlanmıştır. Yazılı bir belge olmamasına karşın bedevilerin atların safkanlığına verdiği önem dikkate alınarak bu ibare de atın safkanlığının onaylanması olarak kabul edilir. Bugün Arap atları kendi orijininin doğduğu topraklar dışında da çok sayıda yer almaktadır.

    “Arap” ismini bir at cinsi veya insan topluluğuna verilen isim olarak kullanımından çok yıllar önce görmek mümkündür. “Arap” kelimesinin kökeni hala karanlıktır. Göçebeliği tanımlayan kelime ile ibranice “arabha” ve “erebh” kelimesinin bileşiminden oluşmuştur. (karanlık diyar) “Abhar” hareket etmek “Arab” çöl veya çölde yerleşik anlamındadır. Görülüyor ki milliyete dayanan bir kelime değildir. Özetle Arap atı kelime anlamı olarak bir millete verilen isimden çok daha önce kullanılmıştır.

    ARAP ATLARI AVRUPAYA NASIL YAYILDI ? :

    İslam’ın yükselişi ile Arabistan kültürel bir değişime sahne oldu. İslami inancın etkisiyle arap savaşçılar yerleştikleri çöllerden çıkarak İslam’ı yaymak için savaştılar. Çölde yetiştirilmiş bu görkemli hayvanlar muhteşem savaş atları oldular. Orta doğu Kuzey Afrika ve İspanya ya kadar Akdeniz ülkeleri ve doğuda Çin’e kadar bir çok ülke İslam’a yenik düştü. 1099 ve 1249 yılları arasında haçlı seferlerinden sonra Avrupa atları ile Arap kanı karıştırıldı. Ateşli silahların icadı ile ağır silahlı şövalyeler önemini yitirdi. 16. yüzyılda askeri birliklerde hafif hızlı atlara olan ilgi arttı. Bundan sonraki savaşlar ise Arap atının askeri birliklerde kullanımının önemini kanıtladı. Haçlı seferleri sonrasında Batılılar gözlerini doğunun Arap atlarına diktiler. 1683 – 1730 yılları arasında 3 Arap aygırının at yetiştiriciliği için İngiltere ye getirilmesi bir devrim oldu. 1800 lü yıllarda Avrupa’da Arap atı çiftlikleri oluştu. Polonya kraliyet Ailesi Alman Kralları ve bir çok Avrupa ülkesinde ki soylu Aileler Arap atı çiftlikleri kurdular. Lady Anne BLUNT ve Wilfred BLUNT’ un Mısırda olan yaşamlarının ve çöl gezilerinin sonucu olarak İngiltere deki dünyaca ünlü Crabbet Arap atı Harası çölde ve Mısırda da kuruldu. Daha sonraları buradan Rusya Polonya Avustralya Kuzey ve Güney Amerika’ya At gönderilmeye başlandı.

    KUZEY AMERİKANIN ARAP ATLARI İLE TANIŞMASI :
    Şu bir gerçektir ki Amerika Kıtası ; Gemi ile keşfedilmiş Atların gücü ile inşa edilmiştir. Burada yaşayan koloniler Atlı İspanyol savaşçıları tarafından sindirilmiş ve egemenlikleri altına alınmışlardır.

    At yetiştiriciliği 1725 yılında Virginia da Nathan Harrison ‘ un Arap atını getirmesi ile başlamıştır. Bu at’tan 300 tay alınmıştır. Buna rağmen ilk yetiştirici Keene Richard olmuştur. 1853 – 1856 yıllarında Arabistan çöllerine giden Richard bir çok aygır ve 2 kısrak getirmiştir. Ancak yetiştirme programı iç savaşla yok olmuş ve geriye hiçbir şey kalmamıştır. 1877’de Ulysses S.Grant II. Sultan Abdülhamit i ziyaret etmiş ve bu ziyaretinde sultanın ahırından kendisine 2 Aygır hediye edilmiştir. ( Leopard ve Lindertree) Leopard daha sonra Randolph Huntington’a verilmiş ve o da 1888 de İngiltere ye 2 kısrak ve 2 aygır getirmiştir. Bu program Amerika’daki ilk safkan Arap atı yetiştirme programıdır. 1893’teki Chicago Dünya fuarı büyük bir halk kitlesi tarafından ziyaret edilmiş ve Arap atının Amerika’daki etkisini arttırmıştır. Bu fuara dünyanın pek çok ülkesinden yetiştiriciler davet edilmişti. Türkiye’de bu fuara 45 Arap atı ile katılmıştı. Bu atların arasında kısrak Nedyme ve aygır O bryan’ da bulunmaktaydı. Bu atlardan her ikisi de daha sonradan Amerikan – Arap atları kayıtlarında no: 1 ve no: 2 olarak yer almıştır. Bugün birçok at yetiştirme çiftliğinde kökeni bu atlara kadar uzanan atlar bulunmaktadır.

    Fuar sonrasında Spancer Barden tarafından İngiltere ve Mısır’dan at getirildi. 1898 – 1911 yılları arasında yılları arasında Interlaction Harasına 20 at geldi. Ayrıca 1918 – 1932 yılları arası İngiltere’den 20 Fransa’dan 6 Mısırdan 7 at getirildi. Thedora Roosevelt’in de yardımıyla “ Davenport Arapları” nı oluşturmak üzere 27 at getirildi.

    Davenport’un Amerika ya çöllerden doğrudan Arap atı ithali bu ülkedeki Arap atı yetiştiricilerini heyecanlandırdı. Bu yetiştiriciler yeni kan’ların ithal edilmesinin teşvik edilmesi konusunda girişimlerde bulundular.

    1908’de Amerikan Arap Atı Kulübü kuruldu. Amerikan Tarım Bakanlığı Arap atı haralarının kayıtlarını milli kayıt olarak tanıdı ve bu kayıtlar sadece safkan Arap atları için tutuldu. Bu noktada 71 safkan Arap atı kaydettirildi. 1920 – 1932 yılları arasında da Amerikanın çeşitli aileleri tarafından İngiltere Arap çölleri ve Mısır dan Arap atları ithal edildi. 1940 – 1950’li yıllarda Amerikan yetiştiricilik programının oluşması sonucu Arap atı ithalatı yavaşladı.
    GÜNÜMÜZDE ARAP ATLARI :

    Tarihsel olarak Arap atı güzellik akıl cesaret dayanıklılık ve duygusallık kavramları ile ünlendi. Çok eski zamanlardan bugüne insanlar ile yakın temas içinde bulunan Arap atı insanlarla arasında bir bağ oluşturdu. Nazik zeki ve cana yakın olan bu hayvanlar Tayken bile insanlardan korkmaz ve ani seslere tepki göstermezler. Araplar “ Ghazu” denilen çöl savaşlarında hayatları ve varlıkları Arap atlarının hız ve dayanıklılıklarına bağlıydı. Bunun doğal bir sonucu olarak da kaliteli bir kan olarak tanındı. Elverişli koşullarda çiftleştirme ile saflığını korudu. Arap atının çiftleştirildiği her at türünde de kendine has özelliklerinin ( hız dayanıklılık zarafet vs. )
    İngiltere ye getirildiğinde Arap atı Thoroughbred’in atası oldu. Rusya da Orloff rahvan atlarına katkı sağladı. Fransa da ünlü Percheron atlarının oluşmasını sağladı. Amerika da ise Morgan atlarının atası oldu. İngiliz thoroughbred ile çiftleşmesi sonucu Trotter atları oluştu. Arap cinsinin diğer at cinslerinden farkı seçici çiftleştirme yöntemi ile yetiştirilmemesidir. Diğer türlerde yetiştiricilik yapılabilmesi için o atın kaydının oluşturulması gerekir. Ancak Arap atları binlerce yıl boyunca safkanlığını koruduğu ve bu yönü ile tanındığı için Arap atlarında böyle bir uygulama gerekmemiştir.

    Yüksek zeka eğitilebilirlik nazik yapısı ile biniciliğin bir çok dalında kullanılmaktadır. Dayanıklılık yarışlarında en yüksek dereceler her zaman Arap atı binicileri tarafından kazanılmıştır. Günümüzde Arap atı yetiştiriciliğinin ve Arap atı Haralarının en gelişmiş olduğu ülkelerden birisi Amerika dır.

    TÜRÜN ÖZELLİKLERİ :
    Güzel gösterişli bir kafa büyük gözler yukarıda toplanmış bir boyun kuyruk havada sırtı kısa ve düz göğsü kaslı ve geniş. Bacakları kaslı eklemleri güçlü açıkça görülebilen tendonlar topukta genişleyen küçük tırnaklar.

    Fındık kabuğu demir kır yağız ve açık don lu olur.
    Yüzde ve bacaklarda beyazlıklar sıkça görülür. Derisi ince ve ipeksidir. Yele ve kuyrukları gürdür.
    ''SEVGİLİMSİN'' ve ancak SEN böyle SEVİLİRSİN...!

    Boynumda kolların, al senin olsun!
    Sen beni yenemedin
    Çünkü ben senle oynamadım!



  2. #2
    Goaxinqi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    iLksin!
    ŞimdiLik soN.
    hiC bi suRéT "sen" oLamaz.
    AsLa yerini aLamaz!
    Üyelik tarihi
    05.Şubat.2014
    Mesajlar
    594
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    CAMARGUE ATI

    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ:


    Dayanıklı ufak Camargue; güney Fransa’da yaşaması zor ıssız bölgesi olan Rhone deltasının yerel atıdır. Bu türün orijini eski çağlara dayanmasına rağmen 1968 Ocak ayına kadar bir at türü olarak bilinmiyordu. M.Ö.15000 yılından kalma Lascaux mağara resimlerinde görülen atlarla bir ilişkisi vardır. Bunun yanısıra 19. yy.da Solutré güneydoğu Fransa’da bulunan at fosillerinin bu türün ataları olma ihtimalini göstermektedir. Uzun süre bataklıklardaki yaşam boyunca buradaki yerli atlar Kuzey Afrika kanının akınından etkilenmişlerdir. Ancak ilkel atın ana karakteristiklerini yitirmemişlerdir özellikle; ağır kare biçimli başları bu niteliği gösterir.

    Bu atlar Camargue yaşamında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Muhafız ve çobanlar bölgede geleneksel olarak gelişen sığır sürülerini gütmek işi için güçlü dengeli arazi binişi sağlayan bu atları kullanmışlardır. Ufak yapılı atlar olmalarına rağmen Camargue atları bataklıkların sert koşullarında iri binicileri güvenle taşıyacak güç ve cesarete sahiptir.

    Camargue atlarından oluşan sürüler her birinde bulunan lider aygırla yarı-yabani bir hayat sürerler. Bununla beraber denetimgenç atların işaretlenmesi uygun damızlıkların seçimi ve damızlık olmayan kısrakların kısırlaştırılması için yılda bir kere toplanırlar. Otlakların çitle çevrilmesine arazilerin tarım için kurutulmasına çobanlara olan ihtiyacın azalmasına rağmen bu türhala bölgenin başlıca özelliğidir. Camargue vahşi yaşamı ile ünlenmiş bir bölge olduğundan buraya gelen turist sayısı giderek artmaktadır ve bu atların yeni rolü de bu turistler için binek atı olarak kullanılmaktır.

    Türün Özellikleri : 131-141 el uzunluğundadırlar ve kır olurlar. Geniş kare biçiminde başları kısadar kulakları kısa boyunları dar omuzları kısa sırtları derin karınları kısa yuvarlak kaslı sağrıları uzun kuyrukları güçlü ve iyi şekillenmiş bacakları ve oldukça sert ve güçlü tırnakları vardır.

    *Yarı-vahşi yapılarına rağmen Camargue’ ler eğitime yatkındırlar.

    Yarı-vahşi Camargueler ressam ve yazarlar için bir ilham kaynağı olmuştur. Roy Campbell “ Camargue’deki Atlar” adlı şiiri bunun en güzel örneğidir.

    FRANSIZ BİNEK ATI


    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ:

    Fransızların at yetiştirmede uzun bir geçmişi vardır. Bu sayede günümüzün en iyi spor atlarından biri olan Fransız binek atını yetiştirmektedirler. Bu cins ilk olarak Saint Lo ve e pin’ deki çiftliklerde Normandiyalı at yetiştiricilerinin Thoroughbred Arap ve Norfolk Trotterini çiftleştirmesi ile Anglo-Norman türü oluşturulmuştur. Daha sonra bu türün tekrar Thoroughbred ve Araplarla çiftleştirilmesi sonucu günümüzde Selle Français denilen tür ortaya çıkartılmıştır. II. Dünya savaşı sonrası Fransa’da atların hızını dayanıklılığını ve yeteneğini arttırmak için çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu gelişmiş yeni cinse 1958’de Fransız binek atı denmeye başlandı. Fransız binek atı bir spor atının nasıl olması gerektiğine dair iyi bir örnektir. Bu at atletik güçlü zeki ve uysal bir cinstir. Özellikle engel atlama dalında yıldızı parlamıştır. Ayrıca Dresaj ve cross-country dalında çok başarılıdır.

    TÜRÜN ÖZELLİKLERİ

    Genel olarak Fransız binek atı zarif ve etkileyici bir kafa ile uzun bir boyuna sahiptir. Omuzları eğimli göğüs kafesi derin gövdesi kaslı ve uzundur. Genelde kestane renginde olurlar. Yinede farklı renklerde olanları görülebilir. Yüksekliği 155 – 170cm. arasında değişir.

    FRIESIAN ATI

    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ:
    Friesian atı Avrupa'nın kuzeybatısında bulunan Hollanda krallığının 12 eyaletinden biri olan Friesland' dan çıkmıştır. Friesland kuzey denizi kıyılarında M.Ö. 500 yıllarına dayanan oldukça eski bir ülkedir. Buradaki insanlar; ticaret denizcilik çiftçilik ve at yetiştiriciliği ile yaşamlarını geçiriyorlardı.

    Friesian atı " Equus robustus" dan kalmadır. 16 - 17. yüzyıllar boyunca belki daha da önce Arap kanı özellikle İspanyadaki Andolusian atlarına doğru tanınmıştır. Sıcaklığından dolayı Sıcakkanlı düşünülmüştür. Friesian atı safkan İngiliz atının etkilerinden bağımsız tutulmuştur. Son 2 yüzyıl boyunca safkan olarak üretilmiştir. Friesianlılar için at üretmek ve yetiştirmek çok önemlidir. Reform dan önce Friesland' daki manastırlarda bulunan rahipler bir çok at üretmişlerdi. Yüzyıllar boyunca Fresian hükümeti kaliteli üretimi koruyucu düzenlemeler yapmıştı. Şimdi ise 1939 Dutch at kanunu haracılık ve yetiştiricilik için kurallar koymuştur. Geçmişten kalma kayıtlardan öğrendiğimize göre eski dönemlerde de Friesian atları pek çok ülkede bilinmekteydi. 1251 yılından kalma bilgiler ve bu atların övüldüğü kitaplar mevcuttur.

    Dönemin zırhlı şövalyeleri bu atları oldukça tutkulu savaşlarda ağır yükler taşıyacak kadar güçlü ve hızlı manevralar yapabilen hayvanlar olarak görmüşlerdir. Daha sonraları bu atın çevikliği ve esnekliği 15 - 16. yüzyıl boyunca Paris ve İspanya daki binicilik okullarında kullanılmasını sağladı. Ayrıca güzel görünümleri ve güçlü yapıları nedeniyle de Avrupa'nın tamamında kraliyet mahkemeleri bu atları at arabalarında kullandılar. Muhteşem süratiyle Friesian atı Hollanda'da kısa mesafe yarışlarında kullanılmış ve kazananlar altın gümüş kamçılarla ödüllendirilmişti. Günümüzde Friesland' da hala araba yarışları görülür. Bu özel arabalara " sjeen" adı verilir.

    Bu 2 tekerlekli arabalar 1 veya 2 at tarafından çekilir 1880 lerden kalma geleneksel kostümlerle bir leydi ve centilmen oturur. Sjees ; sürücünün solda oturduğu ve leydi' nin sağ tarafta bulunduğu ( onur ve itibar tarafı ) az bulunan arabalardandır. 4'lü arabalar yaygındır. Bu geniş ve nadir koşumların gösteri amaçlı kullanımı popüler olmaktadır. Friesian halkı siyah atlarının koşumdaki doğal kabiliyetleriyle büyük gurur duyarlar. Anthony Dent ( atlarla ilgili İngiliz araştırmacı ve yazar ) Friesian atının eski İngiliz yağız atı ve pony' sinin karışımından meydana geldiği görüşündedir. Dent ; Friesian atına oldukça benzeyen Norveç Dol' unun Friesland' dan çalınarak veya ticaret yoluyla oraya gittiğini ileri sürer.Hollandalılar 1609'da Amerika da keşfettikleri bölgede " New Amsterdam" ı kurdular ve buraya Friesian atlarını da getirdiler. Bu atları yeni topraklarda yetiştirmeye devam ettiler.

    Ancak 1664'de burayı İngilizlere bırakmak zorunda kaldılar ve bu bölgenin adı " New York" olarak değiştirildi. Jeanne Mellin'in "Morgan atı" (1961) ve "Morgan atı el kitabı" (1973) isimli kitaplarında bu ünlü Amerikan atının Friesian atından kalma olasılığından bahsetmektedir. Sürat yapabilme yeteneği gür yeleler uzun ve gür kuyruk ve ayaklardaki tüyler bir belirti olabilmektedir. Bu tür kuzey Amerika'da melezleştirmeyle bağlantılı olarak tamamen kaybolmuştur. 1974' e kadar Ohio eyaleti bu atın Kuzey Amerika'ya yeniden tanıtımını engellemiştir. 1983 den günümüze Amerika daki Friesian popülaritesi ulusal bir kurum ve ulusal bir showu desteklemeye yetecek kadar büyümüştür.Friesian atları ; Almanya İskoçya ve Güney Afrika'ya ithal edilmiştir. Güney Afrika'ya ithal edilenler burada "Flemish" denilen çok önceleri Belçika dan getirilmiş olan bir türün geliştirilmesini sağladı.

    TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:

    Friesian atları her zaman siyahtır. Vücuttaki veya bacaklardaki hiçbir beyaz işaret kabul edilemez. Uzun kalın akıcı yeleleri ve kuyruğu ile etkili ayak tüyleri vardır. Hiçbir durumda Friesian atının kuyruğunun ve yelesinin kesilmesi hoş karşılanmaz. Friesian atı başını en yukarıda tutar ve yukarıdaki boynu ile gurur duyar.

    Canlı ahenkli yürüyüşleri doğaldır. Vücut güçlü ve eğimli bir omuzla derinleşir. Tescilli Friesian aygırları en az 153cm. uzunluğunda kısraklar da en az 143cm. uzunluğunda olmalıdır

    GELDERLAND ATLARI

    TÜRÜN TARİHÇESİ ve ORİJİNİ :

    Sıcak kanlı olarak bilinen gelderland atının ana vatanı Hollanda'dır. Bu atların ataları ; Andolusian Neapolitan ve Norfold aygırlarına dayanır. 19. yüzyılda bu atlar iş ve krallık içindeki taşıma işlerinde kullanılmaktaydılar. Bugün ise bu atlar; zarif gösteri atları ve yetenekli engel atlayıcılar olarak bilinmektedirler. Bu cins 1960'lardan sonra Alman safkanı ile çiftleştirilerek resmi olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Yine de eski soya sadık kalınarak bu geleneği sürdüren çiftlikler mevcuttur.

    TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:

    Gelderland atlarının yüzlerinde ve bacaklarında kahverengi siyah gri ve genellikle beyaz lekeler vardır. Arada sırada alacalı olanları da görülebilir. Kafası uzundur. Geniş etkileyici gözleri ve küçük kulakları vardır. Kaslı ve güzel görünümlü bir boynu vardır. Sırtı düz ve uzun kuyruğu yukarıda göğüs kafesi derin omuzları eğimli ve uzundur. Ayakları ise kaslı ve güçlüdür.
    ''SEVGİLİMSİN'' ve ancak SEN böyle SEVİLİRSİN...!

    Boynumda kolların, al senin olsun!
    Sen beni yenemedin
    Çünkü ben senle oynamadım!



Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Menekşe Bitkisi Bakımı ve Yetiştirilmesi Hakkında Genel Bilgiler
    Konu Sahibi Nartaneside Forum Bitkilerin Dünyası
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 24.Kasım.2017, 05:04
  2. Konya Hakkında Genel Bilgiler
    Konu Sahibi Nartaneside Forum İç Anadolu Bölgesi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 31.Ekim.2017, 22:58
  3. İlginç Tavuk Cinsleri
    Konu Sahibi BOZKURT21 Forum Yırtıcı Hayvanlar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 10.Temmuz.2016, 22:43
  4. Muhabbet Kuşu - Kuş Cinsleri Irkları Özellikleri
    Konu Sahibi Goaxinqi Forum Sürüngen Hayvanlar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 15.Şubat.2014, 23:52
  5. Aslanlar hakkında genel bilgiler
    Konu Sahibi Holywoot Forum Yırtıcı Hayvanlar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Şubat.2014, 03:20

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •