Çanakkale Tarihi Eserler ve Turistik Yerler

Çanakkale tabiî güzelliklerle, târihî zenginliklerin kucaklaştığı bir ildir. Her köşesi târih doludur. Arkeolojik eserlerin yanında, yemyeşil tepeler, masmavi bir deniz ve tertemiz sahilleri ile turizme çok müsaittir.

Târihî eserler: Çanakkale târihî eserler bakımından oldukça zengindir. Beş bin senelik bir târihin harâbelerini ve zamânımıza ulaşan eserlerini görmek mümkündür

Çimenlik Kalesi: Çanakkale Boğazının Anadolu kıyısında Kocaçay ağzındadır. 1452’de Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından Bizans’a denizden gelecek yardımı önlemek için yapılmıştır. Kânûnî devrinde 1552’de tâmir görmüştür. Diğer ismi, Kale-i Sultan’dır. Dış surlar ve iç kale olmak üzere iki kısımdır.

Nara Kalesi: Çanakkale’ye 6 km uzaklıktadır. 1807’de başlanmış olan yapımı İkinci Mahmud Han devrinde tamamlanmıştır.

Bozcaada Kalesi: Venedikliler zamânında yapılmış, Fâtih Sultan Mehmed devrinde tâmir ettirilmiştir. Dış surlar ve iç kaleden meydana gelen kale, son yıllarda da tâmir görmüştür.

Bigalı Kalesi: Eceabat’a 5 km uzaklıktadır. Yapımına 1807’de başlanmış olup, İkinci Mahmud Han devrinde tamamlanmıştır.

Kilitbahir Kalesi: Deniz kilidi mânâsındadır. 1462’de Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılmıştır. Eceabat’tadır. Hiçbir yerde uygulanmamış bir plânı vardır. Dış kale iç kale ve sarı kaleden meydana gelmiştir.

Seddülbahir Kalesi: Boğazı takviye için, 1659’da Frenk Ahmed Paşa tarafından Rumeli yakasında yaptırılmıştır. Günümüzde yıkık durumdadır.

Gelibolu Kalesi: Eski devirlerden kalan kale, Bizans İmparatoru Birinci Jüstinianus tarafından tâmir ettirilmiştir. Günümüzde sâdece bir burcu kalmıştır.

Babakale: Ayvacık ilçesinin Babakale köyündedir. On yedinci asırda Kaymak Mustafa Paşa yaptırmıştır.

Atikhisar: Halk arasında Gavur Hisar denilen bu kale, Çanakkale-Balıkesir karayolu üzerinde yüksek ve sarp bir tepe üzerindedir. Osmanlı tekniğinin izlerini taşır. Gözetleme kuleleri, su sarnıçları ve surlar vardır.

Fâtih Câmii: Kalenin doğusunda çarşının güney ucundadır. 1452’de Fâtih Sultan Mehmed yaptırmıştır. 1862/1863’te Sultan Abdülazîz Han döneminde yenilenmiştir.

Abdurrahmân Câmii: Osmanlı câmilerinin ilk örneklerindendir. Orhan Gâzi döneminde yapılmıştır. Sultan İkinci Mahmud Han devrinde tâmir edilmiştir. Ezine ilçesindedir.

Sefer Şah Câmii: Ezine ilçesinde 14. asırda Yıldırım Bâyezîd Han zamânında yapılmıştır. Câminin yanında Sefer Şahın türbesi vardır.

Aslıhan Bey Câmii ve Külliyesi: Ezine’ye 12 km uzaklıkta Kemâli köyünde olup, câmi, hamam ve türbeden meydana gelmiştir. Sultan Birinci Murad döneminde yapılmıştır. Türbe, câminin kuzeyinde olup, günümüze ulaşan en eski türbedir. Câminin batısında yer alan hamam ise, en eski Osmanlı hamamlarındandır.

Hüdâvendigâr Külliyesi: Ezine’ye 40 km uzaklıkta Tuzla köyündedir. Câmi, medrese ve hamamdan meydana gelmiştir. Câmi, 1366’da yapılmıştır. Medrese câminin batısındadır. Dershâne ve on odadan meydana gelmiştir. Zamânımıza sâdece bir odası ulaşabilmiştir.

Ulu Câmi (Hüdâvendigâr Câmii): Sultan Birinci Murad döneminde ulu câmiler plânında yapılmış bir câmidir. Gelibolu’da olup, bölgenin en büyük yapısıdır. 1667’de onarılmış, 1889’da yeniden yaptırılmıştır.

Azebler Namazgâhı: Gelibolu’da 1407’de yaptırılmıştır. Bu tür eserlerin en güzelidir. Günümüzde yıkık vaziyettedir.

Gâzi Süleymân Paşa Câmii: Orhan Gâzi devrinde yapılmıştır. Câminin mihrabı ve batı duvarı ilk günkü hâlini korumaktadır. Birkaç sefer tâmir görmüştür.

Süleymân Paşa Câmii: Orhan Gâzi döneminde yapılmıştır. Süslü mihrâbı ve minâresi ilk şeklini korumuştur. Lapseki ilçesindedir.

Hüdâvendigâr Câmii: Sultan Birinci Murâd döneminde yapılmıştır. Lapseki ilçesinin Umurbey köyündedir.

Yâkup Bey Külliyesi: Lapseki ilçesinin Çardak bucağındadır. Câmi, medrese, okul ve handan meydana gelen külliyeyi 1472’de Gâzi Yâkup Bey yaptırmıştır. Medrese günümüzde tamâmiyle yıkılmıştır.

Ahmed Bîcân Türbesi: İkinci Murad Han zamânında yapılmıştır. Tek kubbeli güzel bir yapıdır. Türbede yatan zât devrinin büyük âlimlerinden idi. Gelibolu’dadır.

Sarıca Paşa Türbesi: Sultan İkinci Murad Han devri devlet adamlarından Sarıca Paşaya âittir. Gelibolu ilçesindedir.

Yazıoğlu Türbesi: Aynı ismi taşıyan câmiye bitişik üstü açık bir türbedir. Tâmir edilirken ilk özelliğini kaybetmiş olup Gelibolu’dadır.

Gâzi Süleymân Paşa Türbesi: Rumeli fâtihi ve Orhan Gâzinin oğlu Süleymân Paşanın türbesidir. Gelibolu’nun Bolayır köyündedir. 1549’da tâmir edilmiştir.

Anıtlar: Birinci Dünyâ Harbinde târihin en kanlı savaşlarından birinin cereyân ettiği Çanakkale topraklarında 250.000 Türk şehidi yatmaktadır. Bu şehitlerin aziz ruhlarını anmak ve hâtıralarına hürmet için “Çanakkale Şehitler Anıtı” yapılmıştır. 21 Ağustos 1958’de tamamlanmıştır. Hisarlık Burnu ucundadır. Bütün boğazdan görülen anıtlar, 41,70 metre yükseklikte, 4 m aralıkla 4 büyük sütun üzerine kuruludur. Gövde 30x30 metredir.

İçinde “Harp Müzesi” vardır. Şehitleri şu mısralar ne güzel anlatmaktadır:

“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna Yârab, ne güneşler batıyor!”
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı,
Verme, dünyâları alsan da bu Cennet vatanı!..

Diğer anıt ve şehitlikler ise; Bahriye Şehitliği ve Anıtı, İntepe Şehitliği, Anadolu Hadiye ve Rumeli Mecidiye Şehitliği, Üsteğmen Hasan ve Teğmen Mesvuf Şehitliği, Gelibolu Şehitliği, Biga Şehitliği ve Anıtı, Yahya Çavuş, Mehmed Çavuş, Sorok ve Yamut âbideleri, Conkbayırı Mehmetçik Park Anıtı, Tek Çam Anıtıdır.

Müzeler:

Atatürk Müzesi: Çanakkale Savaşları sırasında Mustafa Kemâl’in (Atatürk) tümen karargâhı olarak kullandığı Çamyayla köyündeki ev müze olarak kullanılmaktadır.

Arkeoloji Müzesi: Kazılarda çıkan târihî eserlerin muhâfaza edildiği bir müzedir.

Harp eserleri müzesi: Seddülbahir bölgesinde şehitler anıtı içindedir. 1171’de açılan müzede Çanakkale Savaşları sırasında bölgede kalan silahlar sergilenmektedir.

Eski Harâbeler: Truva Harâbeleri Çanakkale’ye 32 km uzaklıktaki eski bir şehir harâbesidir. İlk çağ halk şâirlerinden Homeros’un İlyada destanı bu şehirden bahseder. Burası dünyânın en meşhur müzelerinden biridir. Arkeolojik kazılarla tamâmen ortaya çıkarılan bu şehir harâbeleri görülmeye değer bir târih hazînesidir. Truva M.Ö. 3200 ile M.S. 400 yılları arasında 9 defâ yıkılmış ve yeniden kurulmuştur. 1873’te Sehliemanın tarafından ilk defâ bulunmuştur. Bu harâbeler Çanakkale Boğazına hâkim olan Hisarlık Tepe üzerindedir.

Truva Harâbeleri yanında Arkeoloji Müzesi vardır. Truva’da kazılar kat kat yâni üst üstedir. 2 ile 16 m derinlikte 9 şehir vardır. Truva kazılarında çıkan târihî eserlerin mühim kısmı Avrupa müzelerine kaçırılmış, ancak 1923’ten sonra çıkarılanlar İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Truva Arkeoloji Müzesinde muhâfaza altına alınmıştır.

Blegen’in tespit ettiği kronolojik sıraya göre 9 Truva şöyledir:M.Ö. 3200-2600, 2600-2300, 2200-2050, 2050-1900, 1900-1800, 1800-1300, 1300-1100, 700-350, 350-M.S. 400.

İskender amiral gemisinden mızrağını Truva istikâmetine atarak Asya seferinin başladığını anlatmak istemiştir. Anadolu’nun en önemli antik şehirlerinden biridir. Assos: Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale köyünde M.Ö. 7. asırda kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Denize hâkim tepe üzerindeki akropol, 3 km uzunluğunda bir surla çevrilidir. Agora tiyatro ve Athena tapınağı vardır. Alexsandrea: Çanakkale’ye 50 km uzaklıkta Dalyan köyünde Alexandrea-Troas harâbeleri surlarla çevrilidir. Bu kenti İskender’in generallerinden Antigonos kurmuştur. Lampsakoz: Lapseki ilçesinde Lampsakoz (Pitiyara)şehir harâbeleri ve Roma devrine âit lahit ve kitâbeler bulunmaktardır. Sestos: M.Ö. 650 senesinde Aiciler tarafından koloni olarak kurulmuştur. M.Ö. 300 senesine âit seramikler bulunmuştur. Şehrin iç kalesi hâlen durmaktadır. Sarnıclar kullanılmaktadır. Eceabat’a 4 km mesafededir. Dardanos: Çanakkale’nin 10 km yakınında İzmir karayolu üzerindedir. Eski bir şehir harâbesidir. Diğer harâbeler Chyrse, Perkote, Arisbe, Parion, Priapos, Kebrene, Skepsis ve tapınağı bulunan Neandrea şehir kalıntılarıdır.

Mesire yerleri: Zengin doğal güzellikler, ilde çok sayıda mesire yerinin meydana gelmesine yol açmıştır. Bunlardan meşhur olanları şunlardır:

Yaykın: Çanakkale-Çan karayolu üzerindedir. Karaçam ormanları içinde, bin kişiye yakın kişinin dinlenebileceği bir piknik yeridir.

Balaban: Çanakkale-Çan karayolu üzerinde bir dinlenme yeridir. Çam, meşe, kestane ağaçlarıyla kaplıdır. İçme suyu çok güzeldir.

Millî Park: Gelibolu Yarımadasında 33.000 hektarlık bir arâzidir. Savaş alanları, anıtlar, şehitlik, güzel koylu, temiz kumsalları ve ormanlık tepeleriyle yeşil vâdiler bulunur. Gezi ve piknik yeridir.

Karantina: Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde il merkezine 15 km uzaklıkta, deniz kenarında bulunan bir dinlenme yeridir.

Kepez: İl merkezine 5 km uzaklıktadır. Çanakkale-İzmir karayolu üzerindedir. Denize 1 km olup, meyve bahçeleriyle çevrelenen ve Çanakkale boğazının güzelliği seyredilebilen bir dinlenme yeridir.

Kaplıcaları: Çanakkale kaplıca ve ılıcaları bakımından da çok zengin bir ilimizdir. Bu şifâlı suların bâzılarında banyo kürleri, bâzıları ise içilerek çeşitli hastalıklara iyi gelir.

Çan Kaplıcası: Çan-Balıkesir karayolu üzerindedir. Banyo tedâvîsi romatizma, mafsal romatizması, nefrit ve kadın hastalıklarına iyi gelir. İçme tedâvisi ise karaciğer, barsak, safra kesesi ve idrar yolu hastalıklarına faydalıdır.

Küçük Çetmi Kaplıcası: Ayvacık ilçesinin Küçükçetmi köyündedir. Sıcaklığı 14°C olup, karbonhidratlıdır.

Kestanbol Ilıcası: Ezine’nin Kestanbol köyündedir. Banyo tedâvîsi romatizma, nefrit, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, gut, siyatik, barsak parazitleri ve kırıklar için çok faydalıdır. Eski devirlerden beri kullanılmaktadır.

Külçüler Kaplıcası: Bayramiç ilçesine 18 km uzaklıkta orman içindedir. Dört bin senedir kullanılan kaplıca, kadın hastalıklarına iyi gelir.

Kirazlı-Balaban Mâden Suları: Çanakkale-Çan karayolu üzerinde Kirazlı bucağındadır. Böbrek taşlarını düşürmede çok faydalıdır.