Diyelim ki,


Hayatta başımıza gelen iyi veya kötü her şey için sorumluluk aldık.
Allah’a sığındık, içtenlikle tövbe edip af diledik.
Allah’a, sahip olduklarımız için içtenlikle şükrettik.
Ve sonrasında da, “Ne yapabilirim?” diye sorup, Allah’a olan teslimiyetimizi, güvenimizi, imanımızı bozmadan karşımıza çıkan her olasılığı, her fırsatı, her kapıyı görmeye niyet ettik, karar verdik ve gözümüzü dört açtık.
Karşımıza çıkan minik kapılar için, yine imanımızı hiç zedelemeden, teker teker adımlar atmayı başardık.
Bu minik adımların arkasından da öyle bir kapı açıldı ki, işte o kapı öyle ufak bir adımla olmuyor, şöyle büyük bir adım atmamızı gerektiriyor. Üstelik de bu bizi, maddi veya manevi, bayağı zorlayacak bir adıma benziyor.
Diyelim ki, iş arıyoruz ve açılan kapı olarak da karşımıza,
“Hiçbir işverenin reddedemeyeceği bir özgeçmiş yazabilmek için, yeteneklerinizi, tecrübelerinizi açık ve net bir şekilde yazmalısınız. Biz bu işi biliyoruz. İşte kanıtlarımız.” diyen bir ürün veya hizmet çıktı.
Ve diyelim ki, iş arayan bir kimse olarak aslında maddi durumumuz bu ürünü almaya hiç de müsait değilken, bu “Özgeçmiş Yazma Hizmeti” hem aklımıza hem de kalbimize doğru adım olarak geliyor. Bu hizmeti veren kişi veya kişilere de güveniyoruz. Ama işte, yine de o hizmeti almak bizi bayağı bir zorluğa itiyor.
Veya bu zorluk, manevi bir zorluk da olabilir. Mesela, açılan kapımızda, eski bir tanıdık, “Derdin ne?” diye sorduğunda, utanıp, korkup “İşte herkesin olduğu gibi benim de kendime göre dertlerim var.” deyip, üstü kapalı konuşmak yerine, dürüstlükle ve içtenlikle, “Derdim, şu, şu, şu.” dememiz gerekiyor ama bu manen bize çok zor geliyor.
İşte bu bizi zorlayan adımlarda ne yaptığımız, hayatımızın ne yöne gideceği konusunda anahtar nokta oluyor. Yukarı mı gideceğiz, aşağı mı?
Korkuya kapılıp, “Yok, ben bu parayı verecek durumda değilim, kendi özgeçmişimi kendim yazarım. Artık olduğu kadar…” mı diyeceğiz?
Yoksa, “Ben bir işe girmekte kararlıyım, tecrübelerimin ve yeteneklerimin son derece açık ve profesyonelce yazılmış olması benim işe girmemde, en azından mülakata çağrılma aşamasında büyük rol oynayacak. Ne yapıp edip bu hizmeti almam, hayatım için, mutluluğum için çok önemli. Ben karar verip, niyet edince, Allah bana bir yol gösterir.” mi diyeceğiz?
Korkuya kapılmak, imanı alıp götürüyor. Korku sanki bizi donduruyor. Ve, ya hareket etmemize engel oluyor ya da kaçıp gitmemize sebep oluyor.
Korku meselesini halledebilmemiz için, neyden korktuğumuzu da çok net bir şekilde bilmemiz lazım. Çünkü korkularımız çeşit çeşit:
Kaybetme korkusu,
Başaramama korkusu,
Reddedilme korkusu,
Başarma korkusu, (Evet, yanlış okumadınız, başarma korkusu diye de bir korku var. )
Yanlış bir şey yapıyor olma korkusu,
Konuşma, fikrini söyleme korkusu,
Yanlış anlaşılma korkusu,
Altından kalkamayacağı şeylere bulaşma korkusu,
Eleştirilme korkusu,
Alay edilme korkusu,
Rezil olma korkusu,
Beğenilmeme korkusu,
Kullanılma korkusu,
Acı çekme korkusu,
Yalnız kalma korkusu,
vs. vs.
Tüm bu korkular herkeste var diye bir şey yok. Bu korkuları hissetmeden yaşayan insanlar vardır eminim.
Ama genelde, kimimizde 1-2, kimimizde de daha çok olmak üzere, bu korkulardan olabiliyor.
Çare ne?
“Hisset ve Yukarı çık.”
Korkuyu hissedip, Allah’a sığınmak ve ona güvenip, korkuya rağmen, aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu adım için cesaretle adım atmak.
İman ve şükür hislerimizi, hiçbir şeyin bozmasına izin vermemek.
Yapabileceğimiz bir başka şey de, şunu unutmamak:
Bu korkuları, hayatta daha önce en az bir defa, bunları yaşadığımız ve hissettiğimiz bir olay başımıza geldiği için biliyoruz ve hissediyoruz.
Yani eğer ben, başaramamaktan korkuyorsam, çocuklukta veya gençlikte yaşadığım bir başaramama olayı var demek oluyor. Allah’a sığındığımız bir anda bu olayı hatırlayıp, bu olayı olduğu gibi görüp, bu olayla yüzleşince ve o olay hakkındaki gerçekleri ortaya çıkartınca, kısacası o olaya ışık tutunca, aslında korkacak bir şey olmadığını da görüyoruz.
Bir çocuk olarak alay edilmekle, veya eleştirilmekle, veya reddedilme ile karşılaşınca, eğer aklı başında bir büyüğümüzün desteği de yoksa, kendimizi değersiz, önemsiz, küçük, hatta aptal vs. görebiliyoruz.
Oysaki o olaylara şimdi, aklımız başımızdayken tekrar bakarsak görüyouz ki, meğer bizimle alay eden veya eleştiren veya reddeden o kişi, aslında kendi değersizlik hisleriyle boğuşuyormuş.
Bu olaylara ışık tutunca, gerçek de ortaya çıkıyor.
Ve gerçek şu ki, Allah’ın sana verdiği tüm yetenekler ve özellikler senin tüm korkularının da üzerinde ve sen bu korkuların üzerine çıkabilecek her özelliğe sahipsin.
Hatta bu korktuğun şeyler başına gelse dahi, sen yine yarasız beresiz, ayağa kalkıp, yoluna devam edecek güce sahipsin.
Bu gerçeği görünce zaten o korkunun da bir önemi kalmıyor.
İşte bu korkulardan çabucak kendimizi çıkartmamıza yardım edecek şeyler:





Allah’a sığınmak,
Şükretmek.
Dua etmek.
Namaz kılmak
Şükretmek.
Hayatımızın sorumluluğunu üzerimize almak.
Korkularımızla yüzleşmek.
Yukarı çıkmaya karar vermek.
Şükretmek.
Yukarı çıkmaya niyet etmek.
Hatalarımızdan dolayı Rabbimizden af dilemek.
Rabbimizin yol gösterişlerini görmek için gözümüzü iyi açmak.
Hipnoz , meditasyon gibi ruhumuza daha da zarar veren öğretilerden uzak durmak.
Tekrar şükretmek.
Korkularımızı iyi anlamak ama onların bizi durdurmasına izin vermemek.
Korkularımızı aklımızın süzgecinden geçirmek.
Korkularımızı kalbimizin ve imanımızın süzgeçinden geçirmek.
Allah’a sırtımızı dayayıp, kararlı bir bakış açısı ile hareket etmek.
Kuran ’ı yavaş yavaş, düşüne düşüne, anlaya anlaya okumak.
Tekrar şükretmek.
Bizi mutlu, umutlu eden meşgalelerle uğraşmak.
Bizi mutsuzluk, umutsuzluk ve korkuya boğan meşgalelerden kendimizi uzak tutmak.
Düşüncelerimizin bilincine varıp, onlara hakim olmak.
Duygularımızın bilincine varıp, onlara hakim olmak.
Sözlerimizin bilincine varıp, onlara hakim olmak.
İnançlarımızın bilincine varıp, onlara hakim olmak.
Tekrar şükretmek.
Beklentilerimizin bilincine varıp, onlara hakim olmak.
Korkumuzu arttıran şeylere, insanlara meyil etmemek.
Bize kendimizi sevdiren insanlarla beraber olmaya dikkat etmek.
En az 90 gün boyunca, (hatta mümkünse hayatımız boyunca) bir şükür defteri tutmak.
Şarkımıza, şiirimize dikkat etmek.
Okuduğumuz şeylere dikkat etmek.
Seyrettiğimiz şeylere dikkat etmek.
Tekrar şükretmek.
Konuştuğumuz, çalıştığımız insanlara dikkat etmek.
Asıl gerçek olanın Allah’a güven olduğunu, korkunun sahte olduğunu kendimize hatırlatmak.
Önümüze çıkan fırsat için aklımızın ve kalbimizin hemfikir olduğu adımı atmaya karar vermek ve niyet etmek.
Yalan hayallerden uyanmak. (Genellikle aşk veya loto hayalleri oluyor.)
Hayat amacımızı bulmak ve her günümüzü onunla uyumlu geçirmek.
Yokluğa değil bolluğa odaklanmak.
Alışkanlıklarımıza dikkat etmek, zararlı alışkanlıkları bırakmaya odaklanmak.
Yardım almak.
Yardım istemek .
Yardım vermek.
Hayat değerlerimize sımsıkı sarılmak, ne olursa olsun onlardan vazgeçmemek.
Kendimize güvenmek.
Kendimizi saymak.
Kendimizi sevmek.
Kendimize değer vermek.
Kendimize şefkat göstermek.
Kendimizi ve başkalarını affetmeye odaklanmak.
Kendimizi ve başkalarını sevmek.
Kendimize ve başkalarına değer vermek.
Kendimize ve başkalarına önem vermek.
Tekrar şükretmek.
Paranın kölesi olmadan değerini bilip, takdir etmek.
Ailemize, eşimize, çocuğumuza, arkadaşlarımıza sarılmak.
Hayatın 8 parçasına sımsıkı sarılmak.
Hatalardan, yanlışlardan ders alarak, yukarı çıkmaya odaklanmak.
Yaptığımız işi en iyi nasıl yapabileceğimize odaklanmak.
Allah’tan istemek, açılan kapılardan cesaretle geçmek.
Yanlış bilgilerden kendimizi arındırmak.
Şu an bulunduğumuz yerin ve şu anımızın değerini bilmek.
Kim olduğumuzu, kendimizi iyi bilmek.
Aslımızı iyi bilmek ve sevmek.
Tekrar şükretmek.
Yaptığımız hataları tamir etmeye odaklanmak.
Her kuşkuya düştüğümüzde, aklımız ve kalbimizle, Allah’ın yol gösterişini takip ederek, doğru seçimi yapmak.
Hayata bir değer, bir güzellik, bir iyilik katmaya, hayata hayat katmaya odaklanmak.
Hayata olan sevgimizi arttırmak.
Hayata olan saygımızı arttırmak.
Hayata olan iletişimimizi arttırmak.
Hayata olan anlayışımızı arttırmak.
Hayat hakkındaki farkındalığımızı arttırmak.
Kendimizi geliştirmeye odaklanmak.
Tekrar şükretmek, tekrar şükretmek, tekrar şükretmek ve şükür olarak iş yapmak.