Bilinçaltı sandığımızdan daha mı zeki?

Beynimizi kullanarak bulmaca çözerken ya da okurken kontrolün bizde olduğunu sanırız; ama yeni bir deney birçok şeyin bilinçaltımızda olup bittiğini gösteriyor.

Kendi aklımızı, zihnimizi, beynimizi tanıyormuşuz gibi bir yanlış algı var. Günlük hayatımızın basit işlerini yerine getirirken, yürürken, konuşurken aklımızdan geçen düşünceler vardır. “Bugün ne yesem?” diye sorarız kendimize örneğin. Ya da “Acaba bu kadın neden böyle yaptı?” diye. Sonra da bu sorunun yanıtını bulmaya çalışırız kendimizce. Bu tür soru-cevapların aklımızda olup bitenlerin tamamı olduğunu düşünürüz. Ama bu bir yanılgıdır.

Bütün psikologlar şu konuda hemfikir: Her insanın bir bilinçaltı vardır ve düşünme sürecinde asıl işi bilinçaltı yapar. “Fransa’nın başkenti neresidir?” diye kendimize sorduğumuzda “Paris!” cevabı kendiliğinden gelir aklımıza. Parmaklarımızı oynatmak istediğimizde bunu yapmak için bilinçli bir karar vermemiz gerekmez; bilinçaltımız yoluyla bu eylemi uygulamaya geçeriz.

Psikologlar, bilinçaltı yoluyla yapılanlar ve bilinçli düşünme gerektiren şeyler nelerdir sorusunu aydınlatmaya çalışıyor. Bu alanda yapılan bir araştırmada “Bilinçaltı zeki midir yoksa aptal mı?” gibi ilginç bir başlık bile kullanılmıştır.

Bu konudaki yaygın görüşlerden biri, bilinçaltının yaptığı işleri şöyle sıralıyor: Basit uyarıcı-tepki gerektiren eylemleri hazırlamak, temel bilgileri sunmak, nesneleri tanımak ve sık tekrarlanan hareketleri yerine getirmek. Planlama, mantıksal açıklama ve fikirleri birleştirmeyi gerektiren karmaşık bilişsel işler bilinçli düşünmeyi gerektirir.

İlginç bir deney

Son dönemlerde İsrail’de yapılan bir araştırmada ise bu inancı sarsan bazı bulgular elde edildi. Ran Hassin ve ekibi ‘sürekli flaş yoluyla bastırma’ (Continuous Flash Suppression) yöntemi kullanarak göz aldanması yaratıp, denekler farkında olmadan onların beynine bazı bilgiler iletmeye çalışıyordu.

Bu yöntem, iki gözümüzün olması ve beynimizin her iki gözün gördüğü nesneleri birleştirip anlamlı bir görüntü olarak algılaması gerçeğine dayanıyor. Bir göze sürekli olarak parlak renkli ve dikkat dağıtıcı kareler flaşlar halinde gösterilirken diğer göze gerçek bilgiyi içeren görüntüler sunuluyor.

Diğer göze yansıtılan kareler öylesine dikkat dağıtıcı ki kişi sunulan asıl bilgiyi bilinçli olarak hemen algılayamıyor. Normal görüş halinde hemen fark edilebilecek bu bilgiyi algılamak için birkaç saniye geçmesi gerekiyor. (Oysa flaşlar halinde yanıp sönen kareler görüntüsü izletilen göz kapalı tutulsa ‘bastırılan’ görüntü hemen algılanabilir bir bilgi içeriyor.)

Hassin’in deneyinde bir göze dikkat dağıtıcı parlak kareler gösterilirken diğer göze aritmetik sorular yansıtılmıştı. Yani “9 – 3 – 4= ” türünden bir soru gösteriliyor ve ardından bir rakam yansıtılarak deneklerden yüksek sesle okumaları isteniyordu. Bu sayı sorunun doğru yanıtı olarak “2” olabiliyor ya da “1” gibi yanlış bir sayı da olabiliyordu.

Deneydeki ilginç sonuç şuydu: Denekler, hedef sayı doğru cevap olduğu zaman yanlış cevaptan çok daha hızlı okuyabiliyordu. Bu ise soru denklemini deneklerin işlem yaparak akıldan çözdükleri anlamına geliyordu. Oysa diğer göze uygulanan şaşırtıcı kareler nedeniyle bu işlemin bilinçli olarak farkında değillerdi aslında.

Bilinçaltının kapasitesi

Bu deneyde elde edilen bulgular, bilinçaltının sanılandan çok daha incelikli becerilere sahip olduğuna işaret ediyor. Bilinç dışı diğer işlemlerle ilgili yapılan deneylerden farklı olarak burada herhangi bir uyarıcıya karşı otomatik bir tepki söz konusu değildir. Aritmetik kurallarına uygun kesin bir sonuç bildirmeyi gerektirir.

Bunun ancak bilinçli bir çabayla mümkün olduğunu düşünürüz. Ama “bilinçaltıyla ilgili araştırmalarda bir dönüm noktası” olarak görülen bir teknik kullanılan bu deneyden, bu yargıyı sorgulayan bir sonuca varılmıştır: “Bilinçli olarak yapılan tüm temel işlemleri bilinçaltı da yapabilir.”

Bunlar oldukça büyük iddialar ve bilinçaltının gücüyle ilgili daha geniş çalışmalar yapılması gerektiğini araştırmayı yürütenlerin kendileri de kabul ediyor. Beynimizin yaptığı işlemlerin çoğu tıpkı bir buzdağı gibi görüş alanımızın dışında cereyan ediyor. Bu tür deneyler ise o görünmeyen kısma bir nebze ışık tutmaya çalışıyor.