'Uğurlu kravatımı takar işimi bağlarım'
Psychology Today dergisinde psikiyatris Alex Lickerman imzalı yazı bize batıl inançların işleyişini genel hatlarıyla anlatmakta... Bir Gallup araştırmasına göre Amerikalıların yüzde 50’si batıl inançlı...
Giydiğiniz zaman kendinizi güçlü hissettiğiniz bir takım elbiseniz var mı? Hani şu her iş görüşmesine veya önemli toplantıya giydiğiniz, sizi ince ve uzun gösteren lacivert dar kesim pantolon ve ceket takım. Onu giydiğinizde adeta Clark Kent’in Superman’e dönüştüğündeki değişimi kendinizde hissediyorsunuz. Güçlü, akıllı, kontrolü sıkı sıkı elinde tutan, her türlü güçlüğe göğüs germeye hazır. Bu kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan takımı önemli görüşmelerde giymeniz yolunuzu açacak, işi almanızı, yeni müşteriler kazanmanızı sağlayacaksa neden olmasın?
Size neredeyse olağanüstü güçler veren bu takım örneğini, giydiğimiz başka elbiselere, aksesuarlara, görüşme öncesinde yaptığımız çeşitli aktivitelere bağlayabiliriz. Kimilerine yeni bir kıyafet giymek uğur getirirken, başkalarına çocukluklarından bu yana yanlarında taşıdıkları ufacık bir kolye veya taş uğur getiriyor olabilir. Önemli olan kişinin kendini, uğurlu bildiği şeyin yakınında, iyi hissetmesidir.
Siyah kedi, merdiven altından geçmek veya 13. Cuma’nın uğursuzluğu gibi, klasik batıl inançların yanında bir de kişinin kendi kendine uğursuz bildiği günler, zamanlar, yerler olabilir. Örneğin, ayın belli bir gününde iş yapmanın uğursuz olduğunu, o gün bir işe girilirse, hiçbir şeyin yürümeyeceğini düşünenler olabilir. Böyle bir durumda, o günü önemli toplantılarla değil, planlamayla geçirin. Bir iş kesinleşmeden onunla ilgili konuşmak birçoklarına göre uğursuzluk getirir. Önce işi garantiye al, sonra onunla ilgili konuş yaklaşımı sağlamcı bir yaklaşımdır.
Uğurlu objeler performansınızı artırır
Batıl inançlar birçoğumuz için toplum genelinde kuşaktan kuşağa geçen, daha az eğitimli insanlar arasında daha yaygın şekilde uygulanan inançlar olarak görülür. Oysa, batıl inançlara daha geniş bir açıdan bakıldığında, uğurlu veya uğursuz bildiğiniz sayılar, objeler, alışkanlık haline gelen ritüeller de bu inançlara dâhil olur. Bu ne anlama geliyor? Daha başarılı olmak için 4 yapraklı yoncaların peşinden koşma zamanı mı? İlginç bir şekilde hiçbir batıl inancı olmayan, her şeyi mantık çerçevesinde değerlendiren bir insansanız, uğurunuzun olmasının size pek de etkisi olmayacaktır. Ancak, o objenin mantıkla açıklanamayan gücüne inanıyorsanız, o uğurun sizin performansınıza etkisi olabilir.
Psychology Today dergisinde psikiyatris Alex Lickerman imzalı yazı bize batıl inançların işleyişini genel hatlarıyla anlatmakta. Bir Gallup araştırmasına göre, Amerikalıların %50’si batıl inançlı. Bazı ritüellerin, belli şeyleri belli bir sırada yapmanın veya önemli günlerde uğurlu belirledikleri alışkanlıkları yapmanın onlara şans getirdiğine inanıyorlar. Kimisi, iki ayağına farklı renkte çorap giyiyor, kimisi uğurlu bildiği bir objeyi yanında taşıyor. Kısacası, belli davranışların ya da uğurlu bildikleri şeylerin işlerin gidişini olumlu şekilde etkileyeceğine içtenlikle inanıyorlar. 2010 yılında araştırmacılar Lysann Damisch, Barbara Stoberock ve Thomas Mussweiler’in çalışması batıl inançların insanlara kaotik durumları kontrol ediyormuş hissi verdiğini ve muhtemelen bu kontrol ve olaylara hâkim olma hissinden dolayı fark edilebilir bir performans gelişimi sağlandığını göstermekte. Örneğin, bir çalışmada 28 üniversite öğrencisinden golf toplarını 10 denemede deliğe isabet ettirmeleri istenmiş. Top kendilerine verilirken, bazılarına ‘işte bu topu kullan. Şu ana kadar bu topun şanslı olduğu söyleniyor’ denilmiş, diğerlerine ise ‘şu ana kadar herkes bu topu kullandı’ denilmiş. İlk grup 2.gruba göre çok daha iyi bir oyun çıkarmış. Aynı çalışma içinde bahsedilen bir diğer deneyde, katılımcılardan uğur objeleri getirmeleri istenmiş. Deney sırasında kendilerine verilen görevi yaparken bazılarının uğurları araştırmacılar tarafından kaldırılmış, diğerlerininki yanlarında kalmış. Uğurları yanındayken çalışanların kendilerinden daha emin ve etkili bir şekilde çalıştıkları gözlemlenmiş.
Belli davranış rutinleri başarı getirmekte
Fast Company dergisinde yayınlanan ofiste sıklıkla rastlanan batıl inançlar yazısında görüşlerine danışılan Chicago Booth İşletme Okulu’nda Davranış Bilimi öğretim üyesi olarak görev yapan Jane Risen’e göre, batıl inançlar ve ritüeller, sonucu doğrudan etkileme gücüne sahip değiller ancak insanların düşünüş ve davranış şeklini etkileyebilmekteler. Sihirli düşünüş veya batıl inançları, bir obje, davranış veya durumun, mantık dışı bir şekilde olayların seyrini ve de sonucunu etkileyeceğini düşünmek üzerine kurulu.
Devam etmekte olan araştırmasının bulguları, kişilerin kendilerine endişe veren bir durumdan önce belli bir rutini takip etmelerinin onları rahatlattığı ve böyle bir rutini olmayan kişilere oranla daha az stres yaşadıklarını göstermekte. Bazı ünlü sporcuların başarılarını borçlu olduklarına inandıkları şaşmaz bir günlük rutinleri var. Her sabah aynı saatte kalkarlar, aynı kahvaltıyı yaparlar, aynı egzersiz rutininden geçirirler. Bu saat gibi aksamayan rutin sayesinde idmanlarına tam anlamıyla konsantre olabilirler ve kendi kendileriyle sürekli yarışırlar, hep daha iyiye giderler.
KOBİ patronları uğurlarına sıkı sıkıya tutunuyor
Reuters’ta yayınlanan bir makaleye göre, batıl inançların veya uğur sembollerinin, kendi işlerinin patronu KOBİ sahiplerine getirdiği önemli avantajlar olabiliyor. Bir objenin, resmin veya belli bir davranış rutininin işlerimizin yolunda gitmesini sağladığına inanmak az çok birçoğumuzun alışık olduğu bir his. Daha önceki işlerimizde, önemli günlerimizde işe yaramış bir davranışı uğur kabul edip her önemli işimizden önce bir ritüel olarak benimsemek, birçok patronun kimi zaman gizli gizli, kimi zaman açık açık tercih ettiği bir yöntem.
Neden bu batıl inançlara tutunma gereği duyuyorlar?
Çevrelerindeki belirsizliği kontrol etme istekleri ağır basıyor. Profesyonellikten uzak görünmemek için, bazı serbest meslek sahipleri uğurlu objelerinden bahsetmekten kaçınıyorlar. Örneğin, finansal hizmetler veren bir şirketin sahibinin numeroloji etkisiyle müşterilerinin portföyünü yönetmesi akıl dışı görülebilir. Ancak kişi belli sayıların uğruna inandığından ve bu uğurlu bildiği sayıların onu şu ana kadar başarıya götürdüğünü gördüğünden verdiği kararların arkasında durduğunu gösterecektir.
Reuters’in yazısına göre, uğurlu sayılan semboller kişiden kişiye büyük değişiklik göstermekte. Örneğin, New York’ta bir avukat, ofisine psişik güçleri olduğuna inanılan Rus mistik Rasputin’in tablosunu asmış ve onun imajının kendisinin işlerinin yolunda gitmesine yardımcı olduğuna inanıyor. Batıl inanç gibi algılanan bir diğer konu da, kişilerin pozitif ve negatif enerji konusunda farkındalıkları. Mümkün olduğunca negatif enerjiden kaçıp, çevrelerini pozitif enerjiyle doldurmaya özen gösteriyorlar. Feng Sui gibi Uzak Doğu felsefeleri kapsamında ne gibi objeleri, hangi konuma koyarsak pozitif enerji yaratılacağı konusunda bilgiler ediniyor ve yaşam alanlarını bu prensipler doğrultusunda tasarlıyorlar. Kimileri çalışma masalarına uğurlu saydıkları objeleri koyuyorlar, diğerleri çiçek, ayna, fıskiye gibi objelerle pozitif enerji akışını düzenliyor. Uğur objeleri, alışkanlık haline gelen ritüelleri takip etmek gibi arayışlar için de amaç hep benzer; pozitif bir enerji yaratıp işlerin yolunda gitmesini, kişinin başarılı olmasını, endişelerden arınmasını, mutlu olmasını ve daha fazla para kazanmasını sağlamak. Dolayısıyla, batıl inançlı olmanın çoğu zaman kişiye zararı değil, yararı var. Eğer sevdiğiniz kravatı takmak veya uğur taşını cebinizde taşımak kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyorsa, devam edin. Kendinizi iyi hissetmek sizi mutluluğa ve başarıya götürecektir.