İstanbul'un Bayezid semtinde Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılmış ünlü bir cami.
Osmanlı klasik dönem mimarisinin erken dönem eserleri arasında bir yapıdır. Semte dağınık bir şekilde inşa edilmiş olan külliyenin ana elemanı durumundaki parçasıdır. Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmez; Mimar Hayrettin, Mimar Kemaleddin veya Yakupşah bin Sultanşah tarafından yapıldığına dair görüşler vardır.İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. II. Bayezid’in mezarı, caminin haziresinde bulunur.Tarihçe
Bizans devrinde Theodosius Forumu olarak adlandırılan ve şehrin en büyük meydanı olan meydanında Sultan Bayezid Veli tarafından yaptırıldı. İstanbul’un fethinden sonra şehre kurulan ikinci büyük selatin camii idi. Şehirdeki ilk selatin camii olan Fatih Camii orijinalliğini kaybettiğinden İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. Cümle kapısında Şeyh Hamdullah'ın yazdığı kitabeye göre 1501-1506 yılları arasında beş yılda tamamlanmıştır. Evliya Çelebi’nin aktardığında göre caminin açılış günü ilk namazı padişahın kendisi kıldırmıştı.
İstanbul’da 1509’da meydana gelen ve “Küçük Kıyamet” diye anılan depremden zarar gördü. Depremden sonra kısmen onarılan camiinin onarımını daha sonraki yıllarda tamamlayıp güçlendiren Mimar Sinan oldu. Onun, 1573’de caminin içinde bir kemer inşa ederek yapıyı güçlendirdiği bilinir.
1683 yılındaki bir yangında minare külahları tutuşarak zarar gördü; 1743’te ise minarelerden birisine yıldırım isabet etmesi sonucu külahı yandı.Mimari
Dört ayak üstüne oturulmuş 16,78m. çapında bir ana kubbesi kuzey ve güneyde iki yarım kubbe ile desteklenir. Ana kubbesinde yirmi, yarım kubbelerde yedişer pencere bulunur.
Caminin 24 kubbeli revaklarla çevrilmiş kare biçiminde bir son cemaat avlusu bulunmaktadır. Avlu zemini mermer döşelidir ve ortasında şadırvan bulunur. Aslında üstü açık olan şadırvan, IV. Murat zamanında etrafına dikilen sekiz sütun üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüştür. Avlu döşemesi ve şadırvanın sütunları Bizans`tan kalma malzemenin yeniden işlenmesiyle elde edilmiştir.Avlu mermerleri arasında geniş kırmızı porfir taşı levhalar vardır.
Doğusu ve batısında beşer kubbe ile örtülü iki tabhanesi (kanat) olan camii, tabhaneli (kanatlı) yapıların son örneği kabul edilir. Baştan tabhane olarak tasarlanmış bu bölümler ile cami arasındaki duvar sonradan kaldırılmış; böylece tabhaneler namaz alanına dahil edilmiştir.
Birer şerefeli iki taş minaresi olan caminin minareleri camiye değil; caminin iki yanındaki tabhanelere bitişiktir; bu nedenle arada 79m. mesafe vardır. Renkli taşlar ve kufi yazılarla bezeli minarelerden sağ tarafta olanı özgün süslemelerini büyük ölçüde korur ancak diğeri birkaç kez onarım geçirmiş ve bezemelerini yitirerek daha sade kalmıştır. Bu nedenle sağdaki minare, “Selçukludan Osmanlı- 'ya geçişin İstanbul'daki tek numunesi” olarak kabul edilir.
Harimin sağ köşesinde hünkar mahfili yer alır. 10 sütun üzerinde duran mahfile, dışarıdan bir merdiven ve kapı ile girilir.
Caminin mihrap tarafında, sağda ve pencere hizasında oğlu Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış Sultan Bayezid türbesi bulunur. Yine Yavuz Sultan Selim’in yaptırdığı solundaki türbede Kızı Selçuk Hatun da yatar; Koca Mustafa Reşit Paşa'nın mezarı da burada bulunmaktadır.
Vakıflar müdürlüğü tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları halen devam etmektedir.Bu yüzden restorasyon çalışmalarından dolayı Camii ibadet ve ziyarete kapalıdır.