İnsan vücuduna devamlı eylem halinde bir fırın gözüyle bakılabilir. Aldığımız besin “yakıt” veya “yakacak”tır. Vücut da bunu yakan fırın durumundadır.
Bu işlemle, vücutta her gün için yaklaşık olarak 2500 kalori kullanılır.
Dolayısıyla meydana gelen ısı gerçekten yüksektir. Başka türlü söylemek gerekirse,yaklaşık olarak 200 litre suyu kaynama noktasına getirecek kadar ısıtmağa yeter. Vücuttaki bütün bu ısı ne oluyor acaba,bunu hiç düşündünüz mü? Vücudun bu ısıyı kontrol için bir çaresi olmasaydı,belki de masallardaki alev püsküren ejderhalardan farkımız kalmayacaktı. Oysa vücudumuzdaki ısının (hastalık hallerinde ateşlenme hariç) devamlı olarak yükselmediğini,belirli bir düzeyde kaldığını biliriz.
Terleme, işte bu düzenin sağlanmasındaki uygulamadır.Gerçekte, vücudumuzun ısısı beyindeki bir merkez tarafından kontrol edilir. Bu merkez “ısı merkezi” diye bilinir. Merkez üç kısımdan oluşmuştur :
1 – Kontrol merkezi
2 – Isıtma merkezi
3 – Soğutma merkezi
Şimdi,kanın sıcaklığının belirli bir nedenle düştüğünü varsayalım. Isıtma merkezi hemen harekete geçer ve belirli bazı işlemler uygulanır. Özel yapıdaki guddeler (bezler),yakılması için daha fazla kimyasal maddeler salgılar. Kaslar ve karaciğer daha fazla yakıt harcar ve vücudun iç ısısı yükselir.
Bir de herhangi bir nedenle vücut ısısının yükseldiğini düşünelim. Bu kez soğutma merkezi harekete geçer. Oksidasyon ve yakıt harcanması işlemleri yavaşlar.Daha önemlisi,derideki bazı kanalcıklar açılır ve fazla ısı dışarıya verilir. Böylece terimiz de buharlaşır.
Bir sıvı buharlaştığı zaman, beraberinde bir miktar ısı alır. Banyodan sonra üşüdüğümüzü, hissederiz .Bunun nedeni, tenimizin sıcaklığıyla temas halinde kalan suyun hızla buharlaşması ve bize bir serinleme,hatta üşüme hissi vermesidir.Kısacası, terleme olayı,vücudun soğutulması işleminin bir bölümüdür. Gene başka bir söyleyişle,terlemek,tıpkı içerden yapılan bir duşla vücudun yıkanmasıdır. Bu yıkama işini gerçekleştiren sıvı, mikroskobik damlacıklar halinde, tenimizin milyonlarca açıklığından dışarı çıkar.