Gerçekler ve Motivasyon

Medium da dahil olmak üzere bugünkü internet dünyası bize “özgüven” pompalıyor. “Daha iyisini yapabilirsin”, “Sadece 10 adımda yaratıcı zeka”, ve benzeri yazılarla toplam imajımızın ne kadar hızlı ve kolay bir şekilde yenilenebileceği ve o özlediğimiz ve istediğimiz insana dönüşebileceğimiz anlatılıyor.

Size kötü bir haberim var; bunlar gerçekler değil. Ya da en azından gerçeğin tamamı değil.

Hadi gelin gerçekleri konuşalım;

Hayatımızın boyunca acı çekeceğiz ve bu çok doğal. Çünkü gelişim için zorlanmamız gerekir, kendi rahatlığımızın dışına çıkmamız, efor sarf etmemiz lazım. Kaslar da böyle çalışıyor, kafamız da… O yüzden acının, ***retin, iniş çıkışların olmadığı bir dünya hayal etmeyin, hayal kırıklığı yaşarsınız.

Ama hangi acıyı çekeceğinize karar vermek sizin elinizde. Hem acı çekip hem de sonuçlarından mutsuz olmak SİZİN kararınız, başkasının değil. O yüzden doğru acıları çekmek lazım; mükemmel bir vücut mu istiyorsun? O zaman sabahları kalkıp koşacaksın, o sıcak yatağı terk edeceksin, en sevdiğin yemekleri yemeyeceksin. Başarılı mı olmak istiyorsun? herkesten çok çalışacaksın, arkadaşlarınla gezmek yerine okuyup araştıracaksın, içine kapanacaksın bir süre belki de…

Acıları “kiminle” çektiğimiz de önemli. Sizi beslemeyen, geliştirmeyen, zorlamayan her insanı hayatınızdan çıkartın. Nokta. Bu konuda hiç tartışmayın bile. “Ama çok eğlenceli” dediğiniz insanlar bile size en azından bir şeyler katıyor olmalı, yoksa hem vaktinizi boşa harcatıp hem de sizi beslemeyen, geliştirmeyen, sadece anlamsız vakit geçirdiğiniz gereksiz bir insan topluluğunun parçası olacaksınız. Yanlış anlamayın, arkadaşınız olmasın demedim; sadece onları kendiniz gibi insanlardan seçin diyorum. En iyi arkadaş size değer verendir, size değer veren bir insan da sizin boşlukta sürüklenmenize izin vermez, vermemelidir. Aynı şey sevgiliniz/eşiniz için de geçerli tabii ki.

Dürüst olun, her şeyden önce kendinize. Dünyanın en basit ve anlamsız şeyini yazmışım gibi bakmayın bana, çoğumuz kendine dürüst olmadan yaşıyor ve gidiyor. Kendine dürüst ne demek? “Ben böyle mutluyum” mesela en büyük toplumsal yalan bugün. Değilsin, kabul et, değişim acısını yaşa, kaçma bu gerçekten. “Beni böyle seviyorlar” da deme, seni öyle sevmiyorlar, sana katlanıyorlar. Aradaki farkı görebilirsin, dikkatle bak. “Şimdi bunlarla uğraşamam” deme, çünkü o doğru zaman hiç gelmeyecek sen bu kafada olduğun sürece. Hadi bırak bunları, kendine dürüst ol, bak göğsünden bir yük kalkacak.

Toplumsal ve kişisel önyargıların ötesine bakmaya çalış. Bazı insanlar ilk başta soğuk, ukala ve rahatsız edici gelebilir. Herkes aynı olmak zorunda değil, daha derinlere inip, karakterlerini anlamaya çalış, paylaşımlarınızı bulmaya bak. Önemli olan değerler ve prensiplerdir, bunları ara, bunları değerlendir.

Bunlar doğrultusunda hareket ettiğimizde en azından gerçeklerle yaşadığımız için birilerinin tesellisiyle yaşamak zorunluluğumuz ortadan kalkıyor.

Her şeyin güzelce paketlendiği, gerçeklerin hafifçe dokunularak anlatıldığı ya da anlatılmadığı, kimsenin kimseye yanlışını söylemediği ve ortak boş değerlerin pompalandığı böyle bir dönemde, kendimiz olmak, gelişimimizi sağlamak daha da zor.

En azından başlangıç noktamızı doğru tanımlayalım derim.