İBNİ HALDUN MUKADDİME YAZARI (1332 – 1406)

Sosyolojinin kurucusu… Tarih felsefesinde deha. Psikoloji usullerini tarihe uygulayan ilk âlim…
Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî veya tanınan kısa adıyla İbn-i Haldun , modern historiyografinin, sosyolojinin ve iktisatın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisi. Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas’ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır’da çalıştı. Kuzey Afrika’nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden oldu. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman oldu. Mısır’da 6 defa Maliki kadılığı yaptı. Şam’ı işgal eden Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçti.
Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime’yi yazdı. Eseri, Arap dünyasında etki yaratmasa da Osmanlı tarih anlayışını derinden etkiledi. Başta Katip Çelebi, Naima ve Ahmet Cevdet Paşa olmak üzere Osmanlı tarihçileri Osmanlı Devleti’nin yükseliş ve çöküşünü pek çok defa onun teorileriyle analiz etti. Arap dünyasında yeniden keşfedilmesi ancak Arap milliyetçiliğinin gelişmeye başlaması ile oldu. 19. yüzyıldan itibaren ise Avrupalı tarihçiler tarafından keşfedildi ve eserleri büyük takdir gördü. Öyle ki Toynbee, aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle dedi: “Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi”.

Babası fakih idi ve kendini fıkıh ile edebiyata adamıştı.
Ibn Haldun, Tunus’ta Kur’an-i Kerim ezberleyerek ve tecvit öğrenerek yetişti. Ayni zamanda babasından Arapça ilimleri, İslam hukuku ve Arapça dersleri aldı. Babası, Ibn Haldun’un dönemindeki en iyi âlimlerden ders almasına özen gösterdi.
Ibn Haldun hayatinin ilk dönemlerinde uzun bir süre hükümette memur olarak çalıştı.
Seyahatleri:
Ibn-i Haldun Tunus’u bırakıp Cezayir’deki Biskra’ya giderek yerleşti. Biskra’dan da yine Cezayir’deki Konstantin’e geçti. Daha sonra ailesini Konstantin’de bırakarak Fas’a geçti.
Ibn Haldun, o dönemde bati İslam dünyasının başkenti olan Fas’a yerleşip orada kaldı.
Ibn Haldun, Fas’ta kaldığı müddetçe kendini tefkir ve kiraate vererek Magrib ve Endülüs halkından ilim adamları ile karsılaştı. Okuma alanını ve ilmi isteklerini gerçekleştirmek için Fas’taki kütüphanelere gidiyordu. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabinin giriş bölümünü yazdı.
Ibn-i Haldun, Endülüs’e gitti ve daha sonra Cezayir’e döndü. Kasabe camiinde hatip olduğu bir dönemde saray nazirligi görevine getirildi. Siyasi görevinin yani sıra camii de ders vermeye devam etti.
Yedi yil sonra ailesi ile birlikte Tilmisan’a sonra da Fas’a gitti. Fas’ta ilim öğrenmeye ve öğretmeye devam etti. Sonra ailesini Fas’ta birakip tekrar Endülüs’e döndü. Granada’da bir müddet kaldıktan sonra Magrib’e geldi.
Ibn Haldun, Tilimsan’da bir kez daha ailesi ile bir araya geldi. Bir müddet kitap telifi ve okumak için burada kaldıktan sonra Cezayir’deki Seleme Oğulları kalesine gitti ve burada dört yıl kaldı. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabini düzenledi ve daha sonra kontrolden geçirip milletler tarihini ilave etti. Sonra tekrar Tunus’a döndü.
Kahire’ye Yerlesmesi:


Ibn Haldun, h.784 yılında hac ibadetini yerine getirmek istedi ve kirk gün deniz yolculugu yaptiktan sonra Iskenderiye’ye ulaştı. Bu dönemde Sultan Berkuk yönetimi üstleneli henüz on gün olmustu. Bu sene hacca gitme imkani olmadi ve Kahire’ye geldi.
Kahire’de, ilim talebeleri kendisinden ders almak istediler ve Ezher Camiinde ders vermeye başlayan Ibn Haldun’un mertebesi yükseldi ve Sultan Berkuk tarafından ödüllendirildi. Kahire’de kalmaya karar verdikten sonra ailesini de getirmek istedi. Fakat geri dönmesini sağlamak için Tunus Sultani bunu kabul etmedi. Sultan Berkuk devreye girerek Tunus Sultanına mektup yazdı.
Ibn Haldun, Amr b. As Camii yakınındaki Kamhiye medresesinde öğretmenlik sonra da Mısır Kraliyet kadılığı görevine getirildi. Bu dönemde ailesi Tunus’tan gemi ile Kahire’ye gelirken gemi kasir***a tutulup batti ve ailesinin hepsi boğularak öldü. Büyük bir üzüntüye uğrayan Ibn Haldun’un gittikçe üzüntüsü artti ve görevden ayrılmaya karar verdi. İlim, ders verme, okuma ve kitap telif etmeden baska kendini teselli edecek bir şey bulamadı.
İbni Haldun, Misir’da 24 sene kaldi. Bu dönemde hac, Beyt-i Makdis’i ziyaret ve Timurlenk ile görüşmek için Sam’a gitmesinden başka Mısır’dan hiç ayrılmadı.
Sosyoloji, mimari ve tarih ilimlerinin gerçek kurucusu olması en büyük başarılarındandır. 1406 yılında Ramazan ayında Mısır’da vefat etti ve burada defnedildi.

Kitapları :
– Mukaddime – Kitâbu’l-İber – Lubâb’ul-Muhassal – Şifâu’s-Sâil li-Tehzîbi’l-Mesâil – Et-Târif bi ibn Haldun – Kaside-i Bürde şerhi – İbn Rüşd felsefesi hakkında bir risale – Mantığa dair bir risale (Kitab el-Mantık) – Hesap hakkında bir risale (Kitab el-Hisab) – Marakeş sultanına yazılan bir risale – Şiire dair bir risale