Otizmde tedavi yaklaşımları ve aile katılımı

Otistik çocukların toplumsal yaşama hazırlanmalarında ebeveynlerin, eğitime katılmaları bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle ebeveynlerin gereksinimleri dikkate alındığında; otistik çocuğu olan aileler, kendilerini nelerin beklediğini ve çocuklarının konuşup konuşamayacağını, okula devam edip edemeyeceğini, ne tür güçlüklerle karşılaşacaklarını öğrenmek istemektedirler.
Çocuğun içinde bulunduğu durumun erken fark edilmesi ve tanılanması eğitim süresince izlenerek çocuğun güçlü ve zayıf taraflarının ortaya çıkarılması, aileye ve eğitimciye yol göstermektedir. Otistik çocuğun eğitimi, sadece okul ya da bireysel terapilerle kısıtlı kalmayıp, çocuğun yaşamının her alanında devam etmesi gereken yirmi dört saatlik bir süreçtir.
Bu nedenle ailenin ve çocuğa tanı koyan uzmanların, çocuğu gelişimsel düzeyine uygun bir eğitim programına hızla başlatmasında yarar vardır. Çocuğun BEP’ inin (Bireysel Eğitim Programı) hazırlanmasında ve uygulanmasında ailenin yer alması, eğitimde kullanılan yöntemleri öğrenmesi ve bunları gerektiği durumlarda kullanması çocuğun gelişimi açısından önemlidir. Ancak eğitim sürecinde BEP’ te belirtilen aile katılımı, seçilen yöntemin uygulanması, becerilerin öğretilmesi gibi koşullar yerine getirilirse, seçilen programdan çocuk daha verimli şekilde yararlanır ve ilerleme kaydedilir.
Otistik çocuklar için birçok eğitim ve tedavi yaklaşımları benimsenmekte, bu yaklaşımları temel alan birçok eğitim yöntemi geliştirilmektedir. Anne-baba ve çocuk arasındaki duygusal bağı kuvvetlendirmeyi hedefleyen kucaklaşma terapisi, çevreyi kontrol ederek çocuğun davranışlarını değiştirmeyi hedefleyen davranış değiştirme teknikleri, fiziksel egzersiz ve grup eğitimini temel alan günlük yaşam terapisi, çocuğu işitsel uyarıcılar kullanarak tedavi etmeyi amaçlayan çeşitli tedavi yöntemleri vb. bunlara örnek olarak verilebilir.
Dünyada uygulanan başlıca yöntemlere aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
TEACCH PROGRAMI

ABD’nin North Carolina Üniversitesi’nden Eric Schopler ve arkadaşları otistik bireyi merkeze alan ve otizmi anlamaya çalışan bir eğitim programı olan TEACCH (Otistik ve Benzer İletişim Güçlüğü Olan Çocuklar İçin Eğitim Programı) Programı’nı geliştirmişlerdir. 2005 yılında kırkıncı yılına ulaşan ve yirmiden fazla ülkede uygulanan TEACCH programı, çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir ortam oluşturarak kapasitesini en üst düzeyde kullanmasını sağlamayı amaçlamakta, çocuğu toplum tarafından normal olarak kabul edilebilir kalıplara sokmaktan çok, çocuğun düşünce şekillerini anlamayı ve çocuğun davranışlarını bu çerçeve içinde değerlendirerek şekillendirmeyi amaçlamaktadır.

Her birey gibi otistik bireylerin de daha iyi olduğu alanlar ve yapmaktan hoşlandığı şeyler vardır. Özellikle bu etkinlikleri yapma eğilimleri daha fazla olacaktır. Örneğin sıralama davranışı olan bir çocuk için, yapmasını istediğimiz işleri sıralayan resim veya yazılardan oluşturulmuş bir şema kullanmak, Sarı renge takıntısı olan bir çocuk için ise yapmasını istediğimiz işleri sarı ile işaretlemek bu özelliğinden eğitimsel olarak yararlanmaktır. Yazılara ilgi duyan bir çocuk için, öğreteceğimiz kelimeleri “sözel tekrar” yerine yazılı olarak sunmak daha etkili olacaktır. Renkleri eşleştirmeyi, arabaları seven bir çocukla arabalarla çalışmak; bilgisayarı seven bir çocukla bilgisayarda çalışmak daha verimli olacaktır. Burada önemli olan çocuğun hoşlandığı ve hoşlanmadığı oyunları, etkinlikleri, yiyecekleri; iletişiminin arttığı/azaldığı durumları belirleyerek bu özellikleri dezavantajdan avantaja, hatta bir eğitim aracına dönüştürmek Teacch Programı’nın prensiplerinden birisidir.

Teacch Programı’nın amacı, çocuğa evde, okulda, yakın çevrede ve daha sonra boş zaman etkinliklerinde yardımsız bir gelecek hazırlamaktır. Bunun için çocuğun her gelişim alanında yapabildiği, yapamadığı ve kısmen yapabildiği beceriler belirlenmektedir. Düzenli aralıklarla değerlendirme yapılarak, kazanılan beceriler yerine yeni hedef beceriler seçilmelidir. Her çalışmada çocuğa gerektikçe ve gereken miktarda yardım verilmelidir. Yardım giderek azaltılmalı, çocuk beceriyi bağımsız yapabilme düzeyine gelince sonlandırılmalıdır.

Teacch Programı, çocuğu anlamaya çalışırken çocuğunu gözlemleyen ve iyi tanıyan kişiler olarak ailenin görüşlerine de önem verir. Bu nedenle eğitimciler eğitim programını oluştururken ailenin istek ve ihtiyaçlarını dikkate alarak, onların yaşantısını zorlaştıran davranışları düzeltmeye öncelik verir. Okulda kazanılan becerilerin günlük yaşamda tekrar edilmesi ve genellenebilmesi büyük ölçüde ailenin katılımıyla gerçekleştirilebildiği için de Teacch Programı’nda aile yardımcı terapist olarak eğitimcinin yanında ve eğitimin önemli bir parçası haline gelmektedir.
LOVAAS PROGRAMI
Bu pogram Los Angeles’daki California Üniversitesi psikologlarından Dr. Ivar Lovaas tarafından geliştirilmiştir. Burada her bir davranış öğretilirken, o davranış, onu oluşturan alt davranışlara bölünerek basitleştirilmekte, sözel açıklama ve yönergeler ile hedeflenen davranış kazandırılmaktadır. Bu eğitim yönteminde eğitimcinin önemi büyüktür. Öğrenimde çocuk-eğitimci ilişkisi önemlidir. Bireysel eğitim ile sosyal davranış, taklit, bağımsız oynama becerisi, öz bakım becerileri, dikkat ve dil kullanımı gibi becerilerin arttırılması, öfke nöbetleri, kendine ve çevresine zarar verici davranışlar ve tekrar eden davranışlar da azaltılmaya çalışılmaktadır.

Eğitim programı oluşturulmadan önce çocuğun performansı belirlenmektedir. Çocuğun performansı doğrultusunda hazırlanan eğitim programında, kazandırılacak davranışlar için ödül, görmezden gelme, biçimlendirme, şekillendirme gibi teknikler kullanılmaktadır. Bu yöntemde otistik özellikleri olan çocuğun belirli bir davranış modelini öğrenmesi için taklit etmeyi de öğrenmesi gerekmektedir.

Normal gelişim gösteren çocuklar öğrendikleri bir davranışı birden fazla ortamda yapabilirken (genellerken), otistik çocuklar

öğretilen becerileri farklı ortamlarda sergileyemezler. Otistik çocuğun öğrendiği bir davranışı evde, okulda, serviste ve pek çok farklı ortamda tekrar etmesi ile mümkün olacaktır.

Davranışçı yöntemde, otistik özellikleri olan çocuklarda görülen problem davranışların azaltılması ile ilgili programlar hazırlanmaktadır. Bu yöntemde, davranışın nedeni kişilerde değil, kişinin çevreyle etkileşiminde görülmektedir. Bu nedenle problem davranışı azaltmaya çalışılırken öncelikli olarak davranış öncesi, davranış sırası ve sonrası durumların ya da olayların gözlenmesi gerekmektedir. Problem davranışlar azaltılırken, azaltılmak istenen davranış görmezden gelinerek arttırılmak istenen davranış ise ödüllendirilerek pekiştirilir.

Davranışçı yöntemin amacı, haftada 40 saatlik yoğun eğitimin altı yaşına kadar devam etmesi, otistik özellikleri olan çocukların akranlarıyla birlikte kaynaştırma programına devam ederek eğitimini sürdürmesidir.
HANEN PROGRAMI
Bu program çocuklarla en çok vakit geçiren ebeveyn ve diğer büyüklerin, dil ve konuşma gecikmesi olan çocukların iletişimi öğrenmelerinde rol almalarını sağlamak üzere hazırlanmıştır. Hanen programı uygulanırken çocuğun öncelikle iletişim düzeyi belirlenmektedir. Çocuğun neleri sevip, neleri sevmediği ve çocuğun öğrenme biçimi tespit edilmektedir (Ezbere, görsel, dokunarak, duyusal). Çocuk hakkında bilgiler kullanılarak amaçlar belirlenmekte ve öğretime başlanmaktadır. Öğretim sırasında bir amaç gerçekleştirilmeden diğer amaca geçilemez.
Hanen Programı’nın 3 temel kuralı bulunmaktadır.

1.KURAL: Çocuğun iletişiminde lider olmasına izin verilir. Çocuk, gözlenir, beklenir, dinlenir. Çocukla yüz yüze olunur. Çocuğun ilgileri takip edilir ve ilgisini çekebilecek durumlar yaratılır. İletişim kurulurken; sıra almaya dikkat edilir, iletişimin karşılıklı olmasına dikkat edilir. Etkinliklerde çocuğun sevdiği oyuncaklar kullanılır. Günlük herhangi bir durum, sevilen bir aktiviteye dönüştürülür. Çocuğun İhtiyaçlarının önceden tahmin edilmemesi gerekir. Sosyal rutinler kullanılır.

2.KURAL: Kullanılan dil ve davranışlar çocuğa göre düzenlenir. Ortak dikkat kurulmaya çalışılır. Çocuğun iletişimde sıra alması sağlanır. Dil, çocuğun anlayacağı şekilde uyarlanır.

3.KURAL: İletişime dil ve deneyimler katılır. Nesneler betimlenir, isimlendirilir, mimik ve hareketler kullanılır, yavaş olunur, anahtar kelimeler abartılır. Konuşmaların konu ve içeriği çeşitlendirilir. Çocuğun oyunları zenginleştirilir.

Özetle, son yıllarda dünyada uygulanan otizme ilişkin yöntemler dikkate alındığında; otistik çocuklar için pek çok eğitim, terapi ve tedavi yaklaşımının benimsenmekte ve buna yönelik olarak birçok eğitim yönteminin geliştirilmekte olduğu görülmektedir. İdeal olan program birden fazla yöntemin değişik özelliklerini bir araya getirilmesiyle ortaya çıkacaktır. Bu programı kullanmak için, terapistlerin ya da eğitimcilerin, eğitimde kullandıkları tüm yöntemlerle ilgili eğitim almış ve uygulama yapmış olması gerekmektedir.

Aynı zamanda ailenin bu konuda bilgilenmesi, yeni ve var olan yöntemleri takip etmesi, çocuğun eğitiminde sorumluluk alması, doğru programın seçilmesi ve uygulanması açısından önemli olacaktır. Çocukların gösterdiği bireysel farklılıkların ve farklı gelişim hızlarının üzerinde duran, çocuğun olumlu özelliklerini göstererek ailenin çocuğu ile çalışma konusunda hevesini arttırmaya çalışan bir eğitim programı ise çocuğa yarar sağlaması yanında ailenin de desteklenmesini ve çocuk ile aile açısından ileriki yaşamlarında ölçülebilir etkiler göstermesini, yaşam kalitelerinin yükselmesini sağlayacaktır.

.ALINTIDIR.