Bilme, tanıma beni.
Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci yok içimde.
Bilme, tanıma beni.
Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci yok içimde.
Kar havası gibisin dışarda; içimde bir elmanın dişlenişi.
"İçim,
Kendimden yorgun benim."
DERİN ZAMAN
Ben senin sınırlı gövden ile
beni sonsuz sarmanı diledim.
Uykum seninle kışın kolları arasında
devrilerek dönerek tamamlansın,
içimde kuzeyin kuşları sussun istedim.
Kışı ve kışın kalbimde ağırlaşan meyvesini,
çiy düşmüş, soğumuş, donmuş bir dili
hatırlamak için
beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma,
derin bir zaman istedim senden, ama
bana onu verme! Ne kışa ne yaza uygun
kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili,
yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi
içimde.
Ayağa kalk, yaklaş, dilini döndür ağzında,
de ki:
Ben onunla denizin dövdüğü dilsiz
taşlar üstünde sustuydum.
Konu VitaA tarafından (24.Ocak.2018 Saat 22:33 ) değiştirilmiştir.
GÜNEŞ YILDIZ
Yol uzun, güzergah zorlu; ne demeliyim?
Zarif kardeşim benim,
Seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.
Sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
Günümde hayret gecemde hayret istedim
Yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.
İnsan olan yerlerim çok ağrıyor,
Olsun, yine de sen kapanma, şu sıra benim,
Yerine bırak ben incineyim.
Mağara Çiçeği
İçağrısıyım bir mağmanın
kopmuş fırtınanın sesi
derini yok, ses gelmiyor bir kuyu.
Çiçeğiyim yaprağını yüzüne
kapatan ağlamanın
havluları topladım,
şemsiyeyi kapattım
hadi kalk gidelim
serinledi hava, güneş söndü
iyice karanlığa döndü yüzüm
bir mağara çiçeği yürüyor içimde
içli bir bulut geçiyor üstümüzden
kalk gidelim.
Penguen
Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.
Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.
Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.
Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece
parktaki salıncağa binmeyi
beceremedim bugün ben de.
Penguen bana sırtını dönme.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Penguen,
kim bağışlayacak beni?
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle.
Salyangoz
içimdeki tas yerinden kimildadi.
gögün altinda,
yerin telef edilmis yüzünde
bir papatyanin 'olmaz' yapragina düstüm.
ben sustuysam söz de sussun. olmadi,
tasindim ertesi gün 'olur' yapragina.
orda büyüttüm hatirayi,
ordan düstüm.
hatira da unutsun kendini koyulugunda.
beni gel beni bul beni al,
istedigin yerde uyut bendeki hatirayi
istedim.
vardigim yer bir uçurumdan kekeme,
gümüsten ipligim azaldi
susmaya unutmaya uykuya
yelteniyorum.
Ağrı
O günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç
dünya için. Rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli.
Kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş,
Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum.
Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.
Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte
Bıraktın, unuttum, unutuldum.
Seni kırdığım yerden beni de kırdılar,
Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.
Güneş Yıldız
Yol uzun, güzergah zorlu; ne demeliyim?
Zarif kardeşim benim,
Seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.
Sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
Günümde hayret gecemde hayret istedim
Yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.
İnsan olan yerlerim çok ağrıyor,
Olsun, yine de sen kapanma, şu sıra benim,
Yerine bırak ben incineyim.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)