Direnç zor zamanların üstesinden gelme, duygusal yaraları geride bırakma ve geleceğe bakma yetisidir. Bu herkesin sahip olduğu bir yetidir ve herkes bunu geliştirebilir.
Direnç güdüsel psikolojide kullanılan bir terim olsa da, aslında kökenleri fizik alanında yatar.
Bir madde, bir darbe veya kimyasal reaksiyondan dolayı şeklini kaybederse ve kırılmadan, çatlamadan orijinal şekline dönebilirse, bu direncin açık bir örneğidir.
Psikologlar, bu fizik özelliğini alıp insanların da bu cesur eylemi gerçekleştirebileceklerini tanımlamakta kullanmışlardır: değişimlerle yüzleşebilir, bunların üstesinden gelebilir ve hatta yaşadıklarımızın sonunda daha da güçlü olabiliriz.
Bu makalemizde sizleri bu terapi ve iyileştirme mekanizmasını uygulamanın 7 yolunu keşfetmeye davet ediyoruz.
İster inanın ister inanmayın, yaşayan organizmalar olduğumuz için belli başlı şeylerden kurtulma ve sonunda varlığımızı sürdürme özelliğine sahibiz, ve beyinlerimiz bu süreçte bize rehberlik eder.
Bu, karanlık anlardan çıkma, bunları aşmaya yardımcı olur ve yeniden doğuş ve yarınlara umutla bakma sürecini başlatır.
Direncinizi arttırmanın ana yolları
Bugün direnç konsepti bir çok alanda ve disiplinde uygulanmakta. Şirketler seviyesinde, örneğin, direnç, kriz ve zorluk anlarıyla yüzleşmek için iyi bir yoldur ve ekipteki her üye durumu analiz edebilmeli ve daha ileriye gidebilmek için yeni stratejiler uygulayabilmelidir.
Bazen kriz anlarında, en iyi fırsatlar sizin daha da güçlenmenize yardımcı olur. Bu hem bireysel hem de duygusal düzeyde değerlendirebileceğiniz bir şeydir. Gelin bunu yapmanıza yardımcı olacak faktörleri inceleyelim.
1. Çevrenizle bağlantı kurun
Zor zamanlar yaşadığınızda, sanki dünya ayarını kaybetmiş de siz bir yöne giderken diğerleri bambaşka bir yöne gidiyormuş gibi gelir.
Bir durun ve yalnız olmadığınızın farkına varın. Diğerleri ile bağlantı kurma ve iyi dostlarınıza, ailenize ve sizi gerçekten dinleyebilecek ve size yardımcı olabilecek kişilere yaslanma konusunda cesaretli olun.
Çevrenizden yardım almayı kabul etmek daha da güçlenmenize, kendinizi güvende hissetmenize, yeni kararlar almanıza ve umudunuzu geri kazanmanıza yardımcı olur.
2. Unutmayın, derin acılar sonsuza kadar sürmez: yeniden nefes alacaksınız
Kimse geçmişte olmuş şeyleri değiştiremez. İşin aslı şudur: onlar oldukları gibidir ve siz de kızgın, üzgün veya reddedilmiş hissetme hakkına sahipsiniz.
Ama her zaman bu karmaşık sıkıntılı durumların sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlamanız çok önemlidir. Acı sonsuz değildir ve her geçen gün bir şeyler gelişecektir. Kendinizi hayatın akışına bırakmanız gerekir. Zor anlar olacak, fırsat anları olacak ve hatta kendinizi inanılmaz bir mutluluğun içinde bulduğunuz anlar olacak. İnancınızı yitirmeyin.
3. Değişim yaşamın önemli bir parçasıdır
Bu daha önce de belirttiğimiz bir şeyle bağlantılı: yaşam sürekli hareket eden bir nehir gibidir ve bu da değişimin kaçınılmaz olduğu anlamına gelir. Ancak acıya tutunmak bir seçimdir. Bırakın gitsin, bu tuzağa siz düşmeyin.
Ağır değişimler sizin adaptasyon yetilerinizin gelişmesi için kapılar açmalıdır. Adaptasyon beynin özünde yatar. Yeni umutlar arayarak duygularınızı keskinleştirin, olmuş şeyleri kabul edin, kendinize yavaş yavaş hareket etmek için izin verin, ve her yeni günün sizi ufka bakmaya davet ettiğini görün.
4. Yeni amaçlar belirleyin
Bunun geri dönüşü yok. Ne olduysa oldu ve siz de bunu değiştiremezsiniz. Tek seçenek şimdi bunu kabul etmek ve yolunuza devam etmek. Ağır değişimle başa çıkmak için alacağınız ilk eylem bir amaç belirlemektir – yakınınızda olan ve kolayca hedefleyebileceğiniz basit bir amaç.
Daha sonraları daha da karmaşık, hırslı amaçlar belirleyebilirsiniz, ancak işe en kolay, terapi amaçlı olanlarla başlayın: yürüyüşe gitmek, yeni arkadaşlar edinmek, bir yolculuğa çıkmak ve küçük şeylerden hoşlanmak gibi…
5. Kendinize karşı olumlu bir bakış geliştirin
Acı çekerken, yasla doluyken, hatalardan etkilenirken, yokluğun acısını yaşarken ve hayal kırıklığı içinde yüzerken nasıl göründüğünüzü biliyorsunuz. Bu görüntü çok tanıdık. Şimdi, yeni bir imaj yaratmanın vakti geldi.
Şu anda özgüveninizi geliştirmeniz anahtar değerinde, çünkü bu şekilde gündelik hayatla başa çıkabileceksiniz, problemleri çözebileceksiniz ve kendi içgüdülerinize güvenebileceksiniz. İşte bu şekilde direncinizi güçlendirebilir ve geliştirebilirsiniz.
6. Olaylara bakış açınızı yitirmeyin
Acı dolu olaylarla yüzleşmek zorunda kalsanız bile kontrolünüzü ve bakış açınızı korumalısınız. Adeta terk edilmiş gibi hissediyorsanız, bu daha sonra bir daha mutlu olmayacağınız anlamına kesinlikle gelmiyor.
Eğer birini kaybettiyseniz, gülümsemeyi bile reddettiğiniz ve hayattan zevk almadığınız bir umutsuzluk çukuruna düşmeyin. Bakış açınızı korumak kalbinizi iyileştirecek.
7. Kendinizle ilgilenin, kendinize iyi bakın
Sizi seven kişiler ve size her gün yardım etmek için yanınızda olan aileniz, arkadaşlarınız ve diğer insanlarla çevrilisiniz. Ama sizinle asıl ilgilenmesi, size bakması gereken kişi yine sizsiniz.
Yeniden mutlu olmayı hak ettiğiniz gerçeğini asla gözden çıkarmayın, ve fiziksel ve duygusal sağlığınızı geliştirmekten asla çekinmeyin.
Yürüyüşler yapın, düzenleyin; beslenmenizi değiştirin ve geliştirin; çeşitli projeler, planlar ve hayallerle duygularınızı açığa çıkarın. Kendi geleceğiniz hakkında düşünmekten asla vazgeçmeyin.